Recep Cengiz- 1 Ağustos 2019  Başarısız bir sezon sonrası, Acun Ilıcalı’nın forma satışı projesinde yüzbinlerce Fenebahçeli Ali Koç’u destekledi.

 Ancak, Ali Koç bu sezon sadece taraftarın desteğini almadı. Aynı zamanda "umutları, istekleri ve sorunları da omuzlarına aldı.“ Çünkü, Fenerbahçe taraftarına “takımıza sahip çıkın, yardım edin” mesajı, aynı zamanda “yeni sezonda tribünlere gelin, sizleri mutlu edecek bir takım ve futbolla sahada olacağız” taahhüdü anlamına geliyor. Bu iddialı söylem büyük bir sorumluluk anlamı taşıyor.

Ali Koç’un konuşurken; karizması ve kişiliği sözcüklerine güç katıyor ve kötü skorlara rağmen taraftara umut veriyor. Yenilse bile taraftarın küsmeyeceği bir takım, şampiyon olmasa bile taraftarın kızmayacağı yönetim görüntüsü veriyor. Ancak, Fenerbahçe camiasına “ellerinden geleni yapıyorlar” mesajı vermek için çok çalışmaları ve taraftarları ikna etmeleri gerekiyor. Çünkü “Sükût ikrardan gelir” derler, ama “Sükût ikrardan gelmiyor” sadece uygun zamanı bekliyor.

Ali Koç’un karizmatik liderliği, iletişim becerisi ve sempatik tavrı onu futbol severler karşısında inanılır ve güvenilir kılan en önemli özelliğidir. Ancak, akılda tutulması gereken nokta bu özelliklerin tek başına belirleyici olmadığıdır. Şu an taraftarı yönlendirme gücüne sahipken, Fenerbahçe taraftarına arzu duydukları başarıyı yaşatırlarsa, kulübüne olan sevgileriyle devam ederler ama tersi olursa işi zor…

*

Fenerbahçe hazırlık maçlarında geçen yıldan kalan bir alışkanlıkla “özgüvensiz ve dağınık” oynamaya devam etti. Takımda oyunda kalma süresi, sadece bir erteleme olan futbolcular ve devam eden kronik Volkan Demirel sorunu var.

Takımın kazanması için birçok sebep var ama futbolcular kazanmak için değil, iyi görünmek ve beğenilmek için oynuyor.

Defans, yine hayal kırıklığı yaratıyor. Örneğin Bayern Münih karşısında o kadar kötü oynadılar ki, üzerinde Bayer forması olan her oyuncuyu ceza sahamızda gördüğümüzde korku filmi seyrediyor gibiydik.

Orta saha organize olamıyor. Oyuncular ve hatlar arasında uyumsuzluk var. Oyun çok yönlü oynanmıyor.

Bir de bazı (ayıp olmasın isim vermeyeyim) futbolcular, Fenerbahçe’de oynadıklarının farkında değil sanki Anadolu takımlarında kendilerini büyük takımlara beğendirmek ister gibi oynuyorlar.

*

Bayern Münih maçına gelince maçta güç ve kalite her şeyi belirledi. Oyun ve oyuncu kalitesini kıyaslarsak arada “sınıf, boy, kilo ve beden” farkı var.

Ersun Yanal’ın Bayer karşısında yediği 6 gole mazeret türetmesi değil, 6 golü nasıl yediğine kafa yorması, olanaksız gibi görünen başarının kaçınılmaz olduğunu görmesi gerekiyor.

Ersun Yanal maç sonu Niko Kovač’ın elini sıkarken sanki şöyle diyordu: "Umarım tekrar görüşmeyiz."

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş