Mehmet Büyükekşi’nin Elindeki ‘Çatlak Kristal’
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ömer GÜRSOY Mehmet Büyükekşi’nin Elindeki ‘Çatlak Kristal’

Mehmet Büyükekşi’nin Elindeki ‘Çatlak Kristal’

 347018ex640

Ömer Gürsoy- 20 Haziran 2022  Türk futbolu adeta bir çatlak kristale döndü. Kimse oynatmadığı sürece bir arada kalır çatlak kristal…Uzun yıllar bu şekilde kalabilir kristal.

 

Ama en küçük hareket her şeyi paramparça edebilir. Elimizde artık çatlak bir kristal bile yoktur, küçücük parçalara bölünmüş kristal parçacıkları kalmıştır.

 

Şimdi biraz geriye gidelim Türk futbolunun kristalinin nasıl çatla(tıl)dığına bakalım:

 

Mart ayında MHK’nın içlerinde Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus gibi son derece tecrübeli hakemlerin bulunduğu 13 hakemi listeden çıkarmasıyla (Bu arada geçmişinde yüzlerce büyük krizler yaşamış federasyonun sadece 13 hakem operasyonundan dolayı görevinden ayrıldığına kimse inanmaz, mesele yukarıda bahsettiğim gibi en ufak olayda paramparça olacak bir çatlak var Türk futbolunda) birlikte başlayan tartışma Futbolun adeta Anayasa Mahkemesi diyeceğimiz Tahkim Kurulu’nun bu kararı bozması peş peşe TFF’de istifaları beraberinde getirdi.

 

Önce Hukuk Kurullarından sorumlu Mehmet Baykan istifa etti. Daha sonra Başkan Nihat Özdemir, Başkanvekili Erhan Kamışlı ve Yönetim Kurulu Üyesi Alkım Kalkavan’ın istifaları geldi.

 

Büyükekşi’nin Başkanlığı

 

Böylece seçim süreci başladı ve bu kez TFF Başkanlığı’na Mehmet Büyükekşi seçildi.

 

2000’lerin başından itibaren Türk futbolunun içinde bulunan ve 2006 yılından itibaren de Engelliler Futbolu Koordinasyon Kurulu Başkanı sıfatıyla 8 Futbol Federasyonu Başkanı ile çalışma fırsatı bulan birisi olarak TFF’de başkan olmayı hep şu cümleyle tanımlarım: Futbol Federasyonu Başkanlığı içeriden ve dışarıdan atılan okları göğüsleyebilme yeteneğidir.

 

Elbette daha bir birçok vasfı da olacak, kulüpler ve medya üzerinde belirli bir ağırlığı olacak, başta Spor Bakanı olmak üzere birçok bakanlık ve kamu kurumuyla uyumlu işbirliği yürütecek bir donanımda olacak.

 

Ancak tüm bu özelliklere sahip olsa da, işte yukarıda da ifade ettiğim gibi içeriden ve dışarıdan atılan okları göğüsleyebilecek kapasitesi ve yeteneği yoksa tüm bu vasıfların pek de kıymeti olmaz.

 

Bu yüzden TFF’ye başkan olmak her iş ve spor insanının işi değildir.

 

Okları göğüsleyebilecek mi?

 

Mehmet Büyükekşi’nin Başkanlık döneminde de tıpkı Nihat Özdemir’in, ondan önce Yıldırım Demirören  ve ondan önceki tüm Federasyon Başkanları gibi bu oklarla karşılaşacak. Bu okları göğüslemek ve bu oklara karşı kendine özgü dokunulmazlık zırhı oluşturmak da Başkanların yeteneklerini sergileyecekleri alandır.

 

Örneğin, 8 yıla yakın çalıştığım Demirören bu zırhı oluşturmada, okları bazen kendisi göğüslerken, bazen de başka yerlere gönderme konusunda son derece başarılıydı.

 

Yine 25 yıldır tanıdığım ve 3 yıl birlikte çalıştığım ve bu köşe de ‘Nihat abi modeli’ yazılarımda bahsettiğim Nihat Özdemir ise kendisine bir zırh oluşturmadığı gibi içeriden ve dışarıdan tüm okları kendisi göğüslemeyi seçti. Öyle ki tüm bu yaralar 3 yıl sonra istifasına yol açtı.

 

Büyükekşi’yi bekleyen tehlike 

 

Tabii Büyükekşi’nin durumu biraz daha zor ve karmaşık.

 

Yayın geliri, yabancı kuralı, limitler, yeni kulüpler yasası, hakemler gibi artık kronikleşmiş sorunlarla yeni döneme girecek ve önünde de sadece 1 yılı var. Bir yandan bu sorunları çözmeye çalışırken diğer yandan da satrançta ‘zeinot’ denilen zaman sıkıştırması altında reformlara imza atacak. Yani her günü her saati hatta her dakikası çok kıymetli olacak Büyükekşi’nin.

 

Rutine Düşmeden 

 

Bu günler o kadar hızlı geçer ki, bir bakmışsınız yıllar akıp gitmiş. Zaten bir göreve geldiğinizde, aslında başlangıç ile birlikte geri sayım da başlar. Zaman ilerledikçe de sistemin ve statükonun  bürokratik çarklarında rutine teslim olursunuz, her ne kadar içinde yaşarken bunu fark etmez iseniz de..

 

Bürokratik hayatımda 2 Başbakan, 4 Bakanla çalışmış birisi olarak hep şunun altını çizerim: “iktidardaki her dakikanın önemi vardır, bunu kaybettiğiniz de anlarsınız”

 

Zaman kaybetmek istemiyor

 

Büyükekşi’nin Genel Kurul’da teşekkür konuşmasının son cümlesinde TFF ’de ki hukuk kurulları ve diğer tüm kurulların istifasını istemesi tek bir dakika bile kaybetmeye niyetinin olmadığını gösterdi. Daha görev dağılımı bile yapılmadan ilk Yönetim Kurulu toplantısında Kulüplerin ısrarla istediği yabancı kuralı 8+3 olarak devam edilmesi kararını aldırdı. Bu iki kararın perde arkasında kulüpler ile uyumlu bir işbirliği başlatma arzusunu görüyoruz Büyükekşi’nin... Bence daha haftası dolmadan kulüplerin yüzünü güldüren iki gelişme oldu. Böylece kulüplerin gelecekte atacağı muhtemel okların önüne de geçmiş oldu Büyükekşi. Bir bakıma genel kuruldan arzu ettiği oy desteğini  bulamamış olsa da bu iki icraatı ile bence güvenoyu aldı kulüplerden. 

 

Dokunulmazlık zırhı

 

Bununla beraber  en azından bir süre başlangıçta kulüplerin oklarının işlemeyeceği bir  ‘dokunulmazlık zırhına’ ihtiyacı vardı Büyükekşi’nin. Yani diğer bir deyişle bir avansa ihtiyacı vardı.  Bunun için de hızlı karar alabilmesi gerekiyordu. Çünkü Türk futbolu için şimdi zaman çantadan çekici çıkarıp örsüne vurma, yani karar alma zamanıdır.

 

Liderlik de bu anlarda belli olur. ABD Başkanlarından Truman’ın sıkça kullandığı slogan gibi: ‘Komutansanız kumanda ediniz’

 

Kulüplere elini uzattı

 

Şimdi kulüplerin taleplerini makul bir strateji ile çözdü ancak yarın günü gelecek kulüplere karşı, bazen de kulüplere rağmen ülke futbolunun menfaatleri için kararlar alacağı günler gelecek ve bugünden o günlerin hazırlığını yapıyor Büyükekşi. Sonuçta kısa bir dönem kulüp başkanlığı yapsa da ülkenin en tecrübeli işadamlarından birisi, gelecekte ki krizleri şimdiden öngörmemesi mümkün değil.

 

Niçin  “Hasan Doğan’ın devamıyım” dedi

 

Öte yandan hukuk kurullarının Federasyon üzerinde ki ‘vesayeti’ni kırmak istemesi de şahsen benim de çalışmaktan büyük bir gurur duyduğum ve Büyükekşi’nin her fırsatta ‘devamıyım’ diye referans gösterdiği Rahmetli Hasan Doğan’ın tarzına benzettim.

 

Tabii Hasan Doğan deyince kendisiyle sadece uhdemde bulunan Engelliler Koordinasyon Kurulu Başkanlığı görevimin yanı sıra benden şike/şiddet yasa çalışmaları, Türk futbolunun yapısal reform önerileri, Avrupa Birliği fonları ile doğu ve güneydoğu da futbol sahaları yapılması ve futbol yoluyla da terörle mücadele için projeler üretilmesi gibi birçok alanda çalışma fırsatım olmuştu.

 

Büyükekşi’nin ne yapacağını öngörmek için şimdilik elimizde kendisinin de sıklıkla referans gösterdiği Rahmetli Hasan Doğan’ın bıraktığı izlere bakmak gerekiyor. 

 

Hasan Doğan ve yazgı

 

Vefatının sene-i devriyesinde mutlaka “Hasan Doğan ve Yazgı” yazımı güncelleyerek tekrar yayınlarım.. Bu kez 5 Temmuz’u beklemeden hem Rahmetliyi erkenden hayırla yad etmek hem de belki   Büyükekşi’nin yol haritasından ipuçları buradan bulabiliriz diye burada tekrar yayınlıyorum:“Eğer sana bir diken batmışsa, Bil ki onu sen dikmişsindir! {jcomments on}


Şayet yumuşak ve latif kumaşlar içindeysen, O kumaşı da sen dokumuşsundur.” 
 

 

Mevlana’nın bu dizelerdeki derin anlamını bir kişide hissetmek ister misiniz?
 

 

O zaman size bir soru daha soracağım. “Futbolu Ağlatan Adam: Hasan Doğan” kitabını okudunuz mu? Kitapta Doğan’ın nakış gibi işlediği hayatının satırbaşlarının yanında, satır aralarında yerel değerlere bağlı kalarak evrensel rekabeti kovalamasını buluyoruz. Doğan’ın hayat hikayesini okurken bir Türk müteşebbisinin Ramsey gibi bir dünya markasını yaratmasının tarihini öğreniyoruz. Kastamonu’nun Abana ilçesinden çıkmış bir Anadolu insanının, A Milli Takımımız’ın Avrupa üçüncülüğünde eşiyle birlikte tüm halkımızın sevgisine mazhar oluşunun hikayesini de... 


Kitapta, Doğan’ın sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemden tek satır bahsedilmemişken kitabın tüm geliri Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’na bağışlanmış. Neden dersiniz? Bu boşluğu da ben doldurayım:  2008 yılının ilk dönemlerinde yeni Başkan seçilmiş Hasan Doğan, kimseye haber vermeden Ankara’ya gelir ve benden ilk defa ve beş saati aşkın TFF olarak engelli futbolu konusunda yaptıklarımızı dinler. Doğan bu projelerden o kadar etkilenmiş olacak ki, Fransız spor gazetesi L’Equipe’e verdiği röportajda şunları söyler: “Futbolun sosyal yanını da geliştirmek lazım. Bunun yolu da görme, işitme engellilere, sokak çocuklarına futbolu aşılamaktan geçiyor.” 


Doğan iki kere Ankara’ya geldi ve Ampute futbolcularla gösteri maçları yaptı. Sincan’daki çocuk yuvasındaki mini futbol sahasının açılışında o dev gibi cüsseli adamın yüreğindeki çocuğu gördüm. Bakan Başesgioğlu’nun penaltılarında kaleye geçecek çocuk ararken “Durun ben kaleye geçerim” diyen tek yetişkin de O’ydu. 

 

Vefatının ardından Hasan Doğan Ampute Futbol Turnuvası yaptık. Oğlu Selim’e Doğan’ın engellilerle yaptığı maçların fotoğrafları olan bir albümü vermiştim. Bu sefer oğlu bu turnuvada babasının yerine geçmiş ve Ampute futbolcularla gösteri maçı yapıyordu. 


Bu konuyu yazdığımı söylediğimde Selim Doğan bana şu mesajı atmış: “O’nun adının böyle güzel yazılarda anılması ve hatırlatılması en büyük mutluluğumuz. Eline ve yüreğine sağlık.” 


Bazen insanların yazgısı, büyük ve unutulmaz işler yapmak üzere yazılmıştır. Kadere inanan ama kaderci olmayan Hasan Doğan, yazgısının izinde giderek, Mevlana’nın dediği gibi hiçbir dikene batmadan, kendi yumuşak ve latif kumaşını dokudu. Başta engelliler olmak üzere tüm spor camiasının saygısı ve gözyaşlarıyla uğurlandı. Asıl senin eline ve yüreğine sağlık Hasan Doğan... “

Büyükekşi ve Türk Futbolunun Kaderi

 

Bakalım Büyükekşi’de görev süresi bittiğinde Hasan Doğan gibi büyük ve unutulmaz işlere imza atabilecek mi?

 

Bu sorunun cevabı bir bakıma her küçük harekette paramparça olan Türk futbolunun geleceğini de belirleyecektir.

 

Büyükekşi için de başarı kriteri  ‘çatlak kristal’i paramparça olmaktan koruması ile ölçülecek, bir de üstüne kuyumcu hassasiyeti ile kristalin çatlağını tamir edebilirse Türk futbol tarihine geçecektir, tıpkı Hasan Doğan gibi.

 

Yüzyılın sözü: Bazı yıkılışlar daha büyük kalkınışların temsilcileridir. Shakespeare

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  1623  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ömer Gürsoy Pazartesi, 21 Haziran 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1702 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51360388

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1