FutbolEkonomi - 11 Ekim 2025 - Avrupa’nın önde gelen futbol kulüpleri, futbol finansmanı tarihinin en ucuz likiditesine erişti. Finansal kuruluşların arasındaki artan rekabet, transfer alacaklarının finansmanı maliyetlerini tarihte görülmemiş seviyelere düşürdü.

OffThePitch’in haberini notlarımızla işleyerek sizinle buluşturuyoruz.

Çünkü bu değişim, küresel ölçekte 10,23 milyar euro harcamanın yapıldığı bir transfer döneminde futbol finansmanında önemli bir dönüm noktası anlamına geliyor.

Transfer alacaklarının finansmanı nedir, neden bu kadar önemli?

Modern futbol ekonomisinde transfer bedellerinin büyük kısmı artık peşin ödenmiyor. Kulüpler, yüksek bonservis ücretlerini genellikle taksitli şekilde ödüyor. Örneğin bir kulüp, 40 milyon euroluk bir transferi 4 yıl boyunca her sene 10 milyon euro ödeyerek tamamlıyor.

Bu durumda satıcı kulüp, elindeki “gelecekte alacağı 30 milyon euroyu” beklemek yerine, bu alacak hakkını bir finans kuruluşuna devrediyor. Böylece parayı hemen alıyor; fon sağlayıcı ise gelecekteki ödemeleri tahsil etme hakkını satın alıyor. Bu işleme transfer alacaklarının finansmanı (transfer receivables financing) deniyor.

Son yıllarda özellikle Premier Lig ve büyük Avrupa kulüpleri, bu yöntemi nakit akışını yönetmek için yoğun biçimde kullanıyor. Artık bankalar, yatırım fonları ve diğer finans kuruluşları, bu alacaklara dayalı kredilerle dev bir piyasa oluşturmuş durumda.

Birçok finansal kuruluşun aynı kulüplerle çalışmak için yarışması, geleneksel risk primlerini aşağı çekti. Bu sayede üst düzey kulüpler, gelecekteki transfer taksitlerini geçmişe kıyasla çok daha düşük maliyetle nakde çevirebilir hale geldi.

Bir kulüp bir oyuncusunu taksitli olarak sattığında, artık bu gelecekteki alacaklarını finansal kuruluşlara geçmişe oranla çok daha avantajlı marjlarla satabiliyor.

Bu durum, büyük kulüplerin mali esnekliğini artırarak onları nakit akışı baskısından kurtarıyor ve transfer piyasasında daha rahat hareket etmelerini sağlıyor.

Rekabet arttı, kredi maliyetleri düştü

“Bu yaz piyasada çok büyük bir değişim yaşandı,” diyor Football Finance Group Genel MüdürüVidar Fossdal.

“Üst segmentte, ortalama yüzde 2’nin üzerindeki marjlar artık yüzde 1,5 civarına kadar indi. Bence bu fiyatlama hem fon verenler hem de kulüpler açısından büyük bir sürpriz oldu. Düşüşün bu kadar sert olacağı öngörülmemişti. ”

Bu yaz Citibank ve Apollo Global Management gibi büyük finans kuruluşlarının piyasaya girmesi, anlaşmalar uğruna rekabeti kızıştırarak üst düzey kulüpler için sermaye maliyetini daha da düşürdü.

Birleşik Krallık’ta uzun süredir futbol finansmanı alanında faaliyet gösterenAldermore Bankda bu tabloyu doğruluyor:

“Piyasaya yeni fon sağlayıcıların girmesi, işlem bazında rekabeti ciddi şekilde artırdı,”
diyor Aldermore Futbol Finansmanı DirektörüNick Bond-Lovell.
“Yeni oyuncular pazar payı kazanmak isterken, mevcut sağlayıcılar müşterilerini elde tutmak için fiyatları sıkılaştırdı.”

Sonuç: Kulüplerin bu tür krediler için ödediği faiz marjı ortalama %2 seviyesinden%1,5’e kadar geriledi. Yani büyük kulüpler, gelecekteki alacaklarını nakde çevirmek için artık tarihin en ucuz parasıyla işlem yapabiliyor.

Bu durum, kulüplere kısa vadede ciddi bir rahatlama sağladı: Transfer piyasasında daha esnek davranabiliyorlar, nakit akışı sorunlarını kolayca çözebiliyorlar, rekabet avantajı kazanıyorlar.

Ucuz para, uzun vadede pahalıya mal olabilir

Bu gelişme, kulüpler için ilk bakışta olumlu. Daha ucuz borçlanma, daha fazla hareket alanı, daha az nakit baskısı…

Ancak, sorun şu ki: finansal kuruluşların bu rekabeti, en güvenilir müşteriler, yani büyük kulüpler, etrafında yoğunlaşıyor.

“Kulüpler açısından bu kesinlikle olumlu bir sürpriz,” diyor Fossdal.

Ancak uyarıyor: Bu avantaj herkes için geçerli değil.

“Bu durum tüm piyasa için çok da sağlıklı değil, çünkü birçok fon sağlayıcı portföylerinde karışık bir oranlama kullanıyor. Üst segmentte fiyatlar düştükçe, alt segmentte fiyatları artırmak zorunda kalıyorlar.
Yani aslında çoğu kulüp, rekabetin getirdiği bu ucuzlamadan faydalanamıyor.”

Aldermore da bu dengesizliği doğruluyor:

“Kısa vadede en çok kazanan kulüpler oldu. Düşük finansman maliyetleri ve artan fon sağlayıcı çeşitliliği, kısa vadede borçluların lehine sonuçlar yarattı,” diyor Bond-Lovell.

“Ancak aynı dinamikler, bazı fon sağlayıcıların dayanıklılığını test ediyor. Marjların daralması ve işlem hacminin daha fazla oyuncuya yayılması, kimi yatırımcıları zorlamaya başladı.”

Bond-Lovell, bu sürecin sonunda bazı fon sağlayıcıların piyasadan çekilme riski bulunduğunu söylüyor:

“Bu durum, piyasadaki bazı fon verenlerin çekilmesine yol açabilir; dolayısıyla rekabet azalır ve fiyatlar zamanla yeniden normale dönebilir.”

Sonuç olarak elit kulüpler ucuz likiditenin tadını çıkarırken, küçük ve orta ölçekli kulüpler, aynı krediye erişmek istediğinde çok daha yüksek maliyetlerle karşılaşıyor. Bu da futbolun uzun süredir tartışılan finansal eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.

Kaynak:

Price war among lenders pushes transfer financing costs to unprecedented lows for top clubs

 https://offthepitch.com/a/price-war-among-lenders-pushes-transfer-financing-costs-unprecedented-lows-top-clubs?check_logged_in=1

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş