Devlet Destekli Top Sektirmeye Devam (mı?)
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Tuğrul AKŞAR Devlet Destekli Top Sektirmeye Devam (mı?)

Devlet Destekli Top Sektirmeye Devam (mı?)

752195Tuğrul Akşar- 22 Kasım 2019 Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) Nihat Özdemir, iki gün önce İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Futbol Ekonomi Forumunda bazı açıklamalarda bulundu.

Nihat Özdemir, “Ekonomide dünyanın söz sahibi olan ülkesiyiz. Futbol ekonomisinde de Avrupa’da 6’ncı sıradayız. 2 milyar Dolar'a varan bir hacme sahibiz. Bu toplamda en büyük gelir kalemini yayınlar oluştururken, stadyum gelirleri, futbolcu satışları ve diğer gelirler bu ekonomiyi oluşturuyor. Gelir olarak hedefimiz yüksek seviyeye çıkmaktır. Bunu sağlayacak olanda sportif başarı ve marka değeri olacaktır” diye konuştu.

“Gelirlerin 3-5 Katını Harcama Lüksümüz Yok”

“Gençlere yatırım yapmanın ve Avrupa’ya ihraç etmenin önemli bir gelir kaynağı olacağını” dile getiren Nihat Özdemir, “Avrupa’da birçok kulüp Şampiyonlar Ligi gelirleri ile gelişiyor ve büyüyor. Avrupa kupalarına sürekli katılım ve başarı şart. Bir değil iki takım göndermeliyiz. 2007-2008’den bu yana tek takımla katılıyoruz. Kaybı siz hesap edin. Son yıllarda beklenen gelirden çok uzağız. Bu tabloyu tersine çevirmeliyiz ve başarıya odaklanmalıyız. Futbol ailesi olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a büyük destekleri için çok teşekkür ediyoruz. Futbola bu kadar yatırım yapan başka bir ülke yoktur. Her geçen gün gelir artıyor ama kontrolsüz bir harcama var. Gelirlerin 3-5 katını harcama lüksümüz yok. Federasyon olarak denk bütçeye çok önem veriyoruz. Kulüp lisans yönetmenliğini yeniledik ve harcama limiti getirdik. Herkes ayağını yorganına göre uzatmasını istiyoruz. Ocak ayından itibaren can yakacak kararlar almak zorunda kalacağız. Puan silme, para cezaları küme düşürme cezaları uygulanacak. Mali düzlüğe çıkmak için Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrrem Kasapoğlu biz çok destek verdi ve futbol ailesi olarak çok teşekkür ediyorum” dedi.

Futbolumuzun Dile Getirilmeyen Sorunları

Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Nihat Özdemir’in yukarıda yer alan açıklamaları sonrası görüş ve değerlendirmelerime geçmeden önce şunu paylaşmama izin verin.

Sayın Özdemir’in Türk futbolunun sorunlarına bakış açısı ne yazık ki, kısa vadeli ve günü kurtarmaya yöneliktir. Bu yaklaşım tarzı, önümüzdeki on yılları  görmeyi ve planlamayı hedeflemekten daha çok,  günümüz sorunlarını bazı yaptırımlarla çözebileceğine inanan kısa vadeli, miyopik bir bakış açısı içeriyor.

Kabul edelim ki, bu anlayışla yaklaşık altmış yıldır yönetilip sevk ve idare edilen Türk futbolu maalesef bir türlü istenen başarıyı yakalayamadı, Türkiye’yi bir futbol ülkesi yapamadı.

İçinde bulunduğumuz koşullar, yukarıdaki nedenlerle bizi farklı düşünmeye ve yeni politikalar üretmeye itiyor. İşte, bu bakış açısıyla TFF Başkanı’nın açıklamalarını değerlendirmek istedim. 

“Bir elde havuç, diğer elde sopa” klasik yönetim anlayışı ve politikalarıyla artık günümüz futbolunu yöneltmek olanaksız. Görüldü ki, bu yönetme kültürü  ve politikaları Türk futbolunu daha ileriye taşıyamadığı gibi, bunu yapabilecek dinamizme de sahip değil. Mevcut yönetsel iklim, sadece karşılaştığımız sorunlara odaklanıyor.

Oysa, futbol yapılanmamızdan beklenen: var olan sorunlara palyatif çözümler bulmaktan ziyade, futbol yapımızın sağlığını bozan ortam ve koşulları ortadan kaldırmaktır. Futbolumuzun rekabetçi dengesini doğal dinamiklerle yükseltip kaliteyi artırmaktır. Dengede rekabeti maksimize, haksız rekabeti minimize eden bir futbol ortamını sağlamaktır. Sadece yakın geleceği değil, uzun vadeli gelişimi sağlayacak politikalar ve stratejiler oluşturmaktır. Türk futbolunu kulüpler ve milli takımlar nezdinde üstün başarılara ulaştırarak, Avrupa futbolundan iktisadi-mali ve sportif anlamda daha fazla pay almasına olanak tanımaktır. Bu nedenlerle, günü kurtaran kısa vadeli çözümler yerine, yapısalcı çözümlerin peşinden koşuyor olmalıyız ki, sürdürülebilir bir yapıya ve kalıcı bir başarıya ulaşalım.

 1. Türk Futbolunun Sorunu Sadece Denetim Eksikliği mi?

Açıklamaların odak noktasını, sadece denetim fonksiyonunun çalıştırılmasına bağlı, kulüplere yaptırım uygulanmasını amaçlayan klasik yaklaşım oluşturuyor. Daha doğrusu, denetim ve kontrol fonksiyonunun  çalıştırılmasıyla sonuç alınacağına inanan bir yaklaşım var. Etkin ve sonuç odaklı denetim ve kontrol, bu kadar büyük parasal gelirin olduğu sektörde tabi ki şart! Ne var ki, kulüpleri cezalandırarak, futbolumuzu düzlüğe çıkartma anlayışı, yapısal dönüşümleri gerçekleştirmekten uzak, konvansiyonel bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım ile bir sonuca ulaşılamayacağı gibi, Türk futbolunu ileriye taşımak da çok olanaklı görünmüyor.  Denetim ve kontrol mekanizması, sektörün en önemli zaaflarından birisi olmakla birlikte, yapılan denetimlerden bir sonuç alınamıyorsa, o zaman yapılan denetimlerin bir anlamı da kalmıyor. Kamu denetim birimlerinin bugüne kadar düzenlediği denetim raporlarının hiç birinden sonuç alınamamıştır. Denetimi, futbol otoritesi sadece kendi fonksiyonu olarak görüyor. Oysa, kulüplerin kendi bünyelerinde de iç denetim ve kontrolü bir zorunluluk olarak düşünmek gerekiyor. Ayrıca belirtmek gerekir ki, kulüpleri denetleyebilmek için öncelikle onları denetlenebilir hale getirmek kaçınılmaz bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. 

2. Problem Sadece Mali Sorun mudur?

Açıklamalardan görülüyor ki, futbol otoritesi temel sorun olarak finansal problemleri görüyor. Kulüplerimizin içinde bulunduğu sorunları sadece mali sorunlara indirgeyen bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Oysa, finansal sorunların temelde yönetsel sorunların bir türevi olduğunu kabul etmek zorundayız. Çünkü, finansal problemlerin ana kaynağını, kulüplerin kıt kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmamasına neden olan yetersiz yönetim oluşturur. Çünkü, kaynakların optimal bir şekilde kullanılmaması, zamanla devasa fon açıklarına neden olur. Oluşan fon açığının, aşırı borçlanmayla karşılanmaya çalışılması da süreç içinde  finansal yapıyı zayıflatır, kulübün finansal dengesini bozar. Bu bağlamda, kulüp kaynaklarını yerli yerinde ve etkin kullanmayan bir yönetsel yapı süreç içinde kulüplerin finansal darboğazlara girmesine neden olur. Öz itibariyle, mevcut finansal sorunların temel sorumlusu kötü ve basiretsiz yönetimlerdir. Yani, sağlıklı bir yönetsel yapı ve buna izin veren bir yönetsel kültür oluşturulmadan finansal ve ekonomik sorunlar çözülemez.  Bu bağlamda Türk Futbolunda bir üst yapı sorunu bulunuyor. Yetersiz ve/veya düşük yetkinlikli yöneticilerle kulüp futbolumuzu sportif-iktisadi-mali bir yere taşıyamayız.

3. Siyasetin Futboldaki Nüfuzunu Azaltmayacak mıyız?

Bugün Türk Futbolunun en önemli sorunlarından birisi: devletin futbolu bir nüfuz aracı olarak kullanmaya çalışmasıdır. Futbolu kitlelerin yönlendiriminde bir araç olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu yaklaşım otuzlu, kırklı yıllardaki Avrupa siyasi politikalarında da kendisini göstermişti. Bu davranışsal yaklaşım, doğal olarak siyasetin de futbola etkimesini beraberinde getiriyor. Futbol otoritesinin başkanının belirlenmesi (seçimi) ve buna bağlı yönetim kurulunun oluşturulması, çağın gerisinde kalmış delege merkezli genel kurul yapısıyla gerçekleştirilmektedir. Bu yapısal kültür, kulüp başkan ve yönetimlerinin siyasetin etkisi altında yol almaya çalışmasına neden oluyor. Bu da, futbolun olağan dinamikleriyle kendisini yönetmesine izin vermiyor. Genel kurul oluşumunda mesleki çıkarlardan daha çok, siyasete hizmet edecek bir işlevsel yapı sözkonusudur ve siyaset çok fazlasıyla bu kurulların oluşturulması ve çalıştırılmasını belirleyici bir role sahiptir.

Türk Futbolunun sportif performans yeteneğinin artırılması, siyasi iktidara bağlı politik bir anlayış veya devlet sübvansiyonuyla desteklenen  bir futbol yapılanmasıyla mümkün olamaz. Siyasetin dizayn ettiği bir futbol yapılanmasıyla iç içeyiz. Böylesi bir yapı, siyasetin futbol üzerindeki  nüfuzunu devam ettirebilmek için futbola muazzam para akıtmaya ve ona sponsor olmaya devam ediyor.  Bu alışkanlıktan hızla kurtulmadan, hiç bir soruna çare bulamayız. Avrupa’nın hiç bir prima liginde siyasetin etkisi gözlemlenmez. Avrupa’nın hiç bir liginde futbolun ana sponsoru olarak devleti göremezsiniz. Çünkü, endüstriyel futbol, siyasetin futbola etkisine asla izin vermez. 

4. Bugünkü Yönetsel Kulüp Yapılanmasıyla Nasıl Yol Alacağız?

Türk Futbolunun bugünkü genel yapılanması,  dernek şeklindeki kulüplerde “aidiyet”, borsa İstanbul’da ise “mülkiyet” kökenli bir yapıda yoluna devam ediyor. Bu yapı görüldü ki, Türk futbolunu sportif anlamda daha ilerilere taşıma yeteneğine sahip değil. Bugün yıllık gelirleri 4.5 milyar TL’na, borçları ise onbeş milyara ulaşan dernek merkezli bir idari yapı futbolumuzun yönetsel üst yapısını oluşturuyor. Bu yapı çalışırken, ne yazık ki,  “kol kırılır, yen içinde kalır” felsefesiyle  hareket edip “ibra müessesesini” doğru çalıştırmıyor. Yani, giderek parasallaşıp ticarileşen ve endüstriyel bir karaktere bürünen futbola bugünkü dernek-kulüp yönetsel yapısı dar geliyor. Bu yapıyı günün koşullarına göre şekillendirmeli ve yeniden düzenlemeliyiz. Kulüplerimiz dernek statüsünde yollarına devam edecek olsalar bile, mutlaka kulüp organizasyon yapılarına “Kurumsal Yönetim ve Yönetişimi” hakim kılan bir örgüt  modeline yönelmeliler. Bununla birlikte, günümüz futbol yapılanması kulüp yapılarını şirket olmaya zorluyor. Yıllık gelirleri çok önemli büyüklüklere ulaşan yapıyı dernekler kanunu kapsamında değil, ticaret kanunları gereğince yönetmek daha rasyonel ve bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. 

5. Bugünkü Merkezi Futbol Yapımız Futbolumuzu İleriye Taşıyabilir mi? 

Mevcut merkezi futbol yapımız, Türk futbolunu sportif-iktisadi-idari ve mali anlamda daha yukarılara taşıyamıyor. Böyle bir yetkinliği yok. Var olan futbol yapılanması kulüp futbolunun sportif performans yeteneğini daha yarışmacı bir seviyeye taşımaktan uzak. Kulüplere yön veren merkezi yapının, sahip olduğu statüsünü değiştirerek, Avrupa futbolunun yeni örgütlenme yapısına uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır. Artık, günümüzde futbolun gerçek sahibinin futbol kulüpleri olduğu gerçeğini kavramak ve kabul etmek durumundayız. Bu bağlamda, kendimize örnek alacağımız premier liglerde olduğu gibi bir organizasyonel yapıya geçmek zorundayız. Yani, Süper Lig A.Ş. ivedilikle kurulmalı ve kulüpler birliği futbolun tek sahibi olmalıdır. Mevcut yapı ise sadece yönetsel fonksiyonlara sahip organizatör bir yapıya dönüşmelidir. 

6. Futbolumuzun Fon Açığı Devlet Destekli Çözüme Muhtaç mı?

Futbolumuzun borçları gelirlerinin neredeyse dört katına ulaşmış durumda.  Gelirleri, borçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Kulüplerin öz kaynak açıkları her geçen gün yükselen zararları nedeniyle artıyor. Buna karşın kulüplerimiz maliyet ve gider yönünde bir tasarruf hareketine yönelmiyorlar.  Futbol kulüpleri içinde bulundukları borç batağından kendi yetileriyle kurtulabilecek yeteneğe de sahip görünmüyorlar. Bununla beraber, bu yetkinliğe ulaşmak için gerekli çabayı gösterdikleri de pek söylenemez. Çünkü, nasıl olsa “devlet babanın” bir şekilde kendilerine destek olacağına inanıyorlar. Devlet de bu anlayışı boşa çıkartmıyor ve yeri geldiğinde vergi- prim affı, borç erteleme, arsa verme vb. sübvansiyonlarla kamu kaynaklarını bu kulüplere aktarmaya devam ediyor. Bu politika sonuç itibariyle, hem rekabetçi dengeyi bozuyor, hem de kulüpler arasında haksız ve dengesiz rekabetin oluşmasına yol açıyor. Bugün kulüplerin borçlarının yapılandırılması da bu mantık temelinde hayata geçiriliyor. Sonuçta, devletin siyasi iktidar aracılığıyla futbola müdahil olmasını bizatihi futbol kulüpleri istiyor. Hal böyle olunca da, futbolun en büyük sponsoru devlet oluyor. Bu durum, futbolumuzun üzerinde siyasi etkinin daha da artmasına ve kulüplerin siyasete bağımlı hale getirilmesine olanak ve ortam sağlıyor. Şunu unutmamak gerekir ki, günümüzde futbol= iyi yönetim+ sportif performans+ başarılı finans yönetimi demektir. Bu nedenle, hesabını iyi yapmayan kulüplerin doğal seleksiyona uğramasına izin verilmelidir. Devlet destekli futbol yapılanması, uzun vadede kulüpleri iktisadi-finansal ve idari tembelliğe itmekte ve zaman içinde sportif performansın düşmesine neden olmaktadır. 

7. Parasal Gelir Artarken, Sportif Performans Neden Düşüyor?

Türk futbolu son yirmi yılda parasal gelirlerini yüzde 600’e yakın artırırken, sportif performansı maalesef 2000 yılının gerisine düşmüştür. Yani, Türk futbolu bir şekilde parasal gelir yaratırken, bu parasal genişlemeyi sportif performansa dönüştürebilecek üst yapıyı günün koşullarına uygun tesis edememiştir.

O halde şu soruyu sormamız gerekiyor? Türk futbolu parasal gelirlerini artırırken, sportif performansı neden düştü? İşte bu sorunsal, bugün Türk futbolunun en yaman çelişkisidir. Türk futbolu UEFA hinterlandı içinde olmasına karşın, koşulların gerektirdiği şekilde kendisini reorganize edememiş ve gerekli üst yapıyı sağlayamamıştır. Alt yapı gelişirken,  bu gelişime destek olabilecek bir üst yapı oluşturulamamış ve kaynaklar sportif performansı maksimize edebilecek şekilde kullanılamamıştır.  Bunun kaçınılmaz sonucu da, sportif performansın gerilemesi olmuştur.

Sonuç olarak, Türk futbolunda son yirmi yılda yönetsel gelişim, parasal gelişim hızının gerisinde kalmıştır.  

8. Orta ve Uzun Vadeli Stratejik Bir Planlama Olmadan Başarı Olur mu? 

Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, futbolumuzun orta ve uzun vadede stratejik bir planlaması bulunmuyor. Günü kurtaran pragmatik ve oportünist yaklaşımlarla sorunları çözmeye çalışıyoruz. Oysa, futbol yapımızın uzun erimli bir bakış açısına sahip olması gerekir. Bu planlamayı yapmayı, devletten-siyasetten bekleyen bir anlayıştan hızla uzaklaşmalıyız. Türk futbolunun geleceği planlayıcısı onun mesleki örgütlenmesi olan Kulüpler Birliği olmalıdır. Kulüpler Birliği bu bağlamda daha aktif bir yapıya evrilmeli, buna göre kendisini yeniden tasarımlamalıdır. 

9. Kurumsal Yönetim ve Yönetişimi Egemen Örgüt Modeli Kılmadan Başarıya Ulaşabilir miyiz?

Futbolumuzda şeffaflığı sağlayacak, paydaşlara karşı sorumluluk taşıyacak, denetime açık ve hesap verebilir bir yapı oluşturulmadığı sürece, ister dernek statüsünde, isterse şirket şeklinde organize olsun, kulüplerimizde sağlıklı bir yönetsel ve mali yapıya ulaşma olanağı bulunmuyor. Bu kapsamda, futbol otoritesinin de aynı açıklık ve sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. Bu bağlamda, kulüplerin borçlarının yapılandırılma politikasında da aynı şeffaflığı sağlamak zorundayız.

10. Sonuç İtibariyle: Türk Futboluna Reform Değil, Devrim Lazım!

Bugün futbolun ulaştığı endüstriyel düzey, artık kulüplerin ve futbol otoritesinin yeniden yapılanmasını zorunlu hale getiriyor. Konvansiyonel yönetim anlayışıyla organize olmuş bugünkü futbol yapılanmasını, mevcut yönetsel anlayış ve felsefeyle yönetmek artık mümkün görünmüyor. 

Bu yapıda ısrar edenler, kısır döngü içinde sportif ve mali başarıdan her geçen gün uzaklaşıyor ve buna bağlı olarak futbol pastasından aldıkları pay  giderek düşüyor. 

Bu bağlamda Türk futbolunun rekabetçi yapısını yükseltecek ve onu Avrupa ve Dünya futbolunda söz sahibi kılacak bir modele gereksinim var. 

Bu model dinamik olduğu kadar, geniş katılım tabanına sahip olmalı ve daha demokratik bir yapılanma içinde olmalıdır. Bu modelin realize edilebilmesi, tamamen futbolun yeniden yapılandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bugünkü mevcut yasal durum bu yapılanmaya izin vermemektedir. Mevcut statüyü tamamen değiştirecek bu yapının ikinci aşaması ise, futbol kulüplerinin yeniden yapılandırılmasıdır. 

Burada en kritik konu ise: Kurumsal yönetim ve yönetişimin kulüplere ve futbol otoritesine egemen örgüt modeli haline getirilmesidir. Bu gerçekleştirilemediği taktirde, oluşacak yapı tıpkı bugünküne benzer nitelikte olacaktır. Böylesi bir örgütlenme, başta siyaset olmak üzere her türlü politik müdahaleye açık, nüfuz aracı olarak kullanılmaya devam edecektir. 

Bu nedenle, Türk futbolunda günü kurtaran palyatif çözümler öneren bir yapı yerine, rekabeti daha da artıracak, futbol kalitesini yükseltecek, Türk futbolunu iktisadi-mali ve sportif olarak Avrupa’da daha ilerilere taşıyacak bir yapıya geçmek zorundayız. Bunun yolu da, eski yapıyı sürekli modifiye etmek yerine, radikal bir değişimle eski statüyü ortadan kaldırıp kulüplerin egemen olduğu, günün gereklerine uygun bir yapıyı tesis etmekten geçiyor. 

Aksi halde,  “devlet destekli top” sektirmeye devam ederiz.

Bu konuda görüş, öneri ve değerlendirmelerimiz için bakınız: Tuğrul Akşar-Kutlu Merih, “Futbolumuza Yeni Bir Yapılanma Önerisi”, 13 Ekim 2008,  http:

//www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/yonetim/117-tugrul-aksar/228-futbolumuza-yeni-bir-yapilanma-onerisi.html{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  9074  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43946524

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 13 11 2  0 35 13 22 35
2 Fenerbahçe 13  10   2 1 36  12   24

32

3 Samsunspor 14 9 2  3

29

14 15

29

4 Eyüpspor 14  6   5  3 21 15 6 23
5 Beşiktaş 13 6 4  3  22  15 7 22
6 Göztepe 13 6 3 4 24  19 

  5

 21 
7

Başakşehir

13 5  4  4 21 18 3 19
8 Ç.Rizspor 13 6 1

6

15 20 -5 19
9 Sivasspor 14 5 3 6 18    22  -4 18
10 Konyaspor 14 5 3 6 16 21 -5 18
11 Antalyaspor 13 5 2 6

17

25   -8 17
12 Trabzonspor 13 3 6 4 18  16 2 15
13 G.Antep FK 13 4 3

6

19  21  -2  15
14 Kasımpaşa 13 3 6 4 16 19 -3 15
15 Alanyaspor 13 3 5 5 12 16 -4 14
16

Kayserispor

13

2

6 5 13 25 -12 12
17 Bodrum FK 14 3 2 9 10 21 -11 11
18 Hatayspor 13 5 7 12 20  -22 8

19

A.Demirspor 13 0 2 11 9 31 -22

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.