Akşar: Devletin Sponsor Olduğu Futbolda Özerklikten Söz Edilemez
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Tuğrul AKŞAR Akşar: Devletin Sponsor Olduğu Futbolda Özerklikten Söz Edilemez

Akşar: Devletin Sponsor Olduğu Futbolda Özerklikten Söz Edilemez

Taksar111 foto

Cihan Haber Ajansı- 8 Ağustos 2014 Futbol ekonomisti Tuğrul Akşar, ülkemizde futbol sponsorluğundan gelen kaynakların önemli bir kısmının devlet kaynaklı olması nedeniyle devletin, bu aktarılan fonlar sayesinde siyaset aracılığıyla her zaman futbol üzerinde bir vesayet kurma olanağına kavuştuğunu ifade etti.

 

Futbol ekonomisti Tuğrul Akşar, ülkemizde futbol sponsorluğundan gelen kaynakların önemli bir kısmının devlet kaynaklı olması nedeniyle devletin, bu aktarılan fonlar sayesinde siyaset aracılığıyla her zaman futbol üzerinde bir vesayet kurma olanağına kavuştuğunu ifade etti.

 

Spor Toto'nun hem Süper Lig'e hem de 2. ve 3. Lig'e, Ziraat Bankası'nın Türkiye Kupası'na, PTT'nin 1. Lig'e ismini vermesi ve Digitürk'ün TMSF'nin eline geçmiş olmasının, futbol üzerinde daha önceden de var olan devlet vesayetinin pekişmesine olanak sağladığını belirten Akşar, hal böyle olunca Türk futbolunda özerklikten bahsedilemeyeceğini söyledi.

 

Cihan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Akşar, finansal fair play kriterlerinin önemli olduğunu vurgulayarak, "Finansal fair-play kriterleri 2014-2015 sezonundan itibaren uygulanmaya başladı." dedi.

 

TAKSAR foto3

 

Bu kriteler kapsamında mali yapısı güçlü ve dengeli olmayan kulüplerin UEFA Lisansı alamayacağını da belirten Akşar, finansal fair play kriterlerinin temelde futbol kulüpleri arasında iktisadi ve mali dengede rekabet ortamını oluşturmayı amaçladığını dile getirdi. Akşar, şöyle devam etti:

 

"Finansal yapısı sağlam olmayan ve beklenen finansal rasyolarda yeterli bir mali bünyeye sahip bulunmayan kulüplerin, UEFA lisansı alamamaları durumunda iktisadi ve mali anlamda çok önemli kayıplarla karşı karşıya kalabilecekler. Ayrıca başta UEFA organizasyonlarından men cezaları olmak üzere, çok önemli maddi ve sportif yaptırımlarla da karşı karşıya kalabilecekler."

 

UEFA Şampiyonlar Ligi'nin kulüplerimiz için maddi ve sportif anlamda çok önemli bir organizasyon olduğu dile getiren Tuğrul Akşar, "Şampiyonlar Ligi'ne katılan ve gruplarda mücadele eden bir takım gruptan çıkamasa bile, yaklaşık olarak 20-25 milyon Euro civarında bir gelir elde ediyor. Orada 6 maçta bu gelir elde edilirken, Spor Toto Süper Lig'de mücadele ettiğiniz 34 maç sonunda bu parayı alacağınız galibiyet primlerinden dahi elde edemiyorsunuz. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'ne gidebilmek için finansal fair-play kriterlerine uyum sağlamak ve aynı zamanda Avrupa futbolunun vitrininde kalabilmek bakımından çok önemli." dedi.

 

taksar6

 

UEFA'nın finansal fair-play kurallarına uygulama konusunda Avrupa'nın üst düzey ülkelerine karşı biraz daha toleranslı davrandığını vurgulayan Akşar, "Futbolda yaşanan bu sıkıntılar sadece bizim ülkemize özgü değil. Avrupa'da da bir çok kulübün finansal anlamda sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmadığını görüyoruz." diyerek şöyle devam etti:

 

"Avrupa'nın en büyük kulüplerine ve bu kulüplerin yer aldığı liglere karşı daha hoşgörülü olan UEFA'nın, bizim gibi birinci sınıf futbol ülkesi olmayan liglere karşı tavizsiz bir yaklaşım sergilemesi, son zamanlarda bu ülkelere karşı UEFA'nın bir güvenilirlik problemi yaşamaya başladığını söyleyebiliriz.

 

TugrulAKSAR

Gücü daha çok bizim gibi ülkelere yeten UEFA, Avrupa'nın en borçlu kulüplerine sahip Premier Lig'e, La Liga'ya herhangi bir yaptırım uygulayamıyor. Nitekim, UEFA Finansal Fair Play kriterleri ilk kez 2012-2013 sezonunda uygulanacaktı, ancak İngiliz kulüpleri mevcut mali yapılarını kısa süre içinde bu kurallara uydurmakta zorlanacaklarını ifade edince, uygulama 2014-2015 sezonuna ertelenmişti. Bu da, UEFA'nın futbolda ülkelere nasıl çift taraflı davrandığının açık bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

 

UEFA Büyük ligler ve takımların, ne pahasına olursa olsun, mutlaka Şampiyonlar Ligi'nde olmasını istiyor ve buna göre şampiyonayı dizayn ediyor. Çünkü, UEFA bu liglerin ve takımların, mevcut organizasyonlarının marka değerini artıracağına inanıyor. Bu durum da, bu liglerle ve büyük takımlarla organik bir ilişki içine giriyor ve diğer liglerle bu ligler ve takımlar arasında haksız bir rekabetin doğmasına yol açıyor. UEFA bir yandan, futbolda dengeli rekabeti sağlamaya yönelik, fair play kurallarını getirmeye çalışırken, diğer taraftan bunun tam zıddı uygulamalarla küçük ligler ve kulüpler aleyhine bir haksız rekabet oluşturuyor. Büyük takımların başına olası bir kaza gelmemesi için ülke ve takım katsayı uygulamasına sıkı sıkıya sarılıyor"

 

Türkiye'de futbol kulüplerinin mali durumlarının çok sürdürülebilir konumda olmadığını kaydeden futbol ekonomisti Akşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Futbolda birçok takımın gelirleri giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Var olan mali kaynaklar ise etkin ve verimli bir şekilde kullanılmıyor. Hesapsız, kitapsız ve verimsiz yapılan harcamalar bir süre sonra kulüplerin fon ihtiyacını giderek artırmaya başlıyor. Böyle olunca da, kulüpler aradaki farkı kapatmak için borçlanma yoluna gidiyorlar. Bu borçlanma, bankalardan alınan krediler, üçüncü şahıslardan ve yöneticilerden sağlanan kaynaklarla mümkün olabiliyor. Bu da, zaman içinde kulüplerin finansal yapılarını olumsuz etkilemeye başlıyor.

 

Bu yüzden bu kulüpler, sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme yakalayamıyorlar, borç batağına sürükleniyorlar. Sonrasında borçlanmanın olumsuz etkileri sportif performansı da olumsuz etkiliyor. Kulüp aşırı borçlanmadan dolayı zaman içinde oyuncularına teknik kadrosuna ücret, maaş ve prim gibi borçlarını ödeyemediği için kulübün bireysel ve takım bazında bir süre sonra motivasyonu düşüyor, bu da sportif performansın giderek düşmesine neden oluyor.

 

Aynı zamanda, içine girilen kısır döngü kulübün mali kaynaklarını da erittiği için, yetenekli, rekabetçi ve kaliteli oyuncu ve hoca transferleri mümkün olamıyor. Türkiye'de özellikle kulüplerimizin mali yapıları istenilen düzeyden çok uzakta. Kulüplerimiz net borçlu olarak gözüküyor. Gelirlerimiz giderlerimizi karşılamayınca borçlanma yoluna gidiyoruz. Aslına bakarsanız: Türk futbolunun gelirleri 2000 yılında 150 milyon Euro civarındayken, 2014 yılında bu tutar 600 milyon Euro düzeyine kadar çıktı. Burada yüzde üçyüze ulaşan, geometrik bir gelir artışı söz konusuyken, ne yazık ki, bunun sportif tarafta karşılığı beklenenden çok geride kaldı. parasal refahımız artarken, sportif refah seviyemiz 2000'in gerisinde kaldı. Hal böyle olunca, futbolda sportif ilerleme kaydetmek mümkün olamadı. Bu süreçte, 2002 Dünya Kupası ve Euro 2008'i hariç tutarsak, Avrupa şampiyonası ve Dünya Kupası gibi çok önemli uluslararası turnuvaları ıskalamak durumunda kaldık.

 

Bu konuları biz 2013 yılında yayınladığımız Krizdeki Futbol isimli kitabımızda da geniş ve kapsamlı bir şekilde ele aldık...

 

krizdeki20futbol20kapak

 

Bir futbol ülkesinde, sportif gelişim parasal gelişimin gerisinde kalıyorsa, burada futbolun kendi iç dinamikleriyle olağan gelişimini kaydetemediğini söylemek yanlış olmaz. Geçen 13 yıllık süreçte, parasal refahın sportif refah düzeyimizi artıramaması, aslında Türk Futbol otoritesinin kendisini sorgulamayı gerektirir. Nerede yanlış yaptık? ya da yapmaya devam ediyoruz diye...yetmişli yıllarda sosyal gelişim ekonomik gelişimin önüne geçince, ülkede demokrasi bir süre sonra rafa kalkmıştı. Futbolda da şimdi bunun tersi bir durumla karşı karşıyayız. Bu kez, futbolumuzda da parasal gelişim yönetsel ve ysosyal gelişimin önüne çıktı. Bu durum sportif refah seviyemizin, yani sportif performansımızın yükselmesini önledi. UEFA ve FIFA sıralamalarında 2000'in gerisinde kaldık. Normalinde futbolumuzdaki bu parasal büyümenin beraberinde sportif başarıyı da getirmesi beklenirken, bu ne yazık ki, ülkemizde olmadı. Aslına bakarsanız bizim kaynaklarımız var, ancak bunları etkin kullanamadığımız için sportif kuraklık çekiyoruz. Bunun yanında Avrupa'ya gidebilen takımlarımız da mali sıkıntılardan dolayı performanslarını tam ortaya koyamıyorlar.

 

Tüm bunların temel nedeni ise; futbolumuzdaki parasal büyüme ve gelişime karşın, yönetsel gelişimimizin parasal gelişim hızını yakalayamaması, bu büyümeyi yönetebilecek ve yönlendirebilecek bir sportif yönetsel yapılanmayı hayata geçiremeyişimizdir. Yani, parasal gelişim, sportif yönetsel gelişimin önüne geçti.

 

Sponsorların Türk Futbolunu Terk Etmesi

 

Türk sporunda ve özellikle Türk futbolunda sponsorların son yıllardaki kaçışını da yorumluyan Tuğrul Akşar, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi takımların göğüs reklamı bulmakta zorlanmasına da dikkat çekti. Akşar, büyüklerin bu sıkıntıyı yaşamasıyla birlikte özellikle Anadolu takımlarının yıllardır nelern yaşadığının da gündeme geldiğini ifade etti.

 

Ekonominin temel kurallarından birisinin, 'para her zaman huzurlu, güvenli ve istikrarlı ortamları sever.' söylemine vurgu yapan Akşar, sözlerine şöyle devam etti:

 

"Bir yerde belirsizlik, kargaşa, kaos ve kavga varsa, para orayı terk eder. Futbolumuzda da ne yazık ki, bu bağlamda kaos, kargaşa ve kavga ortamı olunca, sportif finansal yatırımcı da kaçmaya başlıyor. Maalesef, bu nedenle de Türk futbolu kendi iç dinamikleriyle iktisadi ve mali anlamda istenilen düzeye gelemiyor. Bu kapsamda, hep kaynağa ve ilave fonlara ihtiyacı olan bir ligimiz var. Yönetsel anlamda da kulüplerin günün ve endüstriyel gelişimin gerektirdiği kurumsal yönetim ve yönetişimi, kendi kulüplerine egemen örgüt yapıları haline getirememeleri, Türk futbolunun tökezlemesine neden oluyor. Bu nedenle kulüplerimiz iyi yönetilmediği için, futbol yeteneği ve havuzu son derece bereketli bu coğrafyada sportif kuraklık yaşamaya devam ediyor.

 

 

Yukarıdaki saydığımız olumsuzluklara ek olarak, Türk futbolunun kalite, izlenilirlik ve uluslararasılaşabilmek gibi bir gündemi de bulunmadığı için, sponsorlar kendi ürününü taşıyacak ulusal veya ulusalararası marka olabilecek kulüp bulmak isteyen firmalar yavaş yavaş takımlarımızı terk ediyor. Tüm bu sorunların çözümlenebilecek sorunlar olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda 57. sezon başlarken, futbol otoritesi, tüm futbol paydaşlarının katılacağı bir arama konferansı düzenlemeli ve buna bağlı bir akil adamlar oluşumu sağyarak, Türk futbolunun içinde bulunduğu temel sorunlarını çözüm süreci ile futbolumuza dostluk, sevgi ve kardeşlik iklimini kuracak bir barış süreci başlatılmalıdır.

 

Bunların bitirilmesi için futbolun akil adamlarının bir araya gelip durum değerlendirmeleri yapmaları gerekiyor. Bir an önce nefret kültüründen beslenen şiddetin, kaosun bitirilmesi gerekiyor. Futbolumuzda acilen barış sürecinin başlatılması gerekiyor. Bunlar yapılırken, futbol otoritesinin herkese eşit, adil ve hukukun üstünlüğünü her zaman önde tutan bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Son zamanlarda bakın Türk sporuna sponsor olan firmalar Avrupa'daki takımlara veya spor dallarına sponsor olmaya başladılar. Burada, herkesin kendisini sorgulaması gerekir. Her kulüp, bu işte ne kadar sorumluluğu bulunduğunu sorgulamalı, öz eleştiri yapmalı.. "

 

Özellikle Türk futbolunda yaşanan olayların yine futbolun kendi dinamiğiyle, aşağıdan yukarıya bir yapılanmayla çözülebileceğini belirten Akşar, siyasi kanallardan yukarıdan aşağıya bir emir komuta zinciri içinde Türk futbolunun sorunlarının çözülemeyeceğini bildirdi. Akşar, şöyle konuştu:

 

"Bu sorunlar uzun vadeli stratejik yaklaşım ve planlarla çözümlenebilir. Aksi taktirde, belki ilk etapta emir komuta zinciri içinde bu sorunları çözebilirsiniz ancak bunlar kısa vadeli çözüm yöntemleridir. Bunların çözümüne katkı sağlamak için de futbol takımlarının da bir an önce rekabete, dostluğa, barışa olumlu mesajlar vermeleri lazım."

 

 

Devletin Sponsor Olduğu Yerde Özerklikten Bahsedemeyiz

 

Türkiye'de özellikle futbolun özerk yönetildiğinin her ortamda söylenmesine rağmen futbolun sponsorlarının devletin kontrolündeki Spor Toto, Ziraat Bankası, Digitürk ve PTT olduğunu kaydeden Akşar, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Futbolumuzun tüm sponsorları devletin kontrolünde. Böyle bir ortamda siyasetin futbola etki etmemesi mümkün mü? Maalesef böyle olunca siyasetin eli hep futbolun üzerinizde olacaktır. Ancak, birinci sınıf futbol ülkesi olursanız siyasetin etkisi azalır. Birinci sınıf futbol ülkesi olamadığınız ve devletten bu maddi fonları aldığınız sürece, siyasetin her zaman futbola etkisi ve yönlendirmesi devam edecektir. Dolayısıyla TFF özerktir diyoruz ama söylediğim faktörler bunu etkiliyor."{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  18761  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1578 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51359841

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1