Kimsenin Derdi Adalet Değil!
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER Kimsenin Derdi Adalet Değil!

Kimsenin Derdi Adalet Değil!

12123131

Ahmet Talimciler- 6 Ocak 2023 Hakem ve VAR hakemlerinin şansları yanlarında olsun çünkü işleri çok ama çok zor olacak. Yapacakları en ufak bir hatanın telafisi bu ortam yüzünden mümkün olacak gibi görünmemekte.

Türkiye'de futbol sahalarında yaşanan hakem hataları ve bu hatalara yönelik olarak kulüplerin yapmış oldukları açıklamalar konusunda kalın bir kitap cildi oluşturacak kadar birikmiş bir geçmişe sahibiz. Ne yazık ki bu durum her geçen yıl biraz daha fazla yer kaplamak suretiyle asıl üzerinde durulması gereken futbol denilen alanın önüne geçmeyi de başarıyor. Kulüplerin kendi bakış açıları üzerinden tesis etmek istedikleri adalet algıları yüzünden, yaşanan her olay biraz daha fazla kaosun büyümesine yol açıyor. Sosyal medya olanaklarının da etkisi ile taraftarların da yaşananlara müdahil olmaları sonrasında ise işler tam anlamıyla zıvanadan çıkıyor ve artık her seferinde bir önce olup bitenler üzerinden ahkam kesilmesi ile karşı karşıya kalıyoruz.

Yaşanan gelişmelerin ardından her seferinde 'büyük' olarak adlandırılan kulüplerimizden bir tanesi basın toplantısı düzenliyor ve kendilerine yönelik olarak yapılan hataları göstererek, kendi çapında adaletin tecelli etmesini sağlamaya çalışıyor. Oysa bu ve benzeri her basın toplantısı ile adaletin tecellisi değil adaletin, futbol dünyasından kaybolması süreci hızlanıyor. Çünkü gerçekte hiçkimsenin derdi adalet falan değil! Her ağzını açan kendi haklılıklarının teyit edilmesini ve ayrıcalıklı bir konum içerisinde hareket edebilme hakkının kendilerine tanınmasını arzu ediyor. Bunun için ise taraftar sayıları üzerinden kamuoyu oluşturmak suretiyle medya baskısını arkasına almayı ve federasyon ile hakemler üzerinde bir etki yaratmayı hedefliyorlar. Arada yıllar içerisinde düdük astırılan hakemlerin yanı sıra işten el çektirilen merkez hakem komitesi başkanları ile federasyon başkanlarını da gördük.

Peki tüm bunların sonucunda ülke futbolu ve futbolun içinde yol aldığı yapı değişti mi? Kesinlikle hayır. Sistemsizliğin sistem haline dönüştürülme gayretleri beraberinde gücün baskınlığını arttırırken adaletin silikleşmesini ve kamuoyunun her geçen yıl biraz daha fazla komplo mantığı içerisine hapsedilmesine yol açtı. Para miktarının arttığı futbol dünyası beraberinde kaybetmenin trajik bir sonucu beraberinde getirmesine yol açtı ve futbolumuz her yıl biraz daha fazla algı operasyonlarının karşılık bulduğu bir futbol iklimini yaşar hale dönüştü. Buradaki en ilginç figürler ise hiç kuşkusuz hakemler oldular ve onlar, kendi kendilerinin hem cellatları hem de kurtarıcıları oldular.

Hakem giderek hakemin kurdu haline dönüştü ve medyanın yaygınlaşma süreci ile hakem eskileri, hakemler üzerinde bağlı bulundukları merkez hakem komitesinden daha fazla etkide bulunma gücüne eriştiler. Bu durumu erken keşfeden medya ve onlara çabuk katılan kulüpler, söz konusu bu yeni durumu hemen satın alıp buna göre konum almaya başladılar. Medyada buradan sonra yapılan bütün futbol programlarında mutlaka bir hakemin yer alması durumu söz konusu olmaya başladı ve hakemler, kendi mesleklerinin icrasında yaşanan gelişmelerden ziyade karşılaşmalarda yapılan hatalar üzerinden var olan durumu normalleştirmeyi başardılar. Artık maçların 90 dakika üzerinden değil sonrasında başlayarak yeniden inşa edilmesi söz konusuydu ve bunu gerçekleştirenlerin başında hiç kuşkusuz eski hakem yorumcuları geliyordu. Onlar, birer rol model olarak hakemlerin nasıl davranması gerektiğinden neleri yapıp neleri yapmaması gerektiğine kadar birer 'ağabey' figürü olarak yol göstericiydiler.

İşte yıllar içerisinde bütün bunlar olurken taraftar denilen kitle, ezeli rakip ebedi dost masalı içerisinde adım adım içinden geçmekte olduğumuz günlere doğru getirildiler. Rakipler, her yıl biraz daha fazla düşmanlaştırıldı ve bu sürecin arka planında karşılaşmalarda yapılan hatalar üzerinden ortaya konulan adaletsiz kararlar ve hakkı yenen takım algısı kullanıldı. Oysa biraz yakından bakıldığında bu takımların hepsinin söz konusu oyunun farklı parçaları olduğu ve her birisinin dönem dönem benzer gelişmelerle karşı karşıya kaldığı gerçeği kabak gibi orta yerde durmaktaydı.

Hakemlerin verdikleri ve vermedikleri kararlar ile takımlarının haklarını yediklerini düşünen taraftarlar açısından devreye sokulan VAR (Video Yardımcı Hakem) Sistemi durumun daha da karmaşık bir yapıya bürünmesinin önünü açtı. Çünkü eskiden hakem penaltıyı görmedi, ofsaydı kaçırdı üzerinden yürütülen durum bu kez görüntülerin varlığı ile birlikte son bir hafta içerisinde yaşadığımız üç karşılaşmada-ki bu üç karşılaşmanın da üç İstanbul takımının karşılaşmaları olması, üstelik üçünde de ev sahibi takımların haklarının-da hakem ve VAR hakemleri ile birlikte büyük bir infial yaşanması durumun vahametini ortaya koyuyor.

Türkiye Futbol Federasyonunun Beşiktaş ve Galatasaray'ın maçlarının ardından suskunluğa bürünmesi ve Fenerbahçe'nin açıklama yapması beraberinde tartışmanın başka bir aşamaya geçmesine yol açtı. Üstelik burada yayıncı kuruluşun spikerlerinin de taraf olduklarını belirten yorumlar yapmaları, ortamı daha da gerdi. Hiç alışık olmadığımız tarzda VAR kayıtlarının sadece ilgili olayla bağlantılı olan kısımlarının yayınlanması bile yeterli olmadı! Çünkü söz konusu durumun yarattığı gerilimin gazına almaya yetecek bir malzeme orada yoktu. Türk futbolu bu kayıtlar sayesinde 'Ofsaytımsı ve bana kafa gibi gelmedi' tarzında hakem yorumlarını da öğrenmiş oldu.

 

Bu açıklamalar ve ardından gelen ifadeler, hafta sonu oynanacak olan Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmasını daha şimdiden içinden çıkılmaz bir hale büründürdü. Hakem ve VAR hakemlerinin şansları yanlarında olsun çünkü işleri çok ama çok zor olacak. Yapacakları en ufak bir hatanın telafisi bu ortam yüzünden mümkün olacak gibi görünmemekte.

 

Adalet taleplerinin ülke futbolunun en önemli karşılaşmasını gölgede bırakmış olması yüzünden Pazar gecesi oynanacak olan karşılaşma sadece bir futbol karşılaşması veyahut rekabetin bir randevusu olma vasfına sahip olmayacak!

 

Kazanan her kim olursa bunun üzerinden kendisini temize çekme girişimlerini sürdürecek ve aslında kazanırken de kaybeden olduğunun farkında dahi olmayacak.

 

Kimsenin adalet istemediği bir ortamın içerisinde futbolun konuşulabilmesi de mümkün değildir ve bu yüzden de gecenin kaybedeni futbolun kendisi olacaktır. Kazanan ise ne federasyon ne de kulüpler veyahut futbolcular/teknik direktörler olabilir, asıl bu işin kaymağını yiyecek olan gergin ortamları kazanca çeviren medya olacaktır.

 

Kaybedenlere hakemleri ve taraftarları da eklemeliyiz çünkü her iki grupta değişen futbol zihniyeti ile el ele kaybetmeyi sürdürüyorlar. Adaletin tecelli etmesini sağlayabilecek her iki unsur da adalet arayışının içinde doğrudan yer almıyorlar.

 

Adaleti arayanların derdinin ne kadar adalet ne kadar da kendi çıkarları olduğu meselesi, adalet arayışını da gölgede bırakıyor. Bu yüzden de futboldaki adalet ateşi bir türlü kıvılcımdan öteye geçemiyor! Çünkü futbolun bütün aktörlerini kapsayacak ve hepsini bir zemin içerisinde bir araya getirebilecek bir adımın atılması gibi bir dert ortada yok.

 

Samimiyetin olmadığı ortamda güvenin tecelli edebilmesi de mümkün değildir. Gerçek anlamda adaletin tesisi için kazançlarınızı da kayıplarınızı da ortaya koymak ve bunlar üzerinden pazarlık yapmaktan vazgeçmeniz gerekir.

 

Türkiye'de futbolun böylesi bir aşamaya gelebilmesi için bir hayli adım atılması gerekiyor. Futbolun bütün aktörleri başta kulüpler olmak üzere bu adımları atmaya gerçekten istekliler mi? Önce bu sorunun yanıtlanması gerekiyor.{jcomments on}

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  1254  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Prof. Dr. Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1616 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51357251

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1