Futbol Sahasında Güzellik, Zaferlerden Daha Önemlidir
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Müslüm GÜLHAN Futbol Sahasında Güzellik, Zaferlerden Daha Önemlidir

Futbol Sahasında Güzellik, Zaferlerden Daha Önemlidir

NCAA-soccer 

Müslüm Gülhan- 26 Haziran 2020 Başlık, filozof futbolcu Socrates’in futbol anlayışını tanımlamasıdır. Futbolun metalaşması ile beraber, başarı ve başarısızlık da makineleştirilerek futbolun piyasacı organizasyonunun odaklandığı iki temel unsura indirgenmiştir; sürekli yarışmak ve ne olursa olsun hep kazanan olmak.

 

Sayısal veriler üzerinden sonuç alarak yarışmak ve özellikle de kazanmak için daha iyi (!) olmak gerekliliği, futbol oyununu acımasızca, sömürücü karakteriyle yok etmektedir.

 

Kapitalist üretim metotları başarı ya da başarısızlıkla sporun içerisinde bulunan mesleki ahlak öğretilerini, etik değerlerini ve insani duygular dışlamış olması, futbolcuların birer meta olarak pazarlandığı bu ortamda, acımasız rekabete dayalı ve süreklileştirilmiş bir başarı hali, futbolun gerek saha içinde gerekse saha dışında kolektif ruhunu zedelemekle kalmayıp futbolun hikayesini de yok ediyor. Hem de sahip olunun tarihsel tüm hikayeleri…

 

Bu süreç, futbol yönetim mekanizmasını, endüstri alanına uygun olarak (ki burası bizi pek ilgilendirmiyor, çünkü bizde spor endüstrisinden söz etmek mümkün değil), kapitalist üretim ve yönetim stratejilerini futbola uygun olmamasına rağmen, (burada da bir parantez daha açmak istiyorum; bizdeki kapitalist üretim mekanizması ‘esnaf’ mantığına karşılık gelmektedir) futbolun içinde sokulmaktadır.

 

Sistemin ortaya çıkardığı bu kurgu haliyle her ülkede aynı tepkiye sahip değil. Ülkeden ülkeye değişmesi, aslında ortaya farklı kültür kodlarını koymakla beraber, futbolu amaç mı, araç mı olarak kullandığını da açığa çıkartıyor. Belirleyici ilk unsur ise piyasacı kapitalist sistemdir. Her ülkede farklı kod ile ortaya çıksa da, bizde olduğu gibi genelde elinde gücü olanın gücü olmayanı sömürmesi üzerine bir model ortaya çıkartmıştır. 

Bu ayırımı belirleyen en temel değer, demokratik tepkilerin toplum içindeki karşılığıdır. Eğer bu değerler suiistimale uğramış ve bir azınlığın elinde araç haline getirilmişse, o yapı içindeki tüm kurgular bir araç, tüm insani faktörlerde bir piyondan ibaret olur.

 

İşte halimiz…

 

En iyi örneği AİHM’nin TFF için aldığı karardır.

 

AİHM’nin TFF kurullarının Genel Kurul, MHK, Tahkim Kurulu, Çözümsüzlük Kurullarının anti demokratik bir model olarak haksız rekabete neden olacağı üzerine ve değişmesi gerek yönünde karar aldı. Aldı almasına da kim, neden bunu düzeltmek için çaba harcamıyor? Ya da kimi ne kadar ilgilendiriyor bu konu?

 

İşin ilginç yanı AİHM’ye yapılan itirazın da ret edilmiş olmasına rağmen…

 

Çünkü hukuk sistemi de gücün elinde tekel olmuş durumda.

 

Ondan sonra, ‘başkanlar neden sahaya inip rakip takım oyuncularını veya hakemleri kovalıyor?’ diye soruyoruz.

 

Ya da ‘hakemleri odadan çıkartmayın ben geliyorum’ diye direktif veren başkanı sorguluyoruz.

 

Tabii bu soruların tamamı, bu ülkede şampiyonluğa oynayan, oynadığını zanneden veya kendi evinde puan kaybeden takımlarının, ki şampiyonluğa oynayıp oynamaması bu noktada çok da önemli olmayan takımların da davranış kodlarıdır.

 

Artık bunları herkes benimsemiş durumda. Kimsenin yabancılık falan çektiği de yok!

 

Ha, her dönem böyle olmadı mı? Hem de milyonca kez oldu.

 

Her siyasi kurgunun kendi paydaşları vardır. Var olan yapı içinde bu paydaşlar olanaklardan elinden geldiği kadar yararlanmak için çabalarken, bu çabalarının karşılıksız kalmasın diye sihirli bir el tarafından önleri açılır.

 

1980 sonrası dönemleri incelediğimiz de bunun pekâlâ bu kurala göre işlediğini görürüz.

 

Unutmayalım! Cunta başkanı Evren’in Ankaragücü için kural değişikliği yaptırarak lige çıkartması, bombanın piminin çekildiği andı.

 

Ki sonunda bu sitem, taraftarı müşteri haline getiren tüketim ve popülist temelli günümüz futbol anlayışı, taraftarların aidiyet bağlarının zayıflatılmasının da önünü açtı.

 

Ortada futbol olmayınca, sadece şiddet içeren kurgu kalıyor ve bunu da kimse çekinmeden sonuç alana kadar kullanıyor.

 

Kimse Trabzonspor’un başkanlarına, Başakşehir’in başkanına veya Rizespor’un başkanına kızmasın.

 

Onları, 1980 yılından beri süre gelen sistem yarattı ve onlar da sistemin olanaklarını sonuna kadar kullanıyorlar.

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  1449  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Müslüm Gülhan Cuma, 20 Nisan 2012.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Turgay Biçer
Prof. Dr. Turgay Biçer

Kimler Sitede

Şu anda 1292 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 54123094

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1