Futbol: Siyaset, Para ve Rantın Yağma Oyunu
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Müslüm GÜLHAN Futbol: Siyaset, Para ve Rantın Yağma Oyunu

Futbol: Siyaset, Para ve Rantın Yağma Oyunu

 1Futbol siyasaet1

Müslüm Gülhan- 6 Eylül 2025 Futbolun popülerliği onun geniş halk kitlelerine hitap etmesine neden olur. Bu nedenle siyasetin olmadığı bir futbol ve futbolun olmadığı bir siyasi yapı düşünülemez.

Aslında ikisi de birbirine mahkûmdur. Futbolun otorite, istisna, kaynak, ayrıcalık ve imtiyaz talepleri için siyasal desteğe ihtiyacı vardır. Futbol, iktidarın ve kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden imalatını sağlamak için kullanılmaktadır.

Makale özetle;

Futbolun sadece bir oyun olmaktan öte, küresel ve ulusal düzeyde karmaşık bir ekonomik ve politik araç haline geldiğini inceliyor. Özellikle Türkiye'deki durumu ele alarak, futbolun popülaritesinin siyaset tarafından nasıl kullanıldığına, büyük transferlerin ve kulüp borçlarının arkasındaki "rant" mekanizmalarına dikkat çekiyor. Makale, kulüplerin mali sıkıntılarına rağmen gerçekleşen fahiş harcamaların, sermaye artırımlarının ve kamu bankası kaynaklarının kullanımının siyasi müdahalelerle ilişkili olduğunu vurguluyor. Ayrıca, tarihsel örneklerle (Mussolini, Franco, Salazar) diktatörlerin futbolu ideolojik propaganda ve toplumsal kontrol aracı olarak nasıl kullandığına değinilerek, futbolun eşitsizlikleri yeniden üreten bir alan haline geldiği öne sürülüyor.

Kapitalist üretim ilişkilerinin gelişmeye başlaması sonucu insanlığın yaşadığı her alan bu üretim ilişkilerinin metalaştırılmasıyla, diğer ülkelerde ve ülkemizde futbolun bu amaçla kullanılan olgu olduğu bir gerçektir. Futbol popülerliği sayesinde milyarlarca insana hitap etmesi, 1980’lerden sonra daralan kapitalist dünya ekonomisi için krizi aşma araçlarından biri haline gelmiştir. Endüstrileşme süreci bu amaca yöneliktir.

Futbolun endüstrileşme içerisinde profesyonelleşme süreci, futbolu bir oyun olma özelliğinden çıkartıp, ekonomik düzeyde işleyen bir alana dönüştürmüştür. İşte bu noktadan sonra, bu üretim ilişkilerinde siyaset müdahaleleri belirleyici olmuştur. Bizdeki kulüp başkanlarından TFF başkanlığına kadar atanmalar tesadüf değildir. Ve 4 büyüklerin öz kaynaklarını ticarete açması yine siyasetin talebi ve stratejileri sonucunda gerçekleşmiştir.

Kulüplerin finansal bilançolarındaki eksilere rağmen yapılan büyük transferleri sadece futbol üzerinden değerlendirmek doğru olmaz. Profesyonelleşmeyle beraber, öncelikle takım sahiplikleri veya başkanlar el değiştirdi. Futbolcuların transfer olanakları ve maaşları da artış göstererek, futbol, endüstriye tamamen bütünleştirildi ve böylelikle önemli bir ekonomik ‘rant’ yaratılmış oldu.

Osimhend 150 M€, Ederson 59 M€, Uğurcan 44M€, Kerem 53 M€, Duran 20 M€, Singo 35 M€, Abraham 41,5 M€ ve Orkun 55 M€. Toplam bedel 478 milyon avrodur. Yani, 23 milyar TL harcamanın borç batağındaki kulüplerden futboldan kazanılan parayla açıklanması akla uygun mu? İşte yaratılan bu ekonomik ‘rant’, ülkemizde yapılan bu transferlerle birlikte servet transferi olarak dışarıya aktarılarak mutlu bir azınlığın yaratılmasına neden oldu. Kulüpler batarken kişiler zenginleşmeye başladı.

Bu ekonomik rantın devamlılığını sağlamak için siyaset elindeki -TFF dahil- tüm enstrümanları kullanmaktadır. Örneğin, Süper Lig Kulüpleri Takım Harcama Limitleri (THL) kapsamında bu sezon toplam 27,5 milyar TL harcama yapabilme olanağına kavuşmaları, olmayan paraların kullanılması anlamına gelmektedir. Yine 4 kulüp halka arz edildiklerinden bu yana (2002-2025) 16 kez bedelli sermaye artırımına giderek toplam 18,9 milyar TL bedelli sermaye artırımı gerçekleştirmeleri ve kamu banka kaynaklarının futbol için kullanılması bunların hepsi siyasi müdahalelerdir.

“Dört kulübün dönem sonu zararları 31.05.2025 itibariyle 4.5 Milyar TL’ye yaklaştı. Ancak, daha vahim olanı ise bu kulüplerin geçmiş yıllardan gelen ve özkaynaklarını aşındıran birikimli geçmiş yıl zararları toplamı ise 35.3 Milyar TL’ye yükseldi. Dört kulübün gelirlerinin üzerine çıkan bu durum, kulüp finansal sağlığını ve mali istikrarını tehdit eder boyuta ulaştı” (Tuğrul AKŞAR). Şu an 4 büyüklerin borç toplamı 46,3 milyar TL’dir.

Anlattığımız bu yapı içinde futbol, eşitsizliği politikayla birlikte yürüten bir alan haline gelmiştir. 4 büyüklerin takım değerleri diğer 14 takımın 2 katıdır. 4 büyüklere sağlanan ayrıcalığa baktığımızda, futbolun ideolojik önemi, nerede durduğu son derece önem taşımaktadır. Haliyle, tüm kurumlarının politik kurumlarla arasındaki iş birlikleri, aynı zamanda politika ile futbol ilişkisiyle birlikte ele alınmalıdır. Sonuçta futbol, toplumsal eşitsizliğin ve ona eşlik eden ideolojilerin yeniden üretildiği bir alan haline geldi.

Asılında bugünün tohumları 1922 yılında Mussolini ile atıldı ve 1944-47 yılları arasında Real Madrid kulübü için başkentte inşa edilen ve iç savaş sırasında Franco saflarında yer alan ve Santiago Bernabeu ismini alan stadyumla nirvanasına ulaştı. “Bana 100 bin kişilik uyku tulumu yapın…” emrini veren Franco, Madrid merkezli saf bir İspanyol ırkı yaratmak gibi faşist bir hayal peşindeydi…

Öncesinde, 1922 yılından 1930 yılına kadar ciddi bir futbol atılımı yapan Mussolini, 1900 yılında kurulmuş olan ve mütevazı sayılabilecek bir başkent Roma takımı olan Lazio’ya sahip çıktı ve 1922 itibari ile kulübe maddi ve lojistik desteğe başladı. Lazio, amblemiyle, içindeki insanları ile hem sportif hem politik hem de askeri bir misyon yüklenmişti. Görünüş ve kimlik olarak Lazio, Mussolini’nin desteğini kazanmak adına son derece uygun görünmekteydi. Mussolini’nin futbol konusundaki ilk hedefi, halkı etkisi altına alabilecek bir süreç yaratmaktan ziyade, futbolun dilini kullanarak, kendisine itaat edecek bir gençlik yetiştirmek ve askeri eğitimlerinin yanına futbolu da birincil spor olarak eklemekti. 1934 ve 1938 Dünya Kupalarını müdahaleleriyle kazandırması bu amaca hizmet içindi.

Portekiz’de ise Salazar 3F kuramı, Benfica ve Eusebio ile apayrı bir noktadaydı; tıpkı Franco gibi bir futbol rüyası yaratmak, insanların zihinlerini karıştırmak ve var olan sorunları görmelerine engel olmak adına en mantıklı hamleydi. Bu vesile ile Salazar da futbolu kendine politik bir malzeme olarak kullanmaktan geri durmadı.

Her diktatörün futbol için muhakkak bir takımı, bir stadyumu ve sonsuz parası vardır.  Olması gerekeni ise, futbola değişimi sürekli kılacak anlayışa sahip bir filozof edasıyla yaklaşan Johan Cruyff kitabında açıklamıştı. “Futbol vizyonunda performans: teknik, taktik, eğitim ve finansın toplamından oluşur” derken, futbolun basit bir oyun olmasından öte, bütünsel bir yönetim stratejisine sahip olmasını da net olarak ortaya koymaktadır. Bu burada kalsın!

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  12  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Müslüm Gülhan Cuma, 20 Nisan 2012.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1651 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51848488

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1