Kaybedenler Kulübü- Galatasaray
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Tuğrul AKŞAR Kaybedenler Kulübü- Galatasaray

Kaybedenler Kulübü- Galatasaray

GALATASARAY

Tuğrul AKŞAR/9 Mayıs 2011

Rahmetli başkan Özhan Canaydın 2001-02 sezonu sonuna yakın Mehmet Cansun’dan  başkanlık koltuğunu devir aldığı, yani Galatasaray’a henüz başkan olduğu dönemde, Galatasaray’ın içinde bulunduğu sorunların çözümleri ile gelecek on yıla ilişkin beklentilerin yönetimi ve kulübün vizyonunun belirlenmesine yönelik, geniş katılımlı bir “Arama Konferansı” düzenlemişti.

Bu toplantı kulüp için bir ufuk arayışıydı ve ilk defa bir futbol kulübü gelecek on yılını planlamaya yönelik böylesi bir aksiyona yönelmişti. Bu gerçekten de Türk Futbolu için bir milat olabilirdi. Ancak daha sonra toplantının misyonu ve vizyonu değişti iş tamamen bir tür “Para Arama Konferansı”na dönüştü.

“Arama Konferansı” sonrası katılımcıların talep ve görüşlerini tek tek toplayan ve bunların realizasyonları için kolları sıvayan Canaydın ne yazık ki, amacına ulaşamadı. Her ne kadar böyle de olsa, o “Arama Konferansı”ndan çıkan dört temel sonuç vardı. Bunlar;

  1. Kulüp gelecek 10 yıl içinde yedi kez Süper Lig Şampiyonluğuna ulaşmayı
  2. İki kez Avrupa’da final oynamayı,
  3. Üç önemli dünya yıldızının kadroya dahil edilmesini,
  4. Yeni ve mükemmel 50.000 kişilik bir stadın yapılmasını hedeflemişti.

Daha sonra Özhan Canaydın tamamen direksiyonun başına geçtikten sonra kulüpte ilk iş olarak çok başarılı, mütevazı hoca, bir taktik ve strateji ustası Mircea Lucescu’yu 2001-02 sezonu sonunda şampiyon olduktan sonra gönderdi ve yerine “gönüllerin hocası” Fatih Terim’i getirdi.

İşte Özhan Canaydın ile başlayan bu dönem daha sonra Galatasaray’ın “düşüş yılları” oldu. Oysa, kulübe başkan olduğunda tüm malvarlığını riske edebilecek kadar içi Galatasaray sevgisiyle dolu olan Özhan Canaydın ilk olarak kulübü finansal olarak rahatlatabilmek için tüm bankalarla görüşerek, öncelikle vadesi gelen borçları öteletip kısa vadeli banka kredilerini uzun vadeye yaydı. Mevcut yüksek maliyetli kredilerin maliyetlerini düşürttü. Bütün bunlara ilaveten kulübe kendi ifadesiyle “25 milyon dolarlık kasa kolaylığı”  sağlayarak başkanlık yelkenini beklenti rüzgarıyla doldurdu. Tüm bunlar belki de hiçbir başkanın yapmaya cesaret edemeyeceği finansal hamlelerdi ve Özhan Canaydın tüm bunları kendi şahsi kefaletleriyle halletti.

Artık kulüpte işlerin yolunda gitmesi gerekirdi. Nitekim son viraja önde girmiş Galatasaray 2001-02 sezonunu şampiyon tamamladı. Mircea Lucescu Ali Sami Yen’deki son maçında Yozgatspor’u mükemmel bir oyunla 5-0 yenerek Galatasaray’daki misyonunu tamamlamış oldu ve ertesi yılın çalışmalarına hemen başlayan Galatasaray “gönüllerin sultanı” hocayı, yani Fatih Terim’i kulübün başına getirdi. İkinci kez Galatasaray’ın başına geçen Fatih Terim ile “Arama Konferansı”nda ortaya çıkan sonuçları hayata geçirmek isteyen Galatasaray’da ne yazık ki beklenen olmadı ve o sezonu Beşiktaş’ın arkasından ikinci sırada tamamladı.

İşte tüm iyi niyetle yapılan bir planlama ve buna bağlı olarak içinde teknik direktörlük değişimini de içeren bazı yönetsel değişiklikler Galatasaray’da bir süre sonra işlerin raydan çıkmasına, bugünkü yönetsel akıl tutulmasına kadar gidecek bir dönemin yani Galatasaray’ın sportif ve yönetsel olarak ciddi ölçüde irtifa kaydedeceği,  “düşüş yıllarının” başlayacağı bir dönemin de başlangıcı oluyordu.

Nitekim bu düşüş yıllarında Galatasaray 2005-06 ve 2007-08 sezonları olmak üzere sadece iki şampiyonluk kazandı. 2002-03 sezonunu 2. Olarak tamamladı. 2004-05, 2006-07 ve 2009-10 sezonlarını lig üçüncüsü olarak, 2008-09 sezonunu da beşinci olarak,  2003-04 sezonu ise altıncı olarak tamamladı.

Bir türlü gelmeyen başarı kulübün geleneklerine hiç de uygun olmayacak şekilde hoca değişikliklerini de beraberinde getirdi.

Galatasaray 2002-2011 arası tam on hoca değişikliği yaşadı. Bu dönemde adeta Galatasaray’a hoca dayanmadı. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere bu dönemde Fatih Terim ile başlayıp Bülent Ünder ile sonlanan  bir hoca kıyım süreci yaşandı. Dokuz sene içinde on değişik hoca ile çalışılıp, hem parasal hem de sportif anlamda bir hezimet dönemi yaşandı. Bu dönemde iki de başkan değişikliği yaşandı.

 

2000-2010 Arası Galatasaray’da Çalışan Teknik Direktörler

Teknik Direktörler

Çalışma Dönemleri

Fatih Terim

1996-2000

Mircea Lucescu

2000-2002

Fatih Terim

2002-2004

George Hagi

2004-2005

Eric Gerets

2005-2007

Karl H.Feldkamp

2007-2008

Cevat Güler

2008-2008

Michael Skibbe

2008-2009

Bülent Korkmaz

2009-2009

Frank Rijkaard

2009-2010

George Hagi

2010-2011

Bülent Ünder

          2011-

 

Bu Süreçte Cim Bom Avrupa’da Ne Yaptı?

Bu süreçte Galatasaray 1 kez Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası’nda çeyrek finale yükseldi. Şampiyonlar Liginde 2001-02 sezonunda ilk gruptan çıkmasına karşın o günkü statüye göre mücadele ettiği 2. Gruptan son maçında Ali Sami Yen’de Liverpool’a 1-0 yenilerek çıkma başarısı gösteremedi.

Galatasaray bu dönemde 64 Avrupa Kupası maçı oynadı. Oynadığı maçların 21’ini kazanıp 22’sinde berabere kaldı. 21 maçını da kaybetti.

Sarı kırmızılılar katıldıkları Europe Lig’de ise 3 kez gruplardan çıkma başarısı gösterdi. Bir kez çeyrek final oynadılar.

Kısacası Sarı Kırmızılıların bu süreçte Avrupa karnesi çok iyi gelmedi.

Galatasaray’ın geçmiş performansı her zaman Türk futbolunun  önünü açan bir özellik taşımıştı ve yurtdışında marka olmayı başarabilen ilk Türk Kulübü olmuştu. Ancak görünen o ki, Galatasaray’da bir süre sonra “metal yorgunluğu” başladı ve kulüp organizasyonel ve yönetsel sağlığını yitirdi. Bunun doğal sonucu ise sportif kuraklıktı. Nitekim de öyle oldu. Galatasaray 2002-11 arasını müthiş bir sportif kuraklıkla geçirdi.  

Galatasaray’ın 2000-2011 Arası UEFA Takım Sırası Gelişimi

 

image001

 

Galatasaray’ın 2000 yılında ulaştığı UEFA Şampiyonluğu kulübün Avrupa’da daha da başarılı olması için önemli bir araç oldu. Nitekim Galatasaray, 2000 yılında  33. Sıradan başlayan UEFA yolculuğunda 15. Sıraya kadar yükseldi. 2003-04 sezonundan sonra başlayan düşüş  Galatasaray’ı  UEFA sıralamasında da daha aşağılara çekti. Nitekim 2006-07 yılında dip yapan Galatasaray o seneyi UEFA’da 97. Olarak tamamladı. Daha sonra yukarı yönlü bir gelişim trendi yakalayan Galatasaray ancak içinde bulunduğu yönetsel ve finansal sorunların takıma olumsuz etkisi nedeniyle 2000 yılındaki performansını hala yakalayamadı. 

Yönetsel Sağlığın Bozulması Finansal Borçları Çığ Gibi Artırdı

 

Galatasaray’ın bugün içinde bulunduğu sıkıntıların yönetsel, finansal, iktisadi ve sportif nedenleri var. Bu konularda defalarca kez yazdık. Özellikle finansal ve iktisadi sorunlarını çok daha fazla yazdım. Özellikle borsaya açılma macerası sonrası yüz milyon dolarlara ulaşan kayıplar, yapılan yanlış transferler ve kaynakların etkin ve verimli kullanılamaması Galatasaray’ı devasa borçlarla karşı karşıya bıraktı. Ancak Galatasaray’ın bu kadar finansal dar boğaza girmesinin temel nedeni yıllar itibariyle kulübün organizasyonel sağlığının giderek bozulmasına karşın bir türlü yönetsel yapılanma ve sürekli iyileştirmenin ne Özhan Canaydın, ne de Adnan Polat döneminde gerçekleştirilememesi kulübü finansal yöndenbir uçurumun kenarına getirdi.  Bu dönemde kulübün gelirleri % 37 artarak 59.3 milyon Euro’dan 81 milyon  Euro’ya yükselirken, toplam borcu da tam yedi kat artarak 35 milyon Euro’dan 240 milyon Euro’ya yükseldi.

 

Sarı-kırmızılı kulübün resmi internet sitesinde yer alan 2010 Yılı Mali Genel Kurul Raporu Kulüp Konsolide Borçlar ve Alacaklar bölümünde yer alan bilgiye göre, kulübün toplam borcu 514.046.150 lira, alacağı ise toplam 75.231.553 liraya ulaştı ve Kulübün borç-alacak farkı ise 438.814.598 lira olarak gerçekleşti.  Nakit çıkışı gerektiren borç ve yükümlülükleri 308.834.881 lira, nakit çıkışı gerektirmeyen borç ve yükümlülükleri ise 205.211.269 lira.

Galatasaray'ın aldığı banka kredileri ise Kulübün 31 Aralık 2009 tarihindeki toplam borç alacak farkının 312.309.739 lira olduğu belirtildi.

Kulübün toplam borcunun toplam 187.275.809 lira.

 

Kulüp Zararı 2 Yıllık Dönemde 213 Milyon Lira’ya Ulaştı

 

Galatasaray'ın, mali genel kurulda hazırlanan Divan Kurulu raporunda kulüp toplam zararının 213 milyon lira  ulaştığı; kulüp zararının, 2008-2009 ve 2009–2010 olmak üzere 2 yıllık dönemde toplam 213 milyon liralık zararın, 47 milyon lirasının azınlık payı (Şirket birleşmesi ile ortadan kalktı), 44 milyon lirasının kur farkı (kaydi zarar), 37 milyon lirasının değerlendirme amortismanı olduğu (Toplam 128 milyon lira) vurgulanan raporda, 2 yıldaki gerçek zararın 85 milyon lira (213 milyon–128 milyon= 85 milyon lira) olarak görüldüğü açıklandı.

 

Takım Değeri Arttı, UEFA’da Sıra Kaybetti!

2002-2011 döneminde takımın bonservis bedelleri üzerinden değeri 2 kat artarak 30 milyon Euro’dan 90 milyon Euro’ya kadar yükselirken, Avrupa’daki UEFA sıralaması da olumsuza doğru yol aldı. 2002 sezonunu UEFA’da 15. Sırada tamamlayan Galatasaray buradaki düşüşünü de devam ettirdi. Bugünkü UEFA takım sırası ise 45 ve Galatasaray hala 2002’deki UEFA sıralamasını da yakalayamamış durumda.

Galatasaray Organizasyonel ve Yönetsel Sağlığını Yitirdi

Son derece kötü bir sportif  performansla 2010-11 sezonunu tamamlayacak olan Galatasaray bundan daha on bir yıl önce Avrupa’nın zirvesinde yer alan bir Türk takımıydı. Bugün gerek sportif gerekse mali ve iktisadi yönden gelinen nokta Galatasaray’ın geçen on sene içinde inanılmaz bir irtifa kaybettiğini bize gösteriyor.

Oynadığı 31 maçın yüzde elli ikisini, yani 16 maçı yitiren, averajı (-10)  olan, ezeli rakibi Fenerbahçe’den 36 puan fark yemiş 14. Sırada bir Galatasaray bugün karşımızda duruyor. Mazisini mumla arayan, kazanma kültürünü ve yönetsel sağlığını yitirmiş bir takım ve kulüpten söz ediyoruz. Türk futbolunda ilklere imza atan Galatasaray bu noktaya gelmemeliydi.

“Arama Konferansı”ndaki hedeflerden sadece Stat hedefini realize eden Galatasaray aslında dünyanın çok önemli yıldızlarını da Türkiye’ye getirdi. Ancak ne yazık ki, bu yıldızların hiç biri kadro da tutulamadı. Bu yıldızlardan istenilen performansı elde edemedi. Bu yıldızların transferi ve onların ücret ve maş giderleri yüzünden aksine büyük bir mali çöküntü ile karşı karşıya kalındı.

Galatasaray’ın 2000 yılında ulaştığı olağanüstü başarı kulüpte ve taraftarda büyük bir tatmin yarattı. Ancak bu tatmin duygularının izleyen yıllarda yerini rehavete bırakması, kulübün 2003-04 sezonundan ibaren paniğe girmesine neden oldu. O sezonu altıncı sırada tamamlayan Galatasaray, bu dönemde hoca değişikliğine giderek, Terim’in yerine George Hagi’yi getirdi. 2004-5 sezonunu 3. Sırada tamamlayan Galatasaray içinde bulunduğu olumsuzluğun farkına varamadı ve rahmetli başkan Özhan Canaydın kulübün gidişatında bir olumsuzluk olmadığını ve her şeyin düzeleceğini ifade ederek, mevcut durumun değiştirilmesine yönelik  radikal değişikliklere yönelmedi. 2005-06 yılında Gerets ile gelen olağanüstü şampiyonluk bir kez daha Galatasaray’ın gözünü peçeyle örttü ve kulüp yönetimi hala sorunlara kökten çözümler bulmaya yönelik herhangi bir eylem içine girmedi. 2006-07 sezonunu üçüncü olarak bitiren Galatasaray, bir sonraki sezonu şampiyon olarak tamamladı. Bu şampiyonluk ta camiaya beklenen huzuru getiremedi. Oysa Galatasaray inde bulunduğu sorunlardan kendisini kurtarabilse yenilenmeye gidebilir, tekrar bir yükseliş dönemine girebilirdi. 2007-08 sezonunda yaşanılan son şampiyonluk Galatasaray’ın hızlı aksiyon alması ve yönetsel, finansal yapılanmasının önünü kesti. Ve 2007-08 sezonundan itibaren giderek ağırlaşan sorunlar, yönetsel sorunlarla da birleşince kulübü bilişim alanı daraldı. Kulüp sağlıklı kararlar alamadı, yönetsel yapılanmaya yönelemedi, sürekli iyileştirmeyi gerçekleştiremedi, sportif performansa bir türlü ulaşamadı.

Oysa, Galatasaray yeniden yapılanmak ve yönetsel olarak yenilenebilmek için bu dönemde eline önemli fırsatları da geçirdi. Bu dönemde yönetimin asıl çözmesi gereken yönetsel konuları tali planda tutarak, daha çok finansal konulara odaklanması, bu amaçla şirket birleşmesi için kaynak araması, Riva’nın imar sorunlarını çözümlemeye çalışması, stat hamlesinin bitirilme çabaları Galatasaray yönetiminin dikkatini bu konulara odakladı. Ancak bu dönemde Galatasaray sürekli iyileştirmeyi hayata geçiremediği için örgüt sağlığını yönetsel olarak yitirdi.

 Galatasaray Metal Yorgunluğuna mı Uğradı

Galatasaray’ın 2000’li yıllara gelinceye kadar geçirdiği örgütsel, yönetsel  ve sportif  yapılanması Sarı Kırmızılıları Avrupa’da ve Türkiye’de takım bazında  çok önemli başarılara taşıdı. Bu çok doğal olarak takımda bir yorgunluğu ve yıpranmayı da beraberinde getirdi. Oysa bu dönemde Sağlıklı Bir Organizasyon’a ulaşabilmek ve kulübün sağlıklı gelişimini garanti altına alabilmek için kulübün yönetsel olarak doğru yönlendirme temelinde iç uyumunu bozmadan Yenilenme Becerisini geliştirecek şekilde aksiyon alması gerekirdi. Bu sayede takımda közlenmeye yüz tutmuş olan kazanma kültürü yeniden harekete geçirilebilir, Galatasaray’ın Türk futbolundaki liderlik misyonu devam ettirilebilirdi. Bugün gelinen noktada Galatasaray’ın içinde bulunduğu koşullar Galatasaray’ın Başarma/Kazanma Gücünü ciddi ölçüde erozyona uğratmış durumda. Buna sadece 16 maç kaybeden oyuncuları değil, çok önemli işler yapmasına karşın, yönetsel olgunluğu bir türlü yakalayamayan Yönetimi de dahil etmemiz gerekir.

Bu bağlamda 14 Mayıs,  Galatasaray’ın yeniden yönetsel yapılanma ile kazanma ve başarma gücünü kazanmasına olanak ve ortam sağlayabilecek bir tarih olabilir. Galatasaray’da kazanma kültürünün yeniden başat bir faktör haline gelmesi, Türk futbolu açısından da büyük bir kazanç olacaktır.{jcomments on}

 

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  28656  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1615 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51360079

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1