Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar

Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar

12qw21wi 800

Ahmet Talimciler- 27 Haziran 2025 Jay Coakley ve Elizabeth Pike’ın spor sosyolojisi alanında en çok başvurulan çalışmalardan birisi olan Spor Sosyolojisi*, Funda Akcan’ın titiz çevirisi ile okuyucular ile buluştu.

 

Alana aşina olanların ucundan kıyısından mutlaka karşılaştıkları çalışma ile yıllar önce ben de karşılaşmış ve bazı bölümlerini kendi çalışmamda kullanmıştım. Bu kez yeniden gözden geçirilmiş ve yeni örnekleri ile güçlendirilmiş olan bir metin var karşımızda. Üstelik yıllar içerisinde ülkemizde özellikle Açık Öğretim Fakültesi yayınları aracılığıyla çok daha fazla aşina olduğumuz bir tarzda hazırlanmış olan bir kitap.

Bu yeni kitabın amacını yazarlar şu şekilde ifade ediyorlar: ‘Bu baskının üç amacı vardır. Birincisi, Avrupa’daki öğrencilere sosyolojinin toplumda sporu incelemek için kullanılabileceği yolları göstermek için tasarlanmıştır. İkincisi, kendi hayatlarında ve çevrelerindeki dünyada spor hakkında düşünürken öğrencilerde eleştirel sorular uyandırması için yazılmıştır. Üçüncüsü, toplumda spor hakkında bilgi edinmek için araştırmaların, kuramların ve günlük deneyimlerin kullanımına olanak sağlamak için düzenlenmiştir’ (s.16).

Kitap on beş bölümden oluşuyor ve her bölümün içerisinde tam da bu amaçlar çerçevesinde hazırlanmış bir plan üzerinden yürüyen bir akış söz konusu. Her bir bölümü ayrıntılı şekilde işlenmeyi hak ettiğini ve son derece akıcı bir dil kullanımı ile karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha belirtmeliyim.

Bu yazının hem bir kitap tanıtım yazısı formatı şeklinde olacağını hem de özellikle spor sosyolojisi ile ilgilenen başta öğrenciler olmak üzere meraklıların da dikkatlerini çekme adına her bir bölüme ilişkin kısa alıntı ve değerlendirmelerde bulunmak suretiyle kapsamlı bir metni ortaya koymayı hedefliyorum.

Şaşırtıcı bir biçimde hiç kimsenin beklemediği bir bölümü ise diğer bölümlerden daha fazla öne çıkartmayı düşünüyorum. Çünkü, söz konusu bölümde anlatılan engelliliğe ilişkin açıklamalardaki bugüne kadar başka bir metinde görebilmiş değilim. Bu yüzden de on birinci bölümdeki yaş ve yeterlilik, katılımın önündeki bariyerler ve içerme kısmına diğer alt bölümlerden daha fazla yer ayıracağım.

Birinci bölüm "Spor Sosyolojisi Nedir ve Neden Çalışılmalıdır?" başlığını taşımakta olup sosyolojinin en önemli kavramlarından bir tanesi olan kültürün, spor ile olan bağlantısının ortaya konulduğu bölüm olarak dikkatleri üzerinde topluyor. Her bir bölümün ilgili alt bölüme ilişkili olan sözlerle başladığını belirterek alt başlıklarla okuyucuların metnin içine çekildiğini ve ilginin her daim canlı tutulmayı başarıldığını hissediyorsunuz. ‘Toplumda sporu inceleyen insanlar sporla ilişkili daha derin anlamlarla ve hikayelerle ilgilenirler. 1)Sporun içinde var olduğu kültürleri ve toplumları, 2) Spor etrafında oluşturulan sosyal dünyaları ve 3) Sporla ilişkili bireylerin ve grupların deneyimlerini anlamak için araştırma yaparlar’  Yazarlar kitapta sosyolojiyi nereye oturtmakta olduklarını da şu ifadeler ile açıklamaktadırlar: Sosyologlar tarafından geliştirilen kavramlar, kuramlar ve araştırma yöntemleri, sporu hayatlarımızda var olduğu ve tarih, kültür ve toplum ile bağlantılı olduğu şekliyle incelememize ve kendi hayatlarımız ile daha geniş toplumsal dünya arasındaki bağlantıları görmemize yardımcı olur. Bu kitapta sosyolojiyi, sporu toplumsal ve kültürel hayatın bir parçası olarak görmek ve sporu incelerken toplumsal sorunları anlamak için kullanıyoruz’ (s. 31).

Spor sosyolojisinin başta sosyologlar olmak üzere niçin zorluklarla karşı karşıya olduğunu da yine bu bölümde bulabiliyorsunuz. ‘Spor sosyolojisi çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır: 1) Sporu doğal bilimlerin bakış açısından inceleyenler, spor olgusunun kendisinin eleştirel bir analizini yapmaktan ziyade fiziksel performansın geliştirilmesi ile ilgilenirler. 2) Ana akım sosyolojide çalışanlar sporu (ya da pop müzik gibi diğer popüler kültür biçimlerini) her zaman ciddi akademik çalışmaya değer görmezler’ (s.41).

Sporun sosyolojik olarak incelenmesi beraberinde bilim ve bilimsel çalışmaya ilişkin tartışmayı da getirmektedir. ‘Bilim, saf ve nesnel bir girişim değildir. Bu nedenle bilgiyi üreten ve yayan diğerleri gibi sosyologlar da belirli araştırma sorularını neden sorduklarını ve araştırma bulgularının insanların hayatlarını nasıl etkileyebileceğini göz önünde bulundurmalıdır. Sosyologlar, toplumsal hayatın karmaşık olduğu ve farklı insan grupları arasındaki çıkar çatışmaları ile karakterize olduğu gerçeğinden kaçamazlar. Geri kalan diğerlerimiz gibi sosyologlar da bazı insanların diğerlerinden daha fazla güce ve kaynağa sahip olduğu gerçeğiyle baş etmelidirler. Bu nedenle sosyolojiyi kullanmak, tüm insanlık için her zaman iyi ve mükemmel sonuçlara götüren basit bir süreç değildir. Örneğin sosyolojik bilgi bize birçok sporun yüksek düzeyde şiddet ve yaralanma içerdiği bilgisini verir. Bazı insanlar bu bilgiyi sporda şiddeti sınırlamaya çalışmak için kullanacak, bazıları ise bundan bazı sporcuların sporları için bedenlerini riske atmaya hazır olduğunu öğrenecek ve bu davranışı teşvik edecektir. Bu nedenle, sporu incelerken sosyolojik bilginin olası sonuçları hakkında eleştirel düşünmeliyiz’ (s.45).

Kitabın içerisinde sıkça başvurulan toplumsal cinsiyet, ideoloji, ırk ayrımı ve benzeri kavramların ilk kez kullanıldığı yerde yine bu bölümdür. ‘Sosyologlar, spor ve kültürel ideolojiler arasındaki bağlantıları inceleyerek bu ilişkileri anlamaya çalışırlar. Biz ideolojilerle doğmayız, onları başkaları ile etkileşim kurdukça öğreniriz ve kültürümüzde kabul görmüş fikirleri ve inançları kabul ederiz. İdeolojiler, insanların dünyayı anlama vermek ve kendi deneyimlerini anlamlandırmak için kullandıkları fikir ve inanç ağlarıdır. İdeolojiler duygularımızın, düşüncelerimizin ve eylemlerimizin altında yatan ilkeleri, yaklaşımları ve bakış açılarını şekillendirdikleri için kültürün önemli yönleridir…Çeşitli gruplar kendi ideolojilerini toplumda kullandıkça ve destekledikçe, spor toplumsalla ilişkili hale gelir. Toplumsal inşalar olarak spor, önemli fikirleri ve inançları güçlendirmek ya da onlara meydan okumak için organize edilebilir…Genellikle bir toplumdaki en popüler spor biçimleri o toplumda en fazla güce ve nüfuza sahip kişiler tarafından tercih edilen ve desteklenen ideolojileri güçlendirir ve yeniden üretir. Bu süreçte çoğu insan dünyayı ve dünyadaki deneyimlerini anlamlandırırken onları kullanmayı öğrendiği için bu ideolojiler genellikle hâkim hale gelir. Bu gerçekleştiğinde spor, belirli toplumsal örgütlenme ve güç ilişkileri biçimlerini destekleyen ve sağlamlaştıran kültürel pratikler olarak hizmet eder’. Yazarlar tam da bu minval üzerinden dertlerin anlaşılır kılabilme adına toplumsal cinsiyet ideolojisi terimini açıklama yoluna gitmektedirler: ‘Toplumsal cinsiyet ideolojisi, erkekliği ve kadınlığı tanımlayan, insanları erkek ya da kadın olarak niteleyen toplumda erkekler ve kadınlar için uygun rolleri belirleyen fikirler ve inançlar ağından oluşur. İnsanlar, toplumsal cinsiyet ideolojisini erkek ya da kadın olmanın ne anlama geldiğini tanımlamak, insanları ve ilişkileri değerlendirmek ve yargılamak ve toplumsal cinsiyet söz konusu olduğunda neyin doğal ve ahlaki olduğunu belirtmek üzere kullanır’ (s.49). Yine bu bölüm içerisinde ırk ideolojisi, sınıf ideolojisi, amatörlük ve profesyonellik, yaş, engellilik ve sağlamcılık ideolojisi ile spor ve ideolojiler arasındaki karmaşık bağlantılara da yer verilmektedir. Bu bölümün sonunda spor hakkında derinlemesine düşünelim kutusu içerisinde ‘beden fiziksel olmaktan daha fazlasıdır: Spor bedene verilen anlamları etkiler’ (s.53) ifadesi yirminci yüzyılın son çeyreğindeki beden sosyolojisi çalışmaları açısından manidar bir noktaya vurguda bulunmaktadır. Ki bu noktanın tüketim ve kimlik ilişkileri üzerinden bambaşka bir süreci tetiklemekte olduğu gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz.

İkinci bölüm kuramların kullanımının toplumda sporu incelemek için bize nasıl yardımcı olabileceklerine ayrılmış durumda. ‘Toplumda sporu inceleyenlerimiz dört şeyi anlamak isteriz: 1) Sporun içinde var olduğu toplumsal ve kültürel bağlamlar, 2) Bu bağlamlar ile spor arasındaki bağlantılar, 3) İnsanların spora katılırken oluşturdukları sosyal dünyalar ve 4) Bu sosyal dünyalarla ilişkili bireylerin ve grupların deneyimleri’. Bütün bunlar hakkında bilgi sahibi olabilmek için ise toplumsal ve kültürel kuramlardan yardım alırız. ‘Kuramlar, araştırma soruları sormak, bilgiyi yorumlamak ve sporla ilişkili daha derin anlamları ve hikayeleri ortaya çıkarmak için çerçeveler sağlar’ (s.66).

Çalışmayı özgün ve farklı kılan hususlardan birisi olan kavramların karmaşıklaştırarak aktarmanın yerine son derece basit ve kısa şekilde ortaya konuluyor olması, okuyucuların söz konusu metni anlamada rahat etmelerine yol açmaktadır. ‘Aslında en iyi kuramlar, kendi deneyimlerimizi ve toplumsal dünyayı anlamamıza yardımcı olacak kadar net anladıklarımızdır. Toplumda sporu incelerken en iyi kuramlar, toplumsal hayatın görünüşlerini toplumsal dünyaya ilişkin sistematik gözlemlerle tutarlı olan mantıklı ifadelerle tanımlayan ve açıklayanlardır. Kuramlar, olayları yeni açılardan ve perspektiflerden görmemizi, spor ve toplumsal hayat arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamızı ve kendi hayatımızda, ailelerimizde, topluluklarımızda ve toplumlarımızda spor ve spora katılım hakkında bilinçli kararlar vermemizi sağlarlar’ (s. 67).

Sayfa 68 ve 69’da toplumda sporu incelemek için kuramların kullanımı tablosu okuyucularla buluşturuluyor. İki sayfa boyunca sporun toplumsal hayatın içindeki yerine ilişkin olup bitenleri ele alma yolu olarak yedi farklı kuramsal perspektife ilişkin bilgi setleri, altı farklı nokta üzerinden gözler önüne seriliyor. Burada işlevselci kuram-çatışma kuramı-eleştirel kuram-postmodern/postyapısalcı kuramlar-feminist kuram-etkileşimci kuram ve figürasyonel kuramdan söz edilmekte. Bu kuramların ilk olarak toplumda toplumsal düzen hakkındaki varsayımları açıklanmakta, daha sonra toplumu incelerken başlıca ilgileri üzerinde durulmakta, üçüncü olarak sporu incelerken başlıca ilgilerinin neler olduğuna odaklanılmakta, dördüncü husus spor-toplum ilişkisi hakkındaki başlıca sonuçlarından söz edilmekte, daha sonra toplumsal eylem ve politika önerileri üzerinde durulmakta ve son olarak her bir kuramın başlıca zayıf yönlerinin neler olduğu bilgisi verilmektedir. İki sayfalık tablo üzerinden okuyucu her bir kuramın farklı yönlerini ve özelliklerini verilen örnekler üzerinden daha iyi anlayabilme olanağına kavuşmaktadır. Bölümün ilerleyen sayfalarında her bir kurama ilişkin ayrıntılı bilgiler verilmekte ve o kuramla ilgili bir sosyoloğun düşüncelerinin yanı sıra günlük hayatta söz konusu kuramın nasıl kullanılabileceğine ilişkin açıklamalarda bulunulmaktadır.

Üçüncü bölümün başlığı "Geçmişin İncelenmesi: Bugün Sporu Anlamamıza Yardımcı Olur mu?" şeklinde olup, bölüm boyunca tarihsel süreç içerisinde sporun nasıl bir şekilde konumlandırıldığına ilişkin örnekler üzerinde durulmaktadır. Daha önce de belirtmiş olduğum gibi her bir alt bölüm içerisinde çeşitli sözlere yer verilmektedir burada ise James Riordan’a ait olan şu söz dikkat çekmektedir: ‘Hâkim sınıf tarihi yazdığı gibi, sporun hikayesini de yazar’. Uygarlık tarihinin spora ilişkin olup bitenlerle de yakından ilişkisi olduğunu yazarlar şu ifadeler ile ortaya koymaktadırlar: ‘Tarih, önceden belirlenmiş bir sona ulaşmak için doğrusal bir şekilde ilerleyen bir kronolojik olaylar dizisinden çok daha fazlasıdır. Geçmiş olaylara baktığımızda, o olayları yaşayan insanların günümüzün, modern bakış açısıyla bizim bildiğimiz sonuçları bilemeyeceklerini ya da öngöremeyeceklerini unutma eğilimi olabilir. Tarihsel araştırmalar iyi yapıldıklarında, bizi bizden önce yaşamış insanların hayatlarının içine almalıdır. Bize, insanların nasıl yaşadıklarını ve deneyimlerine ve zamanlarının olaylarına nasıl anlam verdiklerine dair bir fikir vermelidir. Bu nedenle sporu incelerken tarihsel açıklamalar oluşturmak için kimin sesinin ve bakış açısının kullanıldığının ve kimin sesinin bakış açısının eksik olduğunun farkında olmak önemlidir’ (s.100). Tarihi yazma gücü olanların aynı zamanda yönetsel gücü kadar spor aktivitelerine yön verme gücü olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmamız da şaşırtıcı olmayan bir durumdur. ‘İnsanlar, içinde yaşadıkları sosyal dünyaların kısıtlamaları içinde spor aktiviteleri yaratırlar. Bu nedenle bu aktivitelerin nasıl tanımlandığı ve organize edildiği konusunda herkesin eşit söz hakkı yoktur. Genellikle en fazla güce sahip kişiler, sporun bir grupta veya toplumda nasıl tanımlandığı, organize edildiği ve yapıldığı üzerinde en büyük etkiye sahiptir. Spor aktiviteleri tam olarak onların arzularını yansıtmaz ancak spor, diğerlerinin çıkarlarından çok güçlülerin çıkarlarını temsil eder’ (s.102). Bu bölüm içerisinde önce köleci üretim biçimi sayesinde boş zamana sahip bulunan Antik Yunan uygarlığında ortaya çıkan yarışmalar ve olimpiyat oyunları üzerinde durulmaktadır. Kadınların olimpiyat oyunlarına katılmalarının yanı sıra seyretmeleri de yasaktır. Daha sonra Roma uygarlığı ve gladyatör dövüşleri üzerinde durulmakta ve ardından orta çağ Avrupa’sındaki ayrışmanın oyunlara yansıması hakkında bilgi verilmektedir. Bir sonraki alt bölümde ise rönesans, reform ve aydınlanma dönemleri ve bu dönemlerdeki spor bağlantısı söz konusudur. Bu bölümün ardından sanayi devrimi ile ortaya çıkan yeni hayat biçimi ve bu biçimin spora olan yansıması hakkında örnekler ortaya konulmaktadır. ‘1850’den sonraki on yıllarda spor aktivitelerinin artan organizasyonunun temelinde, sporun ciddiyetine yapılan yeni bir vurgu vardı. İnsanlar, sporu sadece eğlenceli oyunlar olarak tanımlamak yerine yavaş yavaş onları ekonomik üretkenlik, ulusal bağlılık ve özellikle erkekler arasında takdire değer karakter özelliklerinin geliştirilmesi gibi önemli hedeflere ulaşmak için araçlar olarak görmeye başladılar. Spora bu yeni bakış açısı, sanayi toplumunun her kesimindeki -ekonomi, siyaset, aile hayatı, din, eğitim, bilim, felsefe ve teknoloji-değişimler tarafından desteklendi’ (s.118).  Bölümün son kısmı ise 1920’den günümüze kadar devam eden farklı mücadelelere ayrılmıştır. Burada önce anlam mücadelesi ardından amaç müdahaleleri, örgütlenme mücadelesi, spora katılım mücadelesi ve son olarak da finansman mücadelesi hakkındaki tartışmalara yer verilmektedir. Geleceğin kullanılması için tarihin kullanımı alt başlığı ile adeta bir sonuç bölümü ortaya konulmuş olup buradaki dikkat çekici bazı ifadeleri sizlerle paylaşma gereği duyuyorum: ‘Geçmişi incelerken sporun anlamı, amacı ve organizasyonu hakkındaki mücadelelerin her zaman belirli toplumsal, siyasi ve ekonomik bağlamlarda ortaya çıktığını öğreniriz. Spor tarihi öylece gerçekleşmez; her zaman kendi hayatlarında sporun ne olabileceği ve olması gerektiğine dair kendi vizyonlarına uyacak şekilde ya da şeylerin oluş biçimlerinden ‘uzaklaşmak’ için sporu inşa etmek üzere birlikte çalışan insanların eylemlerine bağlıdır’ (s.130).

Kitaptaki bölümleri tanıtmaya devam edeceğim.


*Coakley, J& Pike, E. (2024) Spor Sosyolojisi Toplumda Spor: Sorunlar ve Çatışmalar, Çev. Funda Akcan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  144  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Prof. Dr. Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1626 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51357368

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1