Ayak topunun arkasındaki iktisat
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Kitap Tanıtımı Ayak topunun arkasındaki iktisat


BERK İNAN BERKANT  12 Ağustos 2010

Bu yıl Dünya Kupası sayesinde yaz aylarını da futboldan mahrum olmadan geçirdik. Lig başlamak üzere, formadan maç yayın hakkına, transferden vuvuzelaya kadar futbol, paranın adının git gide daha sık anıldığı bir alana dönüşüyor. Futbolun ekonomisi üzerine yıllardır çalışan Tuğrul Akşar’ın Futbolun Ekonomi Politiği adlı kitabını okumanın tam zamanı...Futbol asla yalnızca futbol değildir.” Kulper’in bu sözü, önce televizyonun sonra da dijital yayın platformlarının devreye girmesiyle gittikçe endüstrileşen futbolun spor niteliğinin egemen vasatların baskısıyla örselendiğini anlatan belki de en güzel söz...

 

Gerçekten de, dünya futboluna göz gezdirildiğinde, özellikle 1992’den beri futbolda birtakım değişikliler yapıldığını gözlemek hiç de zor değil. Şampiyon Kulüpler Kupası’nın Şampiyonlar Ligi’ne, Türkiye Birinci Lig’ininse Turkcell Süper Lig’e evirilmiş olması bu konuda verilebilecek iki örnek. Elbette ki değişiklikler isim değişiklikleriyle sınırlı değil; örneğin Türkiye’deki değişim aynı zamanda sponsorluk anlaşmalarının da devreye girdiği yeni bir dönemi simgelemesi bakımından da önemli.

Büyük bir bankada yönetici

Yadsınamaz şekilde futbol artık bir iş kolu, oynanmak için düzenlenen bir oyun olmaktan çok seyredilmek için düzenlenen akılcılaştırılmış kapitalist bir etkinlik, bu da futbolu iktisat gibi bilimler için önemli kılmaktadır.

Futbola merakı izlemekle sınırlı olan büyük çoğunluğunun bildiği bir isim değil belki Tuğrul Akşar fakat futbol üzerine iki yüzden fazla makale yazmış; futbol yönetimi, futbolda iktisat gibi daha çok kulüp yönetimlerini ilgilendiren konularda bilinen bir finans uzmanı. Ülkemizin büyük bankalarından birisinde bölge müdürü olarak çalışmaya devam eden; daha önce Endüstriyel Futbol, Kutlu Merih ile birlikte kaleme aldığı Futbol Ekonomisi ve Futbol Yönetimi isimli futbol sektörünün referans kitaplarının yazarı olan Akşar yaptığı işi ve işe yaklaşımını bir röportajda şöyle anlatıyor:

Bıkmadan, para almadan yazıyor

“Futbolun asla sadece futbol olmadığının bilincinden hareketle, olayın görünmeyen yüzü olan endüstriyel, mali ve sosyal kısmı üzerinde yayınlanmış yüzün üzerinde makalem bulunuyor. Dünya gazetesinde ‘Ekospor’ köşesinde her pazartesi yazılarıma devam ediyorum. Ayrıca çok sayıda üniversite dergisinde yayınlanmış makalem bulunuyor. Bununla birlikte bir süre Bahçeşehir Üniversitesi’nde Spor Finansı ve Ekonomisi, Kadir Has Üniversitesi’nde Spor Ekonomisi ve Galatasaray Üniversitesi’nde Spor Yönetimi ve Finansı dersleri verdim. Ayrıca İstanbul’da birçok üniversitede, Kıbrıs’ta Yakın Doğu Üniversitesi’nde ve Anadolu’da birçok üniversitede Spor Ekonomisi ve Yönetimi konferanslarına katıldım. Dünya ve Türk futbolunun sorunlarına çözüm önerileri üretebilmek ve futbolu yeniden yapılandırabilmek amacıyla 2005 yılında Doç.Dr. Kutlu Merih ile birlikte “Futbol ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi-FESAM”i kurduk. Burada 11 uzman ile 250’ye yakın makale yayınladık. Bir hobi olarak başladığım futbol bugün artık benim için bir hobi olmaktan çıkmış durumda. Bu işten para kazanıyor muyum? Kesinlikle hayır. Ama bunu ben bir tarihsel gönüllülük olarak görüyorum. Sadece ülkemiz futboluna karşı değil, aynı zamanda dünya futboluna karşıda toplumsal ve tarihsel sorumluluklarımın olduğu bilinciyle yazmaya, ama bıkmadan ve para kazanmadan yazmaya devam ediyorum.”

Futbolun Ekonomi Politiği de bu yaklaşımın hakkını teslim ediyor. Makaleler halinde düzenlenmiş olan kitapta; detaylı finansal analizler, dünyanın beş büyük ligi olan, Premier Lig, Bundesliga, La Liga, Premiére Ligue ve Serie A’nın gelir- gider, kâr- zarar/borçluluk tabloları, gelirlerin kaynaklarının bütündeki payına kadar detaylı grafikler kitapta ağırlıklı olarak yer bulmuş. 

İddaa’dan Super Lig’e hem büyük bir endüstri hem de gerçek show business

Futbolun Ekonomi Politiği; futbolun ekonomisi, futbol ve kriz, yönetim ve rekabet şeklinde üçe ayrılmış: İlk bölümünde futbolun iktisadi ve mali genel görünümü, beş büyük lig ve bu liglerdeki başat kulüplerde borçluluk ve sebepleri, Şampiyonlar Ligi ve Dünya Kupası gibi uluslararası organizasyonların önemi ve getirileri, en önemli gelir kaynağı olarak naklen yayın gelirleri ve bunları sağlayan dijital yayın platformlarının futbolun endüstirileşmesindeki etkisi, markalaşmanın ve buna bağlı gelişen sponsorluğun ekonomik katkısı detaylı olarak inceleniyor. İddaa’ya da geniş yer verilmiş ve kaynağını futboldan alan bu sektörün futbola az kaynak sağlaması ile getirilmek istenen yeni düzenlemeyle daha küçük kulüplere daha da az gelir sağlayacak olması şiddetle eleştiriliyor. İkinci bölümse 1929’den sonra ikinci küresel ekonomik kriz olarak nitelenen krizin sponsor gelirleri, bilet satışları gibi önemli gelir kaynaklarını nasıl etkileyeceği, zaten hali hazırda yüksek ücretlerle transfer yaptığı için borçlu olan futbol kulüplerinin kapanma veya satılma risklerine dikkat çekiyor. Üçüncü bölümse daha çok yönetsel olarak yapılması gerekenlere ve önerilere ayrılmış. Yine bu bölümdeki bir makalede; kitap basıldığı sırada çoktan belli olmuş olsa da, belli ki yazıldığı sırada henüz belli olmayan 2009-2010 futbol sezonunun şampiyonunun Bursaspor olup olamayacağı tartışılıyor.  Bilindiği gibi yakın zamanda Sivasspor’un neredeyse ucu ucuna kaybettiği şampiyonluğun ardından bu sene Bursaspor’la, Trabzon’dan sonra ikinci kez bir Anadolu takımının şampiyon olduğuna şahit olduk. Andığımız makale, futbolun sürprizli yapısının Anadolu takımlarının şampiyon olmasına engel olmadığını fakat futbol gelir pastasının paylaşımının yarattığı adaletsizliğin sportif başarıyı üç -veya dört- büyüklerin lehine etkilediğini bu yüzden Anadolu kulüplerinin şampiyon olabileceklerini; fakat başarılarını sürekli kılmalarının bu düzenlemeler sebebiyle neredeyse imkansız olduğunu ima etmesi bakımından ilginç bir makale... Yine aynı makalede bölgelere ve nüfuslarına göre, 53 yıllık lig tarihinde hangi bölgelere ait takımların daha fazla yer aldığı ve/veya şampiyon olduğuna da yer verilmiş, yani sosyo-ekonomik ve demografik şartlarla birinci ligde bulunma ve/veya şampiyonluk arasında bir bağ kurularak Bursaspor’un coğrafi konumu sebebiyle şampiyonluk için söz gelimi Sivaspor’un sahip olmuş olduğu şanstan daha şansa sahip olduğu öne sürülüyor.

Güncel tartışmaları da ele alan kitap, beş büyükten sonra en büyük lig olan Turkcell Süper Lig’in yine beş büyük ligden (Bundesliga hariç) dördünde olduğu gibi gibi 18 yerine 20 takım olması gerekip gerekmediğini de tartışıyor. Futbol pastasının gelişmesi ve demografik dağılımın daha dengeli olması açısından bunun bir gereklilik olduğunu anlatıyor.

Her ne kadar endüstirileşen futbol üzerine kurulu bir kitap olsa da Akşar’ın futbolun kendi sportif ve sosyal değerini yok edecek şekilde kapitalistleşmesine karşı olduğu da belirtilmesi gereken bir detay. Kitabın bütününe yayılmış olan öneriler hem futbol kulüplerinin gelirlerinin daha doğru kullanılmasını hem de endüstriyel futbolun “show bussiness” yönünün futbolun olumlu anlamda toplumsal dayanışmanın ve mücadelenin üretilebildiği bir kültürlenme süreci olmasının önüne geçmemesine yönelik...

http://www.stargazete.com/kitap/ayak-topunun-arkasindaki-iktisat-haber-285572.htm 

{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  4156  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Kimler Sitede

Şu anda 1663 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52736183

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1