Hüseyin Alpay Köse- 28 Ekim 2017 TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulunun son dönemde vermiş olduğu cezalar yoğun bir şekilde tartışma konusu haline gelmiş durumda.

Yargılama yetkisine sahip olan bu gibi kurullardan beklenen tam bağımsız olmaları, kararlarını sadece hukukun gerektirdiği şekilde vermeleri ve kararlarında istikrar olmasıdır. Ancak son dönemde özellikle TFF hukuk kurullarının bu yönleri,vermiş oldukları kararlar nedeni ile kuşkuları beraberinde getirmekte. 

Son olarak Beşiktaşlı futbolcu Caner Erkin’e verilen ceza, kararların hukuka değil kişilere ve toplumda oluşan tepkilere göre verilmesinin son örneği olmuş durumda. Öncelikle TFF hukuk kurulunun aslında sadece hakem ve gözlemci raporlarında bulunan ihlal iddiaları nedeni ile sevk yaptığını belirtmek gerekmekte. Bunun dışında her maçı görüntü analizine tabi tutarak hakemin görmediği ancak ceza gerektirebilecek eylemleri tespit ederek sevk yapma şeklinde bir uygulama yokken, Beşiktaş – Başakşehir maçı sonrası Caner’i bir anda görüntülerden ve üstelik fiilini iki ayrı maddeden disiplin kuruluna sevk etmeleri aslında objektif olarak değil tepkilere ve telkinlere göre işlem yaptıklarını açıkça göstermekte.

Caner hem sportmenliğe aykırı hareket (PFDT Md. 36: 1-3 maç arası ceza gerektirir) hem de hakaretten (PFDT Md. 41: 3-7 maç arası ceza gerektirir) sevk edilmiş durumda. Disiplin kuruluda oyuncuya 2+4 olarak 6 maç cezaya hükmetti. Öncelikle oyuncunun tek fiilinden dolayı iki ceza verilmesi hukuki açıdan açıklanmaya muhtaç. Ayrıca alt sınırı 4 maç iken neden alt sınırdan değil de daha yüksek ceza verildiği ise başka bir soru işareti, nitekim oyuncu bu sezon bu maddelerden ceza almadığından tekerrür olduğundan bahsetmek de mümkün değil. 

TFF de bu durumun farkında olsa gerek ki, Caner’e ceza verildikten bir gün sonra TFF disiplin talimatında değişikliğe giderek talimatın 75. Maddesine “ Sözlü olarak gerçekleştirilen disiplin ihlallerinde, resmi yayıncı kuruluş görüntüleri, izleyen kişiler tarafından ihlal olarak algılanacak tarzda söz içinde delil olarak kabul edilebilir” eklemesini yapma ihtiyacı hissetti. Tek başına bu durum bile cezanın kaldırılmasını gerektirir zira oyuncuya olmayan bir maddeden dolayı ceza verilmiş durumda. Caner bu fiili yaparken bu madde disiplin talimatında bulunmuyordu. Hukukun en temel ilkelerinden biri açıkça çiğnenmekte. 

Bu durumda oyuncunun ve Beşiktaş kulübünün açıkça çıkıp daha önce olmayan bir düzenlemeden dolayı, yine daha önce uygulanmayan bir yöntemle ceza verilmesi hukuka açıkça aykırılık teşkil eder demesi en doğal hakkı olacaktır. 

Yargılama yetkisi kamu düzeni için çok önemli olup, bunu kullanan kurumların  toplumsal tepki yada yönlendirmelerle değil sadece hukukun gerektirdiği objektif ilkelerle karar vermesi gerekmektedir. Futbol yargısı içerisinde olmak keyfi kararlar vermenin gerekçesi olamaz.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş