Yıldırım Demirören, Beşiktaş Mali Genel Kurulu’nda “Herkes başkan olmak için stat müjdesi verir bense ayrılırken veriyorum” demişti.

Bu doğru değil. Demirören ta 2004’ten bıraktığı güne kadar hep ‘stat müjdesi’ verdi. Kaç kongrede stat maketi gösterip oy aldı.

Geçelim asıl fasıla: Yıldırım Demirören’in Beşiktaş’ta başlangıçta büyük bir teveccüh görmesinin en büyük nedeni, babasının 30 küsur yıl önce yaptığı hibedir. Bazı çevreler, Erdoğan Demirören’in verdiği parayı geri aldığını söyler.Dün Beşiktaş tarihini en iyi bilen isimlerden Vala Somali’ye işin aslını sordum. Somali, Erdoğan Bey’in verdiği 40 milyon lirayı hibe ettiğini, karşı iddiaların ise ‘kıskançlık’tan kaynaklandığını söyledi. ‘Oğul Demirören’ de vedasında 103 milyon liralık alacağını hibe ettiğini açıkladı. Ne var ki hibeyi senet sepete çevirdiği ortaya çıktı. Böylece yeni gelecek başkanın üstünden ‘Demirören gölgesi’ eksik olmayacak. Zira 103 milyon 6’şar aylık 4 taksite bölünmüş! İsabet olmuş, alsın parasını.
Demirören, “Eğer bundan sonra gelecek başkanlar da ceplerinden harcayacakları parayı hibe ederlerse” diyerek şart koşmuştu. Bunu unutmuş değiliz. Anahtar sözcük ‘eğer’. Demirören, nasıl ki ‘eğer’ diyerek hibesini koşula bağladıysa, genel kurul da aslında onun ibrasını bir ‘eğer’e bağlamıştı. Çünkü o 103 milyondan vazgeçtiğini söylemeseydi muhtemelen ibra olmayacak ve bugün senete bağladığı hibesini nasıl harcadığının hesabını isteyecekti.
Beşiktaş, yeni bir sayfa açmak istiyorsa Demirören’in alacağını son kuruşuna kadar ödemeli. Hibesini reddetmelidir. Aksi halde gelecekte de bunun bedelini ödemeyi sürdürecektir. Nasıl ki Erdoğan Demirören’e hürmeten oğlu kulüpte bir krediye sahip olduysa, gelecekte de onun oğlu Cemal, aynı krediyi kullanmak isteyebilir. Bugün her anlamda bir çıkmazda olan Siyah-Beyazlı kulübün, ‘Demirören zihniyeti’nden kurtulması için hiçbir şekilde kimseye gebe kalmaması gerekiyor. Bundan sonra gelecek başkanlar istese de hibe yapamayacak zira UEFA kriterleri yönecicilerden para alınmasını yasaklıyor. Fakat Beşiktaş, hibelere hayır derken UEFA kriterlerini değil, kendi tarihsel kriter ve değerlerini ölçü olmalıdır!{jcomments on}