H.Alpay Köse- 11 Haziran 2013 3 Temmuz 2011'de ülkemizde yaşanan şike depremi ve soruşturmasında şimdiye kadar adli yargı ve TFF yargısı sözlerini söylemiş ve bunları gerekçelendirmişlerdi.

Ancak bu süreçte sözünü söylemeyen ve aslına bakılırsa süreçte kararı en önemli kurum olan UEFA sonunda sessizliğini bozdu ve Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerini Disiplin Kuruluna sevk etti.

Aslına bakılırsa uzun bir süredir bu kulüpler hakkında UEFA disiplin müfettişleri tarafından soruşturma devam etmekteydi. Soruşturma ile ilgili, gerek adli yargıda bulunan binlerce sayfa deliller gerekse spor yargısında TFF kurulları tarafından oluşturulmuş olan onbinli sayılara ulaşan gerekçeli kararlar ve ekleri buna ilaveten medyada çıkan haberler ve UEFA’ya ulaşan yoğun ihbar ve bilgi mailleri nedeni ile 1 yıldır devam etmekteydi.

Aslına bakılırsa, bunun göürünüşteki sebep olduğu gerçekte bazı perde arkası pazarlıklar ve görüşmeler nedeni ile bu soruşturmanın sonuca ulaşmadığı kulislerde dillendirilen bir olguydu. Bunun yanı sıra UEFA’nın yargıtaydan bir karar çıkma ihtimalini de beklediği söylenebilir. Ancak sezonun bitmiş olması ve yeni Avrupa ligleri başlamadan once bu konuda bir karar verme gerekliliği UEFA’yı dava açma sürecini başlatmaya ittiği görülmektedir.

UEFA disiplin müfettişleri bizim yargımızda savcılara benzemekte olup bir iddianame hazırlayarak bunu UEFA Disiplin Komitesine sunmaktalar. Bunun karşılığında da bazı cezaların ilgili kulüplere verilmesini istemekteler. UEFA Disiplin Kurulunun kararına karşı UEFA Tahkim Kuruluna itiraz edilmesi burdan çıkacak karara karşıda Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ‘a itiraz edilmesi ile hukuksal süreç tamamlanmakta. Ancak CAS’a itiraz edilmesinin kararın uygulanmasını engellemediği söylenmeli.

UEFA açısından şu an ki zamanlamanın en uygun olduğu görülmektedir. Zira, ligler bitmiş durumda ve yeni Avrupa liglerinin başlamasına kalan süre, Tahkim dahil hukuksal sürecin bitirilmesine yeterli durumda. Böylelikle ligler başlamadan once takımların kaderi belli olmuş olacak.

Son yapılan UEFA genel kurulunda şikeye karşı yerel federasyonların gerekli cezaları vermemesi veya hiçbir şey yapmaması halinde UEFA’nın harekete geçerek kendisinin ceza vermesi ilkesi benimsendi. Bu durumda TFF’nin ilgili kulüpler hakkında hükmünü verdiği düşünüldüğünde olası bir ceza verilmesi halinde UEFA’nın, TFF’nin kararını hiçe saymış olacağıda aşikar. Bu durum federasyonumuzu UEFA karşısında çok sıkıntılı bir duruma sokacaktır.

Kötü senaryoda, iki takımında ertelenmiş bir yıl men cezası olduğundan olası bir men kararının bu ertelemeleri de bozacağı bu durumda Fenerbahçe’nin 3 sezon, Beşiktaş’ın 2 sezon Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Liginden men edilmiş olacağı bir durumla karşı karşıyayız. Unutulmamalı ki, takımların ve kişilerin vereceği savunmalar daha dosyaya girmiş değil ve Disiplin Kurulu’nun kararına karşı itiraz edilmeside mümklün. Ancak mantıklı olan en kötüye hazırlanmak ve en iyiyi ummaktır.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş