Futbolda İş Ahlakı
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim KUtlu MERİH Futbolda İş Ahlakı

Futbolda İş Ahlakı

 

KMFoto

 

Futbolekonomi- 13 Ekim 2018 Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada futbolumuzda yaşanan etik sıkıntılar, bizi 23 Mayıs 2017'de yitirdiğimiz, Futbolun Ekonomisi ve Yönetimi üzerinde birlikte çalışmalar yaptığımız, kitaplar yayınladığımız, engin uzgörüsü ve üstün stratejistliğiyle sıradışı bilim insanı Kutlu Merih'in aşağıdaki makalesine götürdü.

 

 

Kutlu Merih hoca bu makaleyi 2006'da yayınlamıştı. Ama görünen o ki, o zamandan bu zamana futbolumuzda, futbolcularımızda, futbol yönetimimizde değişen bir şey yok. Ölümünden sonra bir anı kitabı olarak Literatür Yayınlarından çıkan ''Sıradışı Bilim İnsanı Kutlu Merih' kitabından alıntıladığımız, ders niteliğindeki makalesini sizlerle paylaşıyoruz. 

 

Futbol Sektöründe Profesyonellik ve Profesyonel Etik (Deontoloji)

Kutlu MERİH-  Eylül.2006

 

Giriş 

 

1. Profesyonel Etik (Deontoloji)

 

“Deonto”  görev, yükümlülük gibi anlamlara gelirken “logia” bilgi, bilim gibi anlamlara gelmektedir. Böylelikle deontolojiyi, yükümlülükler bilgisi  şeklinde  Türkçeye çevirebiliriz. Yani deontoloji,  kişinin sosyal ve profesyonel çevresinde üzerine düşen ödev ve yükümlülüklerinin neler olduğunu bilmesi anlamındadır.

 

“Deontoloji” sözcüğü özellikle tıpta hekimler tarafından “Tıbbi Deontoloji” şeklinde kullanılmıştır. Burada deontoloji, profesyonellerin bilmek ve uygulamak zorunda oldukları etik ilke ve kuralların neler olduklarını bildiren dizge anlamına gelmektedir. Deontoloji konusu genellikle tıp ile ilgili olduğu sanılır ve deontoloji eğitimi tıp fakültelerinde verilir. Gerçekte ise deontoloji her meslekte, her sektörde iş yapmanın ve insan ilişkilerinin yazılı ve yazısız kurallarıdır. Buna “profesyonel etik” denmesinin özel bir nedeni normal etikte sakıncasız olan kural ve uygulamaların profesyonel etikte sakıncalı olabilmesidir. Doktorlar hastaları ile duygusal ilişkiye giremezler; hastaları hakkında bilgi veremezler; amirler memurlarından hediye alamazlar; hocalar öğrencileri ile samimi ilişkide bulunamazlar; sanayiciler rakipleri hakkında olumsuz yorum yapamazlar; gazeteciler ve köşe yazarları kişilik haklarını ihlal  edemezler; kendisini savunma durumunda olmayan üçüncü şahıslar eleştirilemez ve suçlanamaz; bir profesyonel meslektaşı diğer bir profesyoneli açıkça eleştirmez, bir profesyonel, meslektaşına şiddet uygulayamaz  vesaire. Bu örnekler çoğaltılabilirse de burada amaç açıktır. Profesyonel uygulama, kendine özgü disiplin ve kurallar gerektirir. Bu profesyonellerin talep ettiği özerkliğin gerektirdiği doğal bir sorumluluktur. Bunlar bazı durumlarda eğitim kurumlarında, fakat genellikle usta çırak ilişkilerinde edinilir. Birçok deontolojik kural, bir tür sözsüz ve yazısız anlaşma şeklindedir. Meslektaşlara olumlu yaklaşım da bunların başında gelir.

 

“Profesyonel” sözcüğü Türkiye’de en çok futbolcular ve şirketlerde ise yöneticiler için kullanılır. Gerçekte ise, bu sözcüğün kullanımı ve profesyonellik anlayışı, yanlış ve eksikliklerle dolu. Burada profesyonellik kavramına ve özellikle ülkemizde az tartışılan ve özen gösterilen “deontoloji veya profesyonel etik” kavramına açıklık getirmeye çalışacağız.

 

“Profesyonellerin bir kurum adına çalışmaları durumunda diğer meslek mensuplarından farklı gereksinmeler içinde oldukları yaygın olarak ifade edilmektedir. Bu gereksinmelerin başında mesleki özerklik gereksinimi ön plana çıkmaktadır. Ancak toplum ve profesyonellerin çalıştıkları örgütler bu özerkliği profesyonellere koşullu olarak sağlamaktadırlar. Bu koşulların başında da mesleğin uygulamalarını kontrol edecek;  verilen hizmeti değerlendirmede ve denetlemede etkin olacak mekanizmalar oluşturulması geliyor. . Bu çalışmada Türkiye'deki “futbol sektöründe” çeşitli kulüplerde, profesyonel futbolcu olarak spor ve meslek icra eden kişilerin/oyuncuların bir profesyonel olarak değerlendirilmesi ve bu sektörde egemen olması gereken “profesyonel etik” ele alınacaktır.

 

Futbol sektöründe deontoloji kurallarına kesimler arasında yeterli bir özenin gösterilmediği görülüyor. Özellikle ülkemizde, başta medya ve kulüp yöneticileri olmak üzere rekabetçi ve deontolojiye uygun olmayan davranış ile söylemlerin sorumsuzca sergilendiği ortadadır. İş hayatında birbirlerini eleştirdiği görülmeyen iş adamı yöneticiler, rakip kulüpler ve yöneticiler hakkında sorumsuz demeçler verebiliyor; medya kaynağı belirsiz ve asılsız haberleri gündeme taşıyabiliyor; eski hakemler hata yapan meslektaşlarını acımasızca eleştirebiliyor ve benzeri. Futbol sektöründe deontolojik kuralların yine en çok profesyonel futbolcular tarafında uygulandığını görüyoruz. Kazandıkları maçtan sonra futbolcular rakip takımı da övüyorlar ve onları teselli edecek şeyler söylüyorlar veya kaybettikleri bir maçtan sonra rakiplerini tebrik edip başarılar diliyorlar. Aynı yaklaşımı kulüp yöneticilerinde göremiyoruz ve bu konularda, iş dünyası kurallarının dışında bir naif amatör yaklaşım sergiliyorlar. Burada futbolun amatörler tarafından yönetilen bir profesyonel sektör olduğu açıkça görülebiliyor.

 

Medya olayında meslektaş profesyonelleri dahi eleştirmek etik değilken meslekten olmayanların profesyonelleri fütursuzca eleştirdiğini ve bundan rant sağladıklarını görüyoruz. Bir cerraha “böyle ameliyat yapılır mı?” veya bir avukata “Böyle savunma yapılır mı?” diyemezsiniz fakat ömrü sahalarda geçmiş bir teknik adama canı isteyen herkes “Böyle futbol oynatılır mı?” diyebilir. Bir kulüp başkanı için “O benim yirmi beş yıllık arkadaşımdır ama yeteneksizdir. Kulübü yönetemez.” diyebilirsiniz ve kimse size “Bu ne biçim arkadaşlık? Nasıl bir deontolojidir?” diye sormaz.

 

Deontoloji esas olarak bir tür “profesyonel etik" olduğundan öncelikle profesyonelliğin ne anlama geldiğini açıklığa kavuşturmalıyız.

 

2. Profesyonelliğin Kurumsal Çerçevesi

 

Profesyonel; genellikle hem kendisi hem de toplum tarafından, uygulamalarında bağımsız çalışan” ve dolayısıyla örgütlerce istihdam edilen diğer insanlardan daha farklı standartlar veya değerlerle” işlerinde daha farklı çalışma kalıpları izleyen kişiler olarak düşünülürler. Oysa gelişmiş ekonomilerde; muhasebeciler, mühendisler, doktorlar, tasarımcılar, araştırmacılar, finansman uzmanları ve sporcular  gibi meslek mensupları yaygın bir şekilde büyük örgütlerin elemanları olarak çalışmaktadırlar. Bu durumun hem profesyonel birey hem de istihdam eden örgüt açısından önemli sonuçları vardır.

 

Profesyonellerin örgütlere, onların bir elemanı olarak katılmaları durumunda genellikle temel bir çelişki ortaya çıkar. Bu çelişki; profesyonelin ait olduğu mesleğin değerleri, çalışma ilkeleri ve standartları ile profesyonelleri içinde barındıran örgütlerin değerleri, yönetim ilkeleri ve standartları”arasında çıkmaktadır. Bu aşamada profesyonel ve meslek (profession) kavramlarını tanımlamadan önce, mesleğin temel işlevini ifade etmek yararlı olacaktır.

 

Profesyonel bir mesleğin temel işlevi; “çabuk ve kolay çözümler için baskılarla karşılaşıldığında mükemmelliğin standartlarını korumak olarak veriliyor. Meslek bu işlevini, insan hayatının önemli alanlarında hizmet veren uygulayıcıları arasında uzmanlık, bağlılık, sorumluluk ve özerkliği geliştirerek yerine getirir.

 

Profesyonel ya da meslek adamı dendiğinde; “meslekleşmiş bir uğraşı alanının uygulayıcısı olan, belirli bir meslekle iştigal eden bir kimse” anlaşılmaktadır.

 

Bir mesleği, diğer uğraşı alanlarından ayırmada önem arz eden bir dizi özellikten oluşan bir meslek modeli düşünülür  ve bu modelde bulunması gerekli özellikleri iki temel grupta toplanır. Birincisi; giriş koşulları ve formel eğitim gibi konuları kapsayan ve uğraşı alanının yapısının bir parçası olan özelliklerdir. İkinci yönü ise; kişinin bu uğraşı alanına kendisini adaması ve meslektaşlarını işinin temel referansı olarak görme derecesi gibi tutuma ilişkindir.

 

Aşağıdaki özellikler herhangi bir uğraşı alanından mesleği farklı kılan özelliklerdir.

 

1- Tam zamanlı bir uğraşı olması

Teori ve araştırmaya dayanan, uygulama becerileri gerektiren özel bilgi birikiminin olması

2- Bir eğitim kurumunun varlığı

Giriş ve uzmanlaşma standartları ile resmi makamlarca kabul gören bir eğitim sürecinin olması,

3- Meslek kuruluşunun oluşması

Özel bir alanda uygulama yetkisinin bulunması ve kendi faaliyetlerini denetleyebilmesi, hesabını verebilmesi,

4- Etik kuralların oluşması (Deontoloji)

 

Bireylere hizmet sunarken, topluma hizmet anlayışına dayanan bir etik yaklaşımının bulunması, meslekleşmenin tutumsal özelliği, uygulayıcının işini nasıl gördüğünü yansıtır. Buradaki varsayım, tutum ile davranış arasında bir ilişkinin varlığıdır. Eğer bu varsayım doğruysa, tutumlar meslek adamının işinin önemli bir parçasını oluşturur. Eğer meslek adamı ve onun uğraş alanı, meslekleşmenin yapısal ön şartlarını karşılıyorsa, uygulamada takınılan tavır önemli olmaktadır. Burada bahsedilen tutumsal özellikler şunlardır:

 

  1. “Mesleki örgütün temel referans noktası olarak alınması”,
  2. “Topluma hizmet edilmesi inancı”,
  3. “Kendi kendini düzenlemeye olan inanç”,
  4. “Mesleğe kendini verme”,
  5. “Özerklik”,


3. Özerklik Kavramı

 

Profesyonelliğin temeli, hem yapısal hem de tutumsal bir mesleki nitelik ve mesleki özerkliğin varlığıdır.  Özerkliğin yapısal yönü, niteliksiz elemanların dışlanması ve buna yasal destek sağlanması için meslek kuruluşlarının çabalarıyla dolaylı olarak gerçekleştirilirken, aynı zamanda meslek adamının değerlerini kullanması beklenilen iş ortamının da bir parçasıdır ve bu değer yargıları, sıradan insanlarca değil, ancak bu alanda yeterli olan diğer meslek adamlarınca sorgulanabilecektir. Özerklik niteliğinin aynı zamanda, bu gibi değer yargıları ve kararları uygularken meslek adamının serbest/özgür olduğuna dair inancı içeren tutumsal bir yönü de vardır.

 

Özerklik, tüm diğer özellikler için de gerekli bir destekleyici unsur olarak ortaya çıkmaktadır.

 

4. Futbolun Özerkliği

 

Örgütlerde çalışan profesyonellerin yüksek düzeyde bir özerkliğe sahip olup olmadıkları ya da bunu sürdürüp sürdüremeyecekleri konusundaki tartışmaların sürmesine karşın, konuyla ilgilenen tüm kesimler profesyoneller için özerkliğin önemli olduğu konusunda hemfikirdirler.

 

Konu spora ve özellikle futbola geldiğinde, burada daha özgün bir özerkliğin söz konusu olduğu görülüyor. Burada genellikle bireysel performans yerine takım performansının öne çıktığı görülüyor. Bu da bireysel profesyonellik ve özerklik yerine kurumsal profesyonellik ve özerkliğin öne çıkmasına neden oluyor. Futbolun bütün dünya çevresindeki örgütlenmesinde bu sektörün özerk olmasına bürokratik ve siyasal baskılardan bağımsız olmasına özel bir önem verilir. Bu durumun bazı hallerde pozitif hukuk kurallarının bile dışına çıkılması anlamına geldiği de gözleniyor.

 

Futbol özerkliğinin en tartışmalı konularından birisi, futbolcunun verdiği hizmetlerin değerlendirilmesi konusudur. Futbolun temelde bir takım sporu olması, futbolcunun yaratılan katma değere olan katkısının ölçülebilmesini güçleştirir. Bu, futbolcunun verdiği sportif  hizmetin içeriğinin, bireysel ya da takım olarak kulübün performansına yaptığı açık etki ile birlikte algılanan katkıyı gösterir. Bu konuda gerek mesleki ve gerekse meslek dışı değerlendirme mekanizmaları söz konusu olmakta medya bu değerlendirmeye önemli katkılar sağlamaktadır.

 

Bir takım sporu olan futbolda bireysel profesyonellik ve bireysel özerklik gerekli olmakla birlikte kısıtlı olarak uygulanabilmektedir. Bunun sonucu olarak yapılanması oldukça tartışılmalı olan bir kurumsal özerklik söz konusudur. Futbol ve kurumları ulusal ve uluslararası otoritelerden bu ölçüde özerk olmalı  mıdırlar? Buna olmalıdır diyecekler çok olacaktır. Bunun yanında “Bosman” olayları, futbolcular ile kulüpler arasında senyör-serf şeklinde bir feodal ilişkinin sürmekte olduğunu ve bunun kırılabilmesi için liberal AB Hukukunun devreye girmesi gerektiğini ortaya koydu.

 

Profesyonellik, temel koşul olarak bir uzmanlık eğitimi (ve bunun sonucu olarak uzmanlık ahlakı-deontoloji) ve profesyonel örgütlenme gerektirdiği halde bu koşulların futbolcular için sağlanmadığı görülüyor. Futbol sporunu yaratan ve kurumlaştıran futbolcuların süreç içinde futbol yönetimine yabancılaştırıldığı ve profesyonel örgütlenmelerinin ısrarla engellendiği gözleniyor. Futbolcuların uluslararası profesyonel örgütü FIFPro’nun futbol ile ilgili konularda taraf olması ancak 1990’lardan sonraki Bosman sürecinde AB Komisyonunun zorlaması ile kabul ediliyor. Ülkemizde ise bu tür bir futbolcu profesyonel örgütlenmesinden ısrarla kaçınıldığı dikkati çekiyor. Bu konunun işverene karşı bir sendikal hareket olarak sunulması ise olaya yarardan çok zarar sağlıyor. Futbol, futbolcuların yaptığı bir spordur ve futbolu yönetenler futbolun işvereni değildirler. Hatta bu sektörde futbolu yönetenler, bu sektörün amatörleri olarak özellikle dikkat çekiyor.

 

5. Sonuç

 

Bu çalışmada futbol sektöründe profesyonelliği, özerkliği ve deontoljik uygulamaları irdelemeye çalıştık. Futbolumuzda bu tür yaklaşımların yok denecek kadar az olduğu görülüyor. Buna karşılık özerkliğin ve amatör yönetimlerin bir tür sorumsuzluk ve hesap vermemek olarak görüldüğü de açık. Futbolu yönetenler, özerkliklerini bir tür özel sorumluluk alanı görmeleri gerektiğinin farkına varmalıdır. Profesyonel futbolcuların dışında bütün kesimlerce sergilenen “Ben yaptım oldu.” ve “Ben söyledim oldu”  mantığının sadece profesyonel futbola ve profesyonel futbolculara zarar vereceği açıkça görülebilmelidir. {jcomments on}

Kaynak: ''Sıradışı Bilim İnsanı Kutlu Merih'', Literatür Yayınları, Mayıs 2018, sh.111-117.

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  8889  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Doç. Dr. Kutlu Merih Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 4074 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51345152

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1