Ömer Gürsoy- 8 Temmuz 2013    Yıl 2002, o Ersun Yanal teknik direktörlüğünde tarihinde en büyük başarıları elde etmiş Ankaragücü’nün Yönetim Kurulu Üyesi’yim.

Ersun Hoca da yakın arkadaşım. Başka birçok takımın olduğu gibi Fenerbahçe’nin de gündeminde Ersun Hoca var.

O zaman gazetelerde Ankaralı işadamı Hamdi Akın’ın Yanal’ın Ersun Hoca’yı takımın başına getirmek için çalıştığını okuyorduk.

Bir gün İstanbul’a giderken uçakta Akın’la karşılaştım. Teknik direktör konusunda karar verilecek Fenerbahçe Yönetim Kurulu toplantısına gidiyordu ve elinde bir dosya vardı: “Niçin Ersun Yanal?”

Sohbetimiz sırasında bana sordu:

Ersun Hoca başarabilir mi?

-Evet, başarabilir hem de çok başarılı olur. Ama siz göreve getirebilir misiniz? Onu bilmiyorum.

O zaman göreve getirilemeyen Ersun Hoca 11 yıl rötarla da olsa Fenerbahçe’ye geldi.

Önceki gün başarı dileklerimi iletmek için aradığım Ersun Hoca’ya bu diyalogu anlattım. Böyle büyük bir Kulübü çalıştıracak olmasından dolayı sesindeki heyecanı ve gururu hissedebiliyordum. “Kapısından girdiğim ilk anda bu büyüklüğü hissettim. Ama burada her zaman birinci olmalısın.”

Gökhan Türe’nin Habertürk Gazetesi’nde dün “hayaldi gerçek oldu” diye manşet attığı bir başka isim daha Fenerbahçe’de. O da her zaman birinciliği kovalayan bir koç. Zeljko Obradoviç’i ilk kez 2000 yılında Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Mirsad Türkcan ve NBA’nin efsane oyuncusu Patrick Ewing ile birlikte Fransa’da Panatinakos’u Euroleague şampiyonluğuna götürdüğü karşılaşmada ve sonrasındaki basın toplantısında izlemiştim. Aklımda kalan tek şey; başarıyı arzulayan ateş gibi gözler.

O günden bu yana elde ettiği başarıları tüm dünya gibi bende yakından izledim. Tam 8 Eurolig şampiyonluğu kazandı.

Önde pres yapan, tempolu ve terinin son damlasına kadar efor harcayacak oyuncular topluluğu ile başarıyı kovalayacak Ersun Hoca’dan sonra Fenerbahçe Basketbol takımına aynı karakteri taşıyan Obradoviç’in getirilmesinden Fenerbahçe’nin agresif, savaşçı takımlar kurmak istediği sonucunu çıkarıyorum.

Bir tarafta lig şampiyonluğuna ipotek koymuş Fatih Terim ve Ergin Ataman diğer tarafta ise Ersun Yanal ve Obradoviç.

Ataman’ın ilk demeci şu oldu “Obradoviç buyursun gelsin. Pianigiani gelince de benzer söylemler vardı. Şampiyonluktan bahsedilmişti. Kimseden çekinmiyoruz.”

E, Fatih Terim’in hırsı için söylenecek fazla bir şey de yok.

Gerek Yanal gerekse de Obradoviç Fenerbahçe’nin uzun zaman sonra savaşçı bir kimliğe kavuşmasını sağlayacaklardır. Bunu başarabilirlerse hem tribünlerde hem ekran başında Fenerbahçeli taraftarlar hop oturup hop kalkacaklardır.

Fenerbahçe 50’li yaşların başında hırsı çalışmayı ve kendi sistemini kurmayı birinci önceliği haline getirmiş iki hocayı seçerek iyi bir başlangıç yaptı.

Şimdi herkes “bakalım bu aşı tutacak mı?” diye bakıyor.

Bense şu Kızıldereli atasözünü çok beğenirim: “Peşinden gelen kalabalık seni takip mi ediyor yoksa kovalıyor mu, asla emin olamazsın.”

Yanal’ın ilk değerlendirmesindeki “büyüklük” vurgusu, Obradoviç’in kariyerindeki başarılardan dolayı kendisinden oluşacak beklenti ve en önemlisi güçlü rakipleri.

Benim tanıdığımın Ersun Yanal ve Obradoviç bu baskıyı başarıya havale edeceklerdir.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş