Didier Drogba: Bir Futbolcudan Daha Ötesi
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Crisis in Football Didier Drogba: Bir Futbolcudan Daha Ötesi

Didier Drogba: Bir Futbolcudan Daha Ötesi

drogba-hem-atti-hem-attirdi-4337900_8945_300

Tuğrul Akşar/18 Şubat 2013 Didier Drogba fiziksel gücünü hızı, hırsı ve isabetli gol vuruşlarıyla birleştiren, saha içi liderliğiyle takımını morallendirip motive eden ve sonuca götüren bir futbolcu değil sadece.

O, ülkesinde barışı getirmeye çalışan, açlığa, yoksulluğa, hastalıklara karşı mücadele eden, sosyal sorumluluk projeleriyle ülkesinde kahraman olmuş, bir “cesur yürek” aynı zamanda. Yaptıklarıyla ülkesinde “Fildişi Sahili’nin Tanrısı” olarak nitelendiriliyor. Milyonların ona duyduğu hayranlık ve sevgi, kanlı bir iç savaşın içinde olan Batı Afrika ülkesi Fildişi Sahili’nde iç savaşın sonlandırılmasında da etkili olmuş. Ülkenin her yerinde görülen posterleri,  onu “doğal toplumsal önder” haline getirmiş adeta.

 

 

“Drogba'nın Kaderi”

 

Geçenlerde “Drogba’nın Kaderi” isimli, onu anlatan bir belgesel izledim televizyonda. Drogba’nın yaşamını belirleyen ve kaderini çizen toplumsal, ekonomik ve politik gelişmelerin onu nasıl farklı bir konuma getirdiğini gördüm. Çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı travmalar ve ülkesinin şu an içinde bulunduğu durum, onu toplumsal duyarlılığı yüksek bir karaktere taşımış.  Üst düzey oyuncularda görülen yüksek egoyu gönlünden, beyninden ve gözünden fırlatıp yeşil sahaların dışına atmış adeta. Manisa Akhisarspor karşısında attığı golün sevincini yaşarken, ilk kez gol atıyormuşcasına sevinmesini, başka nasıl yorumlayabiliriz ki yoksa…Yaşam sevinci gözlerinden okunuyordu. Gördüm ki, o futbolu daha farklı bir amaç için kullanıyor. Para boyunduruğundan ruhunu kurtarmış, özgürlüğün esiri olmuş bir Afrikalı savaşçı o. Sahadaki duruşu da bunu anlatmıyor mu? Gol sonrası kartal uçusu gol sevinciyle, kıymetini bilmediğimiz özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu bize göstermiyor mu? Fransızların “gel Fransız milli takım formasını giy, idol ol” davetlerini ret edecek ve ülkesinin formasını sırtında taşıyacak kadar da onurlu ve gururlu bir oyuncu aynı zamanda. Futbolun kitleleri birleştiren, hüznü yok eden, mutluluk ve sevincin kaynağı da olabileceğini hatırlatıyor bize. Buna her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bugünlerde.

 

“Hepimiz Kardeşiz. Birlikte Yaşayabiliriz”

Aslında Drogba diğer Afrikalı oyuncuların kaderlerini yaşamış, aynı acıları çekmiş ve sonunda da çok az insanın ulaşabildiği mutlu sona ulaşmış, üst düzey liglerde oynamış, üst düzey performans sergilemiş ve en yüksek transferleri gerçekleştirmiş, bankalarda milyonları olan mutlu azınlık içindeki şanslı Afrikalı oyunculardan birisi olarak da tarihteki yerini alabilirdi. Bu haliyle sıradan bir Fildişili oyuncu olarak anılır ve futbol tarihine geçerdi. Oysa, onun yaşamı ve futbol anlayışı onu çok farklı bir mecraya sürükledi. İşte bu sıra dışı yolculuğun başlangıcı olan 8 Ekim 2005’e gidelim isterseniz.

 

Tarih yaprakları 8 Ekim 2005’i gösterirken, Drogba ve arkadaşları 2006 Dünya Kupası’na katılabilmek için, gruptaki son engel Sudan milli takımı ile Sudan’ın Hartum eyaletine bağlı Omdurman kentindeki Al-Merreikh Stadyumunda karşı karşıyaydılar. Sonunda maç Fildişi’nin 3-1 üstünlüğüyle bitip de, büyük bir sevinç ile Fildişi Milli takımı oyuncuları soyunma odasına yöneldiklerinde, belki de iç savaş cehendeminde yaşayan Fildişi Sahili’nin geleceğine damga vuracak tarihi bir olaya tanıklık edebileceklerini hiç akıllarına getirmemişlerdi. Birazdan onların da yaşamını değiştirecek bu sürpriz Didier Drogba’dan gelecekti.

 

Soyunma odasında büyük bir sevinç yaşanmaktaydı. Sudan milli takımını yenmişler ve iç savaştaki ülkeleri için bir moral kaynağı olacak 2006’da Almanya’da yapılacak Dünya Kupası’na katılma hakkını kazanmışlardı. Bu aynı zamanda onların ilk Dünya Kupası finallerine katılımıydı. İç savaş içinde bulunan Fildişi Sahili için Dünya Kupası’na katılacak olmak büyük bir onur ve olaydı. Maçı canlı yayınlayan televizyon kazanan takımın sevinç kutlamalarını tüm Afrika’ya duyurmak amacıyla soyunma odasına yöneldi. Kamera çalışmaya başladı. Takım kaptanı Didier Drogba mikrofonu eline aldı. Sürpriz başlıyordu. Drogba bu sürprizi spontane mi tasarladı, yoksa daha önceden mi planlamıştı bilinmez ama Didier önce herkesi susturdu. Kamera canlı kayıttaydı ve tüm Afrika bu ana tanıklık etmekteydi. Didier dua eder gibi dizleri üzerine çöktü. Büyük bir acı  içinde olduğu her halinden belliydi. Oysa, onlar daha bir buçuk saat önce gruptaki en önemli rakiplerini elimine etmişler ve ülkelerine büyük bir mutluluk yaşatmışlardı. Ne var ki, Drogba sıradan bir futbolcudan daha fazlasıydı ve onun için şimdi sevinme zamanı değildi. Ülkenin üzerine bir karabasan gibi çökmüş hüzün ve acının sona erdirebilmesi için bu an altın bir andı ve bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı. İşte böylesi bir ortamda herkes ondan Dünya Kupası’nda başarı sözleri ve klasik maç sonu değerlendirmeleri beklerken o tane tane kameralara şunları söyledi: "“Bayanlar baylar, Fildişi Sahili’nin kuzeyindekiler, güneyindekiler, merkezindekiler, batısındakiler... Biz bugün tüm Fildişi halkının bir arada var olabileceğini, tek bir amaç uğruna oynayabileceğini gösterdik. Biz kutlamaların insanları birleştireceğinin sözünü verdik. Size dizlerimizin üzerinde yalvarıyoruz... Affedin! Afrika’da bunca zenginliğe sahip bir ülke savaşa sürüklenmemeli. Lütfen silahlarınızı bırakın. Seçimlere gidin. Hepimiz kardeşiz. Birlikte yaşayabiliriz ve 1 kişinin daha ölmesine tahammülümüz yok." Drogba bu konuşmasıyla barışa bir güvercin uçurmuştu. Bakalım bu güvercin hedefine ulaşabilecek miydi? Drogba’nın ağzından dökülen sözcükler, bu anlamsız ve kahredici iç savaşın sona erdirilmesi için bir yakarıştı aslında. Başta tüm arkadaşları olmak üzere Fildişi Sahili’nin tüm halkı, kuzeyi güneyi, hıristiyanı müslümanı bu çağrıyı soluksuz dinlediler. Barışa bir el uzatmaydı Drogba’nın çağrısı.  

 

Futbol Siyasete Yön Verdi

 

İşte Drogba buydu. O, ülkesi ve tüm futbol dünyası için bir futbolcudan daha fazlasıydı. Drogba daha sonra takım arkadaşlarını da organize ederek, ülkesine döndü. Drogba yönetimini ikna ederek, tüm takımın havaalanından şehir merkezine üstü açık bir otobüsle götürülmesini sağladı. Daha üç gün öncesine kadar birbirine kurşun sıkanlar, Drogba ve arkadaşlarını görmek için kol kola girerek bir insan seli oluşturdular. Bu coşkun kalabalık karşısında ikinci kez mikrofonu eline alan Drogba, yeniden kalabalık kitlelerin kalbine seslendi ve aynı şeyleri tekrarladı. “Hepimiz kardeşiz. Lütfen silahlarınızı bırakın. Biz bir arada yaşamak istiyoruz” Alandaki on binlerce insan, Müslümanı, Hıristiyanı bu sese kulak verdi. Hükümet bu mesajlara kayıtsız kalamadı. Drogba'nın bu girişimleriyle 2002 yılından beri ülkede süren kanlı iç savaşa uzun bir süre ara verilmiş oldu…

 

Yıllardır futbolu yönlendiren siyasete bu kez futbol yön vermiş ve bu girişim ile futbol,  politikacıların yıllardır yapamadığını başarabilmişti. Futbol sayesinde 21.9 milyonluk nüfus tek bir amaç uğruna tekrar birleşebilmişti.

 

Sömürgeden İç Savaşa!..

 

19. yy ortalarından itibaren Fransız Kolonisiyken, 1960'da bağımsızlığına kavuşan Fildişi Sahili 21.9 milyon nüfusa sahip. Nüfusun yüzde altmış biri 24 yaşın altında. İnsanların yüzde altmış sekizi köylerde yaşıyor. Okuma yazma oranı son derece düşük, bebek ölümleri yüksek ve yaşayan insanların yüzde kırk ikisi yoksulluk sınırının altında yaşamlarını devam ettiriyorlar.

 

Fildişi Sahili aslında yer altı ve yer üstü önemli zenginliklere ve rezervlere sahip bir ülke aynı zamanda. Bu zenginlik ülkenin yıllarca Fransız sömürgesi olarak kalmasının da temel nedeni olmuş bir bakıma. Günde 32,900 varil petrol üreten Fildişi Sahili'nin toplam 220 milyon varil petrol rezervine sahip olduğu tahmin ediliyor. Ülkenin en önemli doğal kaynakları petrol, doğal gaz, elmas, mangan, demir cevheri, kobalt, boksit, bakır, altın, nikel, tantal, silisli toprak, kil, kakao, kahve, palmiye yağı. Ülke, Afrika’nın ve dünyanın en büyük kakao ve kahve üreticisi aynı zamanda. Dünya kakao üretiminin yüzde 40'ı buradan sağlanıyor Tarım sektöründe üretilen ürünlerin en önde gelenleri kahve, kakao tanesi, muz, palmiye çekirdeği, mısır, pirinç, manyoka (tapyoka), tatlı patates, şeker, pamuk, kauçuk ve kerestedir.

Bulunduğu bölgenin ticaret merkezi konumunda olan Fildişi Sahili’nde işsizlik oranı %13 civarında. 39.4 Milyar dolar Milli geliri ve yıllık 10.9 milyar dolar ihracatı olan ülkede kişi başına düşen gelir ise yaklaşık 1.700 Dolar.

 

Fildişi Sahili İkiye Bölünmüş Durumda

 

Bağımsızlığa rağmen, ülkenin zenginliği, ticari önemi, koloni geçmişi ve demografik yapısı siyaseti hep olumsuz etkiledi. 1990'da çok partili sisteme geçen Fildişi Sahili'nde 1995 yılında Henri Konan Bédié devlet başkanı olarak seçildi ve hemen yüzlerce muhalifi hapise attırdı. Ordudan da muhalifleri atmaya kalkınca ordu 1999'da darbe yaptı ve 2002 yılında kanlı bir iç savaş başladı.

Kuzeyde Müslümanların çoğunlukta olduğu “Yeni Güçler” ile Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Güney bölgesindeki sosyalist ve milliyetçi Halk Cephesi arasında meydana gelen iç savaşta yüz binlerce insanın öldüğü ve sakat kaldığı bir çatışma yaşandı. Ülke bağımsızlığını kazandığı 1960 yılından beri en karanlık günlerini yaşıyordu... Katliam ve tecavüzler gün geçtikçe artarken ülkede yaşanan ilaç sıkıntısı nedeniyle iç savaştan daha tehlikeli olan salgın hastalıklar baş göstermeye başlamıştı.

 

Drogba Dünyanın En Etkili Yüz Kişisi Arasında

Avrupa ve Dünya futbolunun en etkili forvetlerinden, Galata

saray’ın yeni transferi Drogba yeşil sahalarda olduğu gibi, sosyal alanda da aynı etkinliğini ve  liderliğini devam ettiriyor. 2007’de Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi, 2010 yılında da Time Dergisi tarafından Dünyanın en etkisi yüz isminden birisi olarak seçilen Didier, futbol dışında sosyal yaşamda gerçekleştirdikleri ve katıldığı sosyal sorumluluk ve projeleriyle de milyonların hayranlığını kazanmış bir oyuncu aynı zamanda.

 

Bu kapsamda Chelsea’nin Fildişili yıldızı Didier Drogba, Afrikalı çocuklar için düzenlediği yardım organizasyonun üçüncüsünü Londra'da gerçekleştirdi. Beş yıl önce kendi adına kurduğu ve Afrika'daki çocuklara sağlık ve eğitim hizmeti veren “Didier Drogba Yardım Fonu” için düzenlediği gecede John Terry, Ashley Cole, Frank Lampard, Michael Essien, Petr Cech,Saloman Kalou, William Gallas, Shaun Wright-Phillips ve Djibril Cisse konuklar arasındaydı.

 

Sonuç

 

Drogba’nın saha içindeki yetenekleri, hızı, bitiriciliği ve liderliğiyle saha dışındaki yüksek toplumsal duyarlılığı birleştiğinde ortaya farklı bir futbolcu profili çıkıyor. Bu duruş Drogba’ya saygınlık kazandırıyor, ona bir futbolcudan daha fazlası bir anlam yüklüyor. Bu duruşunu G.Saray’da da sürdürürse, hem yeni takımına çok şey katar, hem de dünya futbol sahnesinde yeniden gündeme gelebilir. Türkiye belki de onun kendisini Avrupa futboluna yeniden gösterebilmesi için bir başkaldırı, meydan okuma yeri de olabilir.{jcomments on}

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  32728  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Kimler Sitede

Şu anda 1575 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52738950

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1