H.Alpay Köse- 6 Haziran 2014 Son günlerde ülkemiz gündemi 17 Aralık operasyonundan sonra Sayın Başbakanın açıklamaları ile yeniden yargılanma konusu ile yoğun bir şekilde meşgul olmakta.

Özellikle bir dönem toplumda önemli tartışmalara sebep olan bazı davalar için adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile yeniden adil bir yargılama yapılması talebi özellikle karar bağlanmış ve kesinleşmiş olan “Balyoz” ve halen Yargıtay aşamasında olan “Ergenekon” davaları için yüksek bir ses ile dile getirilmekte.

Bunun yanı sıra yine gerek soruşturma aşamasında gerekse muhakeme aşamasında özellikle futbol taraftarı olan kamuoyunda yoğun olarak tartışılan “Şike” davası sanıkları da bu tartışmalara kendilerinin de adil yargılanmadığını ve bu nedenle tekrar yargılama yapılması gerektiğini dile getirerek katılmaktalar. Hatta sanık vekillerinden bir kısmı dilekçe ile dosyayı yeniden görmekle görevli olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına sunmuş durumdalar.

Burada yapılması gereken ilk tespit bu kararların hepsinin “Özel Yetkili” Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından verilmiş olması ve aslında tartışmanın konusunu da bu mahkemelerin kendileri oluşturmakta olduğudur. Aslına bakılırsa bu mahkemeler zaten şu an yoklar, zira 5 Temmuz 2012 tarihi itibari ile Ağır Ceza Mahkemelerinden bu yetkiler alındı.

Şike davasının yeniden görülüp görülmeyeceği hususu şu an belli olmayan ve çeşitli kesimlerce dile getirilen formüllerden hangisinin hayata geçeceği ile yakından ilintili. Örneğin Türkiye Barolar Birliğinin dile getirdiği tüm ÖYM kararlarının yok sayılması talebinin kabulü direk olarak şike davasının da yeniden görülmesi sonucunu doğuracaktır. Ancak bu mahkemelerin yaklaşık 40.000 dosyayı karar bağladığı düşünüldüğünde bunun olası olduğunu söylemek çok güç

.

İşin spor hukukunu ilgilendiren ve merak uyandıran yanı ise; olası bir yeniden yargılama durumunda, davada yargılanan sanıkların ilgili olduğu ve UEFA tarafından Avrupa Kupalarından men edilen Beşiktaş ve Fenerbahçe kulüplerinin durumlarına bir etkisinin olup olmadığı hususu. Beşiktaş kulübü halihazırda cezasını çekmiş durumda ancak Fenerbahçe kulübünün bir yıl daha men cezası bulunmakta. Bazı hukukçuların bu durumun direk cezaların kaldırılmasına ve yüklü tazminatlar alınmasına yol açacağı yorumları takım taraftarlarında bir heyecana yol açmış durumda.

Hemen söylemek gerekir ki , bunun mümkün olması yargılamanın yenilenmesi ile ilgili bir durum değildir. hatta yargılama yeniden yapılsa ve sanıklar beraat etseler dahi bunun UEFA’nın kararına bir etkisi olacağını söylemek mümkün değil. Öncelikle şunu belirtmek gerekli ki UEFA Temyiz Kurulunca verilen kararlar kesindir ve ancak yine bu kurul tarafından değiştirilebilir. Dolayısı ile UEFA Yönetim Kurulunun bunun aksi bir karar alması da mümkün değildir.

UEFA Disiplin Kurulu ve Temyiz Kurulu gerekçeli kararlarını okuyanlarca hemen fark edileceği üzere kurullar verdikleri kararları mahkemece verilmiş mahkumiyet kararlarına bağlamış durumda değiller. Yani “mahkeme ceza verdi demek ki suçlusunuz” durumu söz konusu değil. Kararların temeli mahkemece kullanılan delillerin değerlendirmesine dayansa da verilen karar UEFA kurullarının kendi kanaatlerine dayanmakta. Ayrıca özellikle Fenerbahçe kulübü yönetici ve profesyonellerine TFF Disiplin Kurulu tarafından da ceza verildiği unutulmamalı.

Dolayısı ile verilen Avrupa Kupalarından men cezaları UEFA kurullarının kendi kanaatlerini oluşturduğundan, yerel mahkeme tarafından kararın değiştirilmesi otomatik olarak bu kurulların kararlarının değişeceği anlamına gelmesi mümkün görünmemektedir. Ancak yerel mahkeme tarafından dava da kullanılan delillerin sahte olduğu veya üretildiği yolunda bir karar verilmesi halinde o zaman yeniden değerlendirme zorunluluğu ortaya çıkabilecektir.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş