Kriz yönetiminde en önemli unsurlardan biri geleceğe dönük olası gelişmeler konusunda önceden sağlam tahmin yapabilmektir.

Örneğin CHP 'yemin etmeme' stratejisini gündeme getirirken doğru tahmin yapmadığından, karşı tarafın nasıl davranacağı konusunda da doğru bir analiz yapmadığından ve kuralları da iyi incelemediğinden geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Şike depremi de ciddi bir toplumsal krizdir. Burada atılacak adımların da yere sağlam basması için, geleceğe dönük doğru tahminlere ve karşı tarafların gelişmelere karşı nasıl yaklaşacağına dönük, sağlam analizler yapılmasına gereksinmesi vardır.
TFF başlangıçta 'Deliller elimde yok!' dedi ve bekledi.
Sonra UEFA ile görüşülünce de UEFA'nın sorumluluk almayacağı, olası tazminat davalarından kaçmak için tüm sorumluluğu TFF'ye yıktığı ortaya çıktı. TFF gene beklemeyi seçti. Ne zaman kadar? Delillerin, bilgi ve belgelerin eline geçmesine kadar. Bilgi ve belgenin ele geçtiği anda ise topu Etik ve Hukuk Kurulu'na attı, Süper Kupa'yı tehir etti, ama ligi tehir etmedi. Etik Kurulu bir haftaya kadar, yani kısa zamanda karar veririz işareti verince de 'Biz Yönetim Kurulu olarak delillere bakmayacağız, çünkü biz hukukçu değiliz!' demeyi seçti. Böylece top Etik Kurulu'nun kucağında kaldı.
Bu arada TFF ligi de tehir edebilirim dedi. Bunu Etik Kurulu değerlendirmesinden önce veya sonra yapabilir.
Etik Kurulu iki yola gidebilir. Ağır suç var deyip kuvvetli ceza tavsiye edebilir veya suç hafif der, ağır ceza tavsiye etmez hafif ceza tavsiye eder veya suç yok der. Ne tür karar çıkarsa çıksın, kulüplere tahkim kanalı ile savunma hakkı verilmek zorundadır, tahkimde de ceza kararına katılma veya ret kararı çıkabilir. Katılma kararı çıkarsa da UEFA ve TFF, Avrupa maçları için bir karar almak zorunda kalır.
Bütün bunlar da adli kararlardan önce olmalı.
Ancak iş burada bitmiyor.
Farz edelim ki Etik Kurulu, TFF kararı ve tahkimde felaket oluşmadı. Ama zaman geçti ve adli cephede ağır suç tespiti ve ağır kararlar çıktı. Bunlar da Yargıtay'a gitti ve belli bir zaman süresinden sonra suç tespit edildi ve ağır ceza gündeme geldi.
Burada UEFA dönecek ve TFF'ye diyecek ki, senin ve Etik ve Tahkim Kurulu kararların ile adli karar çelişti.
Şimdi ben adli karara uyuyor ve kulüpler ve kişilere ben de ağır ceza veriyorum. Örneğin: ülkenizi beş yıl Avrupa maçlarından dışladım!
O zaman birkaç kişi ve kulüp nedeniyle ülkenin tümü ve başta da TFF çok zor duruma düşmüş olacak ve büyük itibar kaybedeceğiz.
Bu tür büyük tahribatı önlemenin yolu da derhal ligleri tehir etmek ve adli sürecin acilen başlatılarak çabukça sonuçlandırılmasıdır.
Dikkat edin, biz ceza veya af peşinde değiliz. Ülkeyi ve TFF'yi uzun süreli bir itibar kaybı ve futbolda büyük ekonomik kayıptan korumaya çalışıyoruz. Sadece TFF'ye, başkan ve kurullarına tamamen güvenen bir kişi olarak olası risklerin iyi değerlendirilmesi için ikaz ve talepte bulunuyoruz. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım!{jcomments on}