Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar (1)
                                 linkedintakip 1 copy
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar (1)

Spor Sosyolojisi: Toplumda sorunlar ve çatışmalar (1)

1qsports1sports

Ahmet Talimciler 2 Temmuz 2025 Geçen haftaki ilk yazımızda Jay Coakley ve Elizabeth Pike’ın spor sosyolojisi alanında en çok başvurulan çalışmalardan birisi olan eserinin Funda Akcan’ın titiz çevirisi ile okuyucular ile buluştuğunu belirtmiştik ve kitabın ilk üç bölümünün tanıtımını yapmıştık. Bu yazımızda kaldığımız yerden kitabı tanıtmaya devam ediyoruz.

Dördüncü bölüm Spor ve Toplumsallaşma: Kim yapar ve onlara ne olur? Başlığını taşıyor. Toplumsallaşma olgusu sosyologların farklı alt alanlar kapsamında üzerinde durdukları kavramlardan bir tanesidir. Yazarların söz konusu kavramı son derece çarpıcı bir biçimde tanımladıklarını belirtmeliyim. ‘Toplumsallaşma, birbirimizle etkileşime girdikçe ve içinde yaşadığımız sosyal dünyayı tanıdıkça gerçekleşen bir öğrenme ve toplumsal gelişim sürecidir. Kim olduğumuza ve hayatlarımızda neyin önemli olduğuna dair fikirlerin oluşmasını içerir. Toplumsallaşma serçinde tamamen pasif öğrenciler değilizdir’ (s.139). Toplumsallaşma kavramının sporla olan ilişkisi kitabın bu bölümünde işlevselci, çatışmacı ve etkileşimci yaklaşım çerçevesinde ele alınıyor ve spora dahil olma ile devam etme arasındaki ilişki bu açıdan irdeleniyor. ‘Toplumsal koşullar değiştikçe sporla ilişkili kararlar ve anlamlar da değişir. Ayrıca insanlar spor devam ederken bir gün katılma nedenleri ertesi gün katılma nedenlerinden farklı olabilir. Herhangi bir sebep olmadığında spora katılımlarını sonlandırabilir ya da değiştirebilirler’ (s. 143).

Yazarlar spora dahil olma sürecinde olup bitenler hakkında da son derece ilgi çekici noktaları gözler önüne seriyorlar. Öncelikle spor üzerinden hayatlarımıza pompalanan bir takım ön kabullerin gerçekte böyle olup olmadığını da tartışmaya açmayı başarıyorlar. Bu ön kabullerden bir tanesi sporun karakter inşa ettiği şeklindedir. Bu noktada iki önemli yanlışa işaret edilmekte olduğunu görmekteyiz. ‘Birincisi, yanlış bir şekilde tüm sporcuların tüm organize yarışma sporlarında aynı ya da benzer deneyimlere sahip olduğunu varsayarlar. İkincisi, yanlış bir şekilde organize sporların insanlara başka hiçbir aktivitede bulunmayan öğrenme deneyimleri sağladığını vurgularlar’. Bu yanlış varsayımlar, spor ve toplumsallaşma üzerindeki pek çok hususun gözden kaçırılmasına neden olur ki buraya sadece iki tanesini almakla yetineceğiz. ‘Spor deneyimlerine verilen anlamlar, aynı programlarda ve aynı takımlarda oynasalar bile bir sporcudan diğerine değişir. Bu nedenle sporcuların öğrendikleri dersler ve bu dersleri hayatlarına uygulama biçimleri büyük ölçüde değişir. Toplumsallaşma, spora katılıma eşlik eden toplumsal etkileşim yoluyla meydana gelir. Bu nedenle, spor yapmanın anlamı ve önemi, bireyin toplumsal ilişkilerine ve katılımın gerçekleştiği toplumsal ve kültürel bağlamlara bağlıdır’ (s.152-153). Spor içinde yapıldığı toplumdan ve kültürden beslenir, bu yüzden de ‘spor hayatımızı ve çevremizdeki dünyayı etkiler. Bununla birlikte, bu etkiyi sporla verdiğimiz anlamlardan ve onları hayatımıza entegre etme yollarımızdan ayıramayız. Bu nedenle, sporda neler olduğunu bilmek istiyorsak, spor deneyimlerini içinde meydana geldikleri toplumsal ve kültürel bağlamlarda incelemek gerekir’ (s.154).

Bir diğer önemli ön kabul sporun sağlığı ve fiziksel iyi oluşu geliştirdiği ile ilgilidir. Geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren sporun gelişmiş toplumlarda yaygın sağlık sorunlarından birisi olan obeziteye ilişkin çözüm olarak tanıtıldığı görülmektedir. Hatta yazarlar bu konuda her tartışmada, doğru beslenme ve egzersizin sağlıksız kilo alımını önlemenin en iyi yolu olduğuna ilişkin klişeyi hatırlatırlar. ‘Toplumda sporun popülaritesi arttıkça obezite oranlarının da düştüğünü söyleyebilsek güzel olurdu. Ancak veriler aksini gösterir. Obezite oranları, özellikle güç ve performans modeli çerçevesinde örgütlenen yarışma sporlarının giderek daha popüler olmasıyla eşzamanlı olarak aynı kültürlerde artmıştır. Bu, sporun obeziteye yol açtığı anlamına gelmez ancak bu, bir toplumda sporun popülaritesinin birkaç insandan daha fazlasına kilo almalarını önleyen egzersiz biçimlerini benimsemeleri için ilham vermediği anlamına gelir’ (s.159).

Bu bölümü şu iki paragraftaki ifadeler ile sonlandıralım: ‘Sporun insanların hayatları üzerine etkisi olduğunu biliyoruz. Sporda neler olduğuna dair en bilgilendirici araştırma, 1) spor yapan insanların günlük deneyimleri, 2) spor etrafında yaratılan sosyal dünyalar ve 3) ideolojilerin yaratıldığı, yeniden üretildiği ve değiştirildiği toplumsal ve kültürel süreçlerle ilgilidir. Spora katılanların sesini dinledikçe, sporla ilişkili hayatlarını nasıl yaşadıklarını araştırdıkça ve sporla ilgili ideolojik mesajlara özel önem verdikçe, spor ve toplumsallaşma hakkında daha çok şey öğreniriz.

Toplumda sporu inceleyen bilim insanlarının çoğu sporu artık belirli toplumsallaşma sonuçlarının nedenlerinden ziyade toplumsallaşma deneyimleri için alanlar olarak görür. Bu ayrım, güçlü ve unutulmaz deneyimlerin sporla bağlantılı olarak ortaya çıkabileceğini kabul eder ancak bu deneyimlerin toplumsal ilişkiler yoluyla anlam kazandığını ve bu anlamların sporun yapıldığı toplumsal ve kültürel bağlamlardan etkilendiğini vurgular. Bu nedenle spor sosyolojisinde en faydalı araştırma, toplumsal ilişkilerin önemine ve herhangi bir şekilde spor yapan ya da izleyen geniş ve çeşitli bir insan yelpazesi tarafından spor deneyimlerine anlam verilen bağlamlara odaklanır’ (s.174-175).

Beşinci bölüm spor ve gençler: organize programlar çabaya değer mi? Başlığını taşıyor. Bu bölümün bir önceki toplumsallaşma ve spor ilişkisi bölümü ile yakından ilintili olduğunu söyleyebiliriz. ‘Çocukların ne zaman, nasıl ve ne amaçla spor yaptığı dünya genelinde ebeveynleri, toplum liderlerini ve çocuk savunucularını ilgilendiren sorulardır. Sosyologlar gençlik sporlarını incelerken katılımcıların deneyimlerine ve bu deneyimlerin, programların düzenlenmesine ve içinde bulundukları toplumsal ve kültürel bağlamlara bağlı olarak nasıl değiştiğine odaklanırlar’ (s.177). Bu bölüm boyunca karşımıza spor denilen kurumun içinde yapıldığı toplumdan beslendiği ve söz konusu toplumun çelişkilerini de yansıttığı gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Yazarlar da bu noktada özellikle dezavantajlı gruplardaki çocuk ve gençlerin spor yapabilmeleri için yapılabilecekler konusunda ilgi çekici örnekleri vurguluyorlar. Bu açıdan 2002 yılında İngiltere hükümetinin uygulamaya koyduğu program ve söz konusu programın adı örnek olarak verilebilir. ‘2002’de hükümet, beden eğitimi, okul sporları ve kulüp bağlantıları için ulusal bir strateji başlattı ve 2008’de bu strateji çocukların daha fazla spor yapma fırsatlarını artırmak için genişletildi. 2012’de Muhafazakarların liderliğindeki koalisyon hükümeti, yarışma sporları ve spor kulüpleri, okullar ve topluluklar arasındaki bağlantıları vurgulayan ‘Creating a Sporting Habit for Life’ (Yaşam İçin Spor Alışkanlığı Yaratmak) adıyla spor için yeni bir gençlik stratejisi oluşturdu. Bu, Londra’nın 2012 Yaz Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapma hakkı kazanmasından bu yana Birleşik Krallık’ta gençler için elit düzeyde yarışma sporuna doğru bir eğilimin göstergesiydi’ (s.204).

Bölüm içerisinde gelişmiş toplumlarda organize sporun gelişmesinin değişen toplumsal hayat ve aile kurumundaki dönüşüm ile olan bağlantısı üzerinde durulmaktadır. Ayrıca önce çocuklara ardından gençlere sporu sevdirebilmek ve hayatlarının bir parçası haline getirebilmek için yapılması gereken düzenlemeler hakkında da bizleri düşünmeye sevk edecek örnekleri içeriyor. Bu noktada altı yıldır birlikte program yaptığımız Ali Abaday’ın Finlandiya’da okula giden kızının spor deneyimleri ile ilgili olarak benimle paylaştığı görüntüleri kullanmanın tam sırası. Yıllar boyunca aynı basketbol potasına basket atmaya çalışan ülkemiz çocuklarını düşündükçe Finlandiya’daki çocukların yaşlarına göre ayarlanabilen pota uygulamasının önemini çok daha iyi anlamaya başlıyorsunuz.

Yazarlar da tam bu noktada çocukların spor yapmasının heyecan kısmı ile ilgilendiklerine dair düşüncelerini ortaya koymaktadırlar. ‘Yetişkinler oyun modellerini kutsal ve değişmez olarak görmedikleri sürece, çoğu sporda eylemi ve skoru artırmak kolaydır. Daha büyük ya da daha fazla kale, daha küçük oyun sahaları ve daha az kural, eylemi artırmanın en iyi yoludur. Neden futbolda ve hokeyde her iki tarafa da iki gol atılmasın, netbolda tüm oyuncular pas almaya ve şut atmaya uygun hale getirilmesin ve yarı saha basketbol maçında 1,80 metrelik pota kullanılmasın? Birçok yetişkin, oyun modellerini, yani elit sporlarında kullanılan modelleri değiştireceğini düşündükleri bu tür değişikliklere direnir. Çocukların ‘gerçek olanı’ oynamasını isterler ve çocukların kurumsallaşmış kurallara uyarak yetişkinleri taklit etmekten çok eğlenmeye ilgi duyduklarını unuturlar’ (s. 207).

Sporda sapma: Kontrolden çıktı mı? Altıncı bölümümüzün başlığı olup bu bölümde sporun karanlık yüzü olarak nitelenen ilaç kullanımı, doping, şike vb. uygulamalar üzerinde durulmaktadır. Yazarlar öncelikle norm ve sapma kavramlarından ne anladıklarını şu ifadelerle açık bir biçimde ortaya koyuyorlar. ‘Norm, insanların sosyal bir dünyada neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu belirlemek için kullandıkları ortak bir beklentidir. Normlar, tüm sosyal dünyalarda mevcuttur ve insanların sapmayı belirlemek için kullandıkları ahlaki standartlar olarak hizmet ederler. Formal normlar, resmi kurallar veya yasalarken informal normlar, gelenekler veya bir kişinin sosyal bir dünyada nasıl düşünmesi, görünmesi ve davranması gerektiğine dair yazılı olmayan, paylaşılan anlayışlardır. Sapma, bir kişinin fikirleri, özellikleri veya eylemleri, başkaları tarafından bir toplumda normal kabul aralığının dışında kalıyor gibi algılandığında ortaya çıkar. Sporda sapmayı incelemenin dört nedenden dolayı zorlukları vardır. Birincisi, sporda sapmanın türleri ve nedenleri o kadar çok çeşitlidir ki tek bir kuram bunların hepsini açıklayamaz… İkincisi, sporda kabul edilen eylemler, toplumun diğer alanlarında sapkın olarak tanımlandığı gibi toplumda kabul edilen eylemler sporda sapkın olarak tanımlanabilir…Üçüncüsü, sporda sapma çoğunlukla normların reddedilmesinden ziyade normların sorgulanmadan kabul edilmesini içerir…Dördüncüsü, sporda antrenman ve performans artık bilim ve teknolojinin o kadar yeni biçimlerine dayanmaktadır ki, insanlar henüz sporcuların ve diğerlerinin spordaki eylemlerini yönlendirmek ve değerlendirmek için normlar geliştirmemişlerdir’ (s.216-218).

Çalışma içerisinde sporda sapmayı inceleyen üç kuramsal perspektiften örnekler sunulmaktadır. Bu noktada diğer bölümlerde olduğu gibi yine İşlevselci yaklaşım, Çatışmacı yaklaşım ile Etkileşimci ve eleştirel kuramların kullanımını görmekteyiz. Elit sporculuk zor bir sürecin sonucunda ortaya çıkan bir durumdur ve özellikle yıldız isimler üzerinde bu durumun yarattığı olumlu etki kadar olumsuzlukları da göz ardı etmemek gerektiği gerçeği ile karşı karşıya kalırız. ‘Eşsiz ve sıra dışı olma duygusu belirli ortamlarda birçok üst düzey sporcuda olduğu gibi aşırı hale geldiğinde, gurur odaklı kibir, şişirilmiş bir dürüstlük ve güç duygusu ve kendini beğenmiş ve hatta küstahça iletişim kuran bir kamu kişiliği şeklini alabilir. Yunanlılar hubris kelimesini bu kendini beğenmişliğin ve beraberindeki topluluğun geri kalanından ayrı ve üstün olma duygusunun dışavurumunu tanımlamak için kullanmışlardır…Sporcular arasında hubrise yol açan dinamikler açıktır. Birincisi, sporcular sapkın aşırı uyumluluğu teşvik eden ve normalleştiren yollarla birbirlerine bağlanırlar. İkincisi, kolektif aşırı uyumluluk bir benzersizlik duygusu yaratır ve sporcuları topluluğun geri kalanından ayırırken aynı zamanda taraftarlarda saygı ve hayranlık uyandırır. Üçüncüsü, takım üyeliğiyle ilgili benzersiz deneyimler sporcuların bir hak görme duygusu hissetmelerine yol açar. Dördüncüsü, sporcular kendi spor kültürlerinin dışında kalan insanları kendilerini ve hayatlarını anlamaktan aciz ve bu nedenle ilgilerini veya bazı durumlarda saygılarını hak etmeyen kişiler olarak görürler’ (s.232).

Sporun endüstriyel bir görünüm alması ve teknolojinin devreye girmesiyle birlikte sporun yasa dışı halleri üzerinde daha farklı etmenlerin konuşulması söz konusu olmuştur. İşte tam bu noktada özellikle yasa dışı bahis uygulamalarının gerek taraftarlar nezdinde gerekse de sporcular tarafından kullanılması dikkat çekicidir. Giderek makineye dönüşen sporcular açısından sürekli olarak formda kalma hali beraberinde bir takım yasa dışı ilaçları ve benzer şekilde yasa dışı uygulamaları da getirebilmektedir. Bu durumun gençlere dönük olumsuz yanlarını ortadan kaldırabilmek için yapılan araştırmalarda ortaya çıkan beş bulguyu yazarlar şöyle belirtmektedirler: ‘1) şiddet içermeyen bir felsefeyi, 2) kendine ve başkalarına saygıyı, 3) zindeliğin ve kendini kontrol etmenin önemini, 4) fiziksel becerilere güveni ve 5) sorumluluk duygusunun önemini vurguladığında gençleri beladan uzak tutabileceği görülmektedir. Bu beş şey olmadığında, spora katılım nadiren gençleri beladan uzak tutacaktır. Onları tamamen sokaklardan çıkarmak yalnızca bir başlangıçtır’ (s.245).

Doping ve performans artırıcı ilaçlarla ilgili olarak Lance Armstrong örneği üzerinden bilgilendirme yoluna gidilmektedir. Doping konusunda yıllar önce Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesindeki Spor Sosyolojisi dersinde sınıftaki öğrencilerime doping kullanımı ile ilgili sorduğum soruya verilen yanıtları bir kez daha bu vesile ile hatırlamış oldum. Aralarında milli sporcuların da bulunduğu öğrencilerin neredeyse tamamı sonuçlarını bilmelerine karşın doping yapmayı normal kabul ettiklerini belirtmişlerdi.  ‘Brissonneau’nun beş aşamalı profesyonel spor kariyeri modeli, yapılandırmacı bir yaklaşıma dayanır ve dopingi yüksek performans sporlarında artık var olan talepler ve beklentiler ve sporcuların onları karşılamak için açıkça ‘normalin ötesinde’ antrenman yapma ihtiyacı ile bağlantılı olarak açıklar. Ortaya çıkan yorgunluk, ağrı ve yaralanmalar sporcuların bedenlerine zarar verir, bu nedenle performanslarını sürdürmek için özel tıbbi ve farmakolojik desteği ihtiyaç duyarlar. Bu süreçte ilaçların ve performans göstermelerini sağlayan diğer teknolojilerin kullanımı normalleştirilir. Başarılı olmak için ne gerekiyorsa yapmaya ve bu nedenle takımlarından kopmaktan kaçınmaya kararlı olanlar için performans artırıcı teknolojilerin kullanımı, kuralları ihlal ettiklerini bilmelerine rağmen çoğunlukla bir hile biçiminden ziyade antrenmanın ayrılmaz bir parçası olarak görülür. Bu zihniyet aynı zamanda sporcuların ağrıyı maskelemek ve sahada kalmak için kortizon gibi tehlikeli yasal ilaçları neden aldıklarını da açıklar. Mevcut dopingle mücadele politikalarının uygulanması yoluyla yürütülen dopingle savaş, sporcuların idrarının ve kanının test edilmesini ve daha yakın zamanda sporcuların hayatlarının araştırılmasını içerir. Bu sporcular testi yapanlardan bir adım önde olmaya çalıştıkları bir kedi-fare oyunu dinamiği yaratmıştır. Bu yaklaşım maliyetli olmasına ve çok etkili olmamasına rağmen sponsorların ve spor kurumlarının amaçlarına hizmet ettiği için kullanılmaya devam etmektedir’ (s.252-253).

Kitaptaki bölümleri tanıtmaya devam edeceğim.

Coakley, J& Pike, E. (2024) Spor Sosyolojisi Toplumda Spor: Sorunlar ve Çatışmalar, Çev. Funda Akcan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları

Maç anlatımıyla gök kubbede hoş bir sadâ bırakan ve anılarımızda silinmeyecek sesiyle hatırlayacağımız Sabri Ugan’a Allahtan rahmet, ailesi ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Nurlar içinde yatsın.

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  9  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

20/06/2025

Kapanış  
  BİST 100

9.203,37

+1,11

 bjk BJKAS

1,79

+0,56

 fb FENER

48,56

+3,06

 gs GSRAY

1,58

0,00

 trabzon TSPOR

1,30

-9,72

   SPOR ENDEKSİ

2.272,36

-2,53

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

Podcast: FutbolEkonomi Sohbetleri

1

Yeni podcast serimizde gündemde öne çıkan konuları ya da sitemizde yayımlanan dikkat çekici yazıları sohbet formatında ele alıyoruz. Karmaşık görünen meseleleri daha sade ve anlaşılır şekilde dinleyiciyle buluşturmayı amaçlıyoruz.
Apple Podcasts

Spotify

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 49667099

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 36 30 5  1 91 31 60 95
2 Fenerbahçe 36 26 6 4 90  39 51

84

3 Samsunspor 36 19 7  10

55

41 14

64

4 Beşiktaş 36  17  11 8 59 36 23 62
5 Başakşehir 36 16 6  14 60 56 4 54
6 Eyüpspor 36 15 8 13 52  47

 5

 53
7

Trabzonspor

36 13 12 11 58 45 13 51
8 Göztepe 36 13 11

12

59 50 9 50
9 Ç.Rizespor 36 15 4 17 52   58 -6 49
10 Kasımpaşa 36 11 14 11 62 63 -1 47
11 Konyaspor 36 13 7 16

45

50  -5 46
12 Alanyaspor 36 12 9 15 43 

50

-7 45
13 Kayserispor  36 11 12

13

45  57  -12 45
14 G.Antep FK 36 12 9 15 45 50 -5 45
15 Antalyaspor 36 12 8 15 37 62 -10 39
16

BodrumFK

36

9

10

17 26 43

-17

44
17 Sivasspor 36 9 8 18 44 58 -14 37
18 Hatayspor 34 6 8 22 42 74 -27 26

19

A.Demirspor 33 3 5 28 34 92 -58 2

 

                 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Football Money League - 2025

deloitte money league rapor 2025

 Deloitte Money League Raporunu 28. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2023-24 sezonunda gelirleri toplam 11.2 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.