Müslüm Gülhan- 17 Aralık 2018 Futbol, kendi iktisat kurgusu ile yönetilmeye mecbur bir işleyişe sahiptir. Bilinen mevcut iktisat kurgusu, futbol için kesin doğru sonuçlar verebileceği bir yönetim anlayışı beraberinde ön görülemeyen hataları da taşır.

Futbolu bir endüstri olarak kabul ediyorsak, bunun finans kaynağının kendi üretim prensiplerinin içinde olduğunu da bilmek gerek.

Yani, parası olanın başkan olması gereken bir anlayışın, bu kadar büyük işlem hacmine sahip bir sektörde geçerli olamayacağı anlaşılması gereken gerçektir.. Avrupa’daki kulüp işleyiş kurgusunu göz önüne aldığımızda bu çok net belli olmaktadır.

Avrupa’da kulüp değerlerine 2017 yılında baktığımızda, M Unıted 2,9 milyar Avro, Real 2,8 milyar avro, Barcelona 2,6 milyar avro değere sahipler. İşletme karlılığında, M Untıd 144 milyon avro, Real 88 milyon avro kar etmiştir.

Bu sayısal değerler üzerinden hareket edildiğinde, bir sektörden bahsediyorsak bu değerler kendi finans kurgusunun ne olduğunu belirtmektedir. Artık buradan ortaya çıkan gerçek kurgu, yönetim mekanizmasının doğruluğu ve yanlışlığıdır.

Parası olan yönetici makbuldür anlayışı bir nostalji olarak kalır.

Ali Koç’un başkan olması, tüm ülkede bir anlayış farklılığını yaratacağı umudunu hala taşımaktadır.

Şirket işletme donanımları bakamından, uluslararası sermaye kurgusu içinde gelişmiş holding yöneticisi olarak buradaki katkısı ve dizaynı Fenerbahçe’ye önemli bir katkı yapacağı açıktır. Buradaki ana unsur Ali Koç’un sahip olduğu para kaynağı değildir.

Ama en büyük zaafı da futboldur.

Buradaki yönetim içeriği; üretim kurgusu, başarı ve doğru finans ile doğru transfer politikasının içi içecek geçecek yapıya sahip olması gerekir.

İyi futbolcu yetiştirip sıfır maliyet ile yüksek değere satmak gerekir. Doğru teknik direktör ile doğru futbolcuları buluşturup başarıyı sağlamak gerekir. Tüm bunları sağlayacak doğru kulüp finans yapısını sağlam kurmak gerekir.

İşte bu noktalarda, hangi insanlar ile çalışılırsa doğru sonuçlar alınır? İçin verilecek cevap çok önemlidir.

Tüm bunlar için, futbolu yönetmeyi iyi bilmek gerekir.

Ali Koç için hassas ve tehlikeli noktalar burasıdır.

Çıkış noktası olarak Damien Comolli ne kadar doğru kişi oldu?

TFF’den alınan İdari Menajer Onur Başar ne kadar doğru isim oldu?

Ve en önemlisi yönetim kurulunda futbolun içinde gelen bir kişi bile yok!

Etrafındaki insanlar onu buraya taşıdılar, ama bundan sonra aldıkları görevler için doğru insanlar mı?

Bu kadar iş insanı ve iş hayatı içinde yönetim mekanizmasında idari pozisyonlarda bulunan bu kadar sayıda insanın, futbol kulübü yönetiminde olması bir handikap yaratacağı açıktır.

Futbolun yönetim parametreleri iş hayatından çok farklıdır. Belki Ali Koç bunu yaşayarak öğrenecektir.

Rize maçı sonrası sahaya inmesi bir sıkıntıydı, futbolcuları seyirciye “formayı taşıyamıyorlar” diyerek yem yapması sıkıntıydı, Manisa’dan otobüs ile takımı döndürmesi sıkıntıydı…

Ve en önemlisi, Ersun Yanal konusunda teslim olmasıdır.

Hem medyaya teslim oldu hem de seyirciye teslim oldu.

Ama karşılığında ne gördü? Ersun yanal ile altı aylık yapmak istediği anlaşmayı Ersun Yanal kabul etmeyip, ki “mevzu Fenerbahçe ise gerisi teferruat” diyerek demagoji yapmasına rağmen, bir buçuk yıl anlaşma için, kulübün içinde bulunduğu durumu kullanarak hatta sömürerek günlerce pazarlık yaptı.

Sonuç, bu yıl adam kaybetti.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş