Türk sporuna küsen bulut
x

Türk sporuna küsen bulut

Ömer  Gürsoy- 16 Eylül 2013 Birkaç gündür, Olimpiyat tartışmalarını, değerlendirmelerini yakından izledim:

 İki temel görüş öne çıkıyor “Her anlamda hazırdık, haksızlık yapıldı” birinci görüş,“Söylediklerimiz inandırıcı bulunmadı, yapacaklarımızla kendimizi inandırıcı kılmalıyız” ikinci görüş.

 

Bizim ülkemiz bir iş olmadığı zaman neden olmadığı üzerine söz sözleme ve kalem oynatmada mahir bir ülkedir. Bu itibarla yukardaki yaklaşımlara yönelik farklı farklı yüzlerce örnek verilmeye, tespit ve polemik yapılmaya devam edecektir.

 

Ben olan biteni şu şekilde yorumluyorum:

 

Ortada son bir günlerde değil son yıllarda süre gelen, bir temel gerçek, hiç de iç açıcı olmayan bir tablo var:

 

60’a yakın federasyonumuz içinde acaba kaçı dünyayla rekabet edecek durumda? Üstüne üstlük son yıllarda yaşadığımız şike ve doping trajediler, göz bebeğimiz Basketbolda yaşadığımız hüzün ve en sonunda Olimpiyatı alamayışımız…

 

Hâlbuki son yıllarda devletten spora ayrılan kaynaklar Avrupa ülkelerinin üstündeydi.Birçok uluslararası organizasyonlarla dünyaya kendimiz ispat etmeye çalışıyorduk. Her ne kadar sporcu yetiştirmekten yani çiftçilik yapmaktan çok tesis yapmayı yani inşaatçılığı tercih etsek de bu çabalar sonuç vermedi.

 

Öncelikle bizler Olimpiyatı gerçekten çok mu istiyorduk? Hatırlayalım. Daha geçen yıl haziran ayında “Futbol altın ise olimpiyat elmastır” diye bir yazı kaleme almış ve şunu demiştim: Altın ve elmas taşıyan iki trenimizi karşı karşıya getirip çarpıştırmak üzereyiz.Usta bir makasçının yapacağı bir manevrayla olimpiyatın önünü açması gerekiyor” . Halbuki o zamanlar kimse Olimpiyat adaylığımızı desteklemiyordu. Adaylığımız sonuç vermeyince Arjantin’de adeta gözyaşı döken 60’a yakın gazeteciden sadece bir kaçı dışında o dönemde kimse Olimpiyatın önemi konusunda yazılar yazmıyordu.

 

Sözüm ona medya olarak engelli sporu konusunda sorumluluğumuzu yerine getiriyormuşusuz gibi; “bakın bir engelli sporuna  destek veriyoruz” diyoruz da, Arjantin’e giden ekibimizden acaba kaç tanesi adaylık sürecimiz yüzü olarak dünyaya lanse ettiğimiz paralimpik şampiyonumuz okçu Gizem Girişmeni ve milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay’ı tanıyordu dersiniz. Hangi gazete onlarla ilgili haberler yaptı? Bir gün bile onları manşetlerine taşıdı mı? “Genç sporcularımıza genç tenisçilerimize destek veriyoruz” diyoruz ama adlarını bile doğru dürüst bilmiyoruz.(Türkiye’nin amiral gazetesinin pazar günkü 1.sayfa manşetinde Sayın Başbakan’ın yanındaki sporcularımızdan milli okçu Gizem Girişmen'in fotoğrafının üstünde “atlet” yazıyordu)

 

Oraya giden gazeteci arkadaşlarımızdan hiç bir delege ve yabancılarla konuşarak yapılan bir analiz okumadık. Sadece kendimiz konuşmuş kendimiz dinlemiş olduğumuz için futboldan kalma tombala çekme alışkınları ile  “Tokyo ile finale kalırsak kesin olimpiyatı alırız” yorumları izledik. O vakit de 60’a 36’lık bir farkı da izah edemedik.

 

Cengiz Aytmatov’un “Cengiz Han’a Küsen Bulut” adlı romanında şu anlatılır: Dönemin en güçlü imparatoru olan Cengiz Han Avrupa’yı fethetmek amacıyla Batı seferine çıkar. Sefere çıkmadan önce bir kahin bu sefer sırasında onun başı üzerinde küçük beyaz bir bulutun dolaşacağını ve onu koruması gerektiğini söyler. Seferin onyedinci gününde Cengiz Han bulutu görür ve Gök Tengri’nin ona bir ayrıcalık gösterdiğini anlar. Cengiz Han’ın sefere çıkarken kadınların çocuk doğurmasını yasaklamasıyla başlıyor. İlk başlarda bu kurala herkes saygı gösterir. Daha sonra birbirlerine aşık olan Yüzbaşı Erdane ve karısı Togulanbu kurala uymayarak çocuk sahibi olurlar. Bunu öğrenen imparator ise ne kadar onları öldürmek istemese de halkın ona karşı olan saygısının azalmaması için onları idam ettirir ve Beyaz Bulut onu terk eder.

 

Bu hikâyedeki Cengiz Han ve halkının durumunu kendi ülkemize uyaralım. Acaba beyaz bulut neden bize küstü? Sıfır tolerans göstermediğimiz konular ve kendi yap(a)madıklarımız yüzünden kendi idam fermanımızı imzalamış olabileceğimizi ve başımızdaki beyaz bulutun bu nedenle bizi terkettiğini düşünelim bir de…{jcomments on}

 

Bu İçerik  8751  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ömer Gürsoy Pazartesi, 21 Haziran 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1955 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51352172

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1