Futbolda Yeni Arayışlar: Avrupa Yenilik Peşinde, Türkiye Yerinde Sayıyor
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Diğer Yazarlar Futbolda Yeni Arayışlar: Avrupa Yenilik Peşinde, Türkiye Yerinde Sayıyor

Futbolda Yeni Arayışlar: Avrupa Yenilik Peşinde, Türkiye Yerinde Sayıyor

tffpg

Av. Mustafa Batmaz - 24 Ekim 2025  Avrupa futbolunda gelir modelleri ve rekabet dengeleri yeniden şekilleniyor. La Liga ve Serie A yönetimleri, yurt dışında lig maçları oynatarak yeni gelir kapıları aralamaya hazırlanıyor. Bu plan, hem yayın gelirlerini hem de global marka değerini arttırma hedefinin bir parçası. Örneğin, İspanya Futbol Federasyonu’nun ABD ve Orta Doğu’da maç oynatma düşüncesi, futbolun yalnızca yerel bir oyun değil, uluslararası bir endüstri haline geldiğini gösteriyor. Benzer bir strateji İtalya Serie A’da da gündemde. Lig yönetimi, ABD’de oynanacak sezon içi maçların hem yayın haklarına hem de sponsor anlaşmalarına katkı sağlayacağını öngörüyor. Bu adımlar, Avrupa futbolunun yeni dönemde saha dışında da gelir üretme zorunluluğunun farkında olduğunu ortaya koyuyor. 

 

La Liga ve Serie A yönetimlerinin maçları oynatmayı planladıkları şehirler ise bir rastlantı değil. La Liga’da Villarreal ve Barcelona arasında oynanacak maçın Miami şehrinde oynanması planlandı. Hem Latin Amerikalıların hem de İspanyol göçmenlerin çoğunlukta olduğu bu şehirde aynı zamanda Barcelona’nın efsanesi Messi ve İspanya milli takımından da tanıdığımız efsaneler Jordi Alba ve Sergio Busquets de yaşamakta ve Inter Miami forması giymekte. Bunun yanı sıra Serie A’da AC Milan ve Como arasında oynanacak maçın Avusturalya’nın Perth şehrinde oynaması planlandı. Perth şehrinin önemi ise İtalyan göçmenlerin ağırlıkta olduğu ve İtalyan kültürünün etkilerinin bu şehirde net bir şekilde görülmesi. Bir zamanlar TFF’nin de bu yönde çalışmaları vardı. Türkiye Süper Kupası 2 kez Almanya’da gurbetçi Türklerle buluşmuş bir kez de Suudi Arabistan’da bu maç oynanmıştı. Özellikle Almanya, günümüzde bu maçları kendi ülkesinde güvenlik problemi yarattığı gerekçesiyle oynatmak istememekte. Fakat dünyanın birçok yerinde gurbetçiye sahip Türkiye’nin, Süper Lig’i pazarlamak ve ek değer katmak adına yurtdışında tekrar bu tip maçları oynatarak hem ligin marka değerini hem de kulüpler için ek gelir kaynağı yaratması bana kalırsa önemli bir husustur.

 

Türkiye’de futbolun ekonomik ve sportif kalitesi son yıllarda ciddi biçimde düşüyor. Özellikle İstanbul’daki ilçe takımlarının sayısının artmasıyla birlikte, şehir takımları güç kaybederken tribünlerdeki seyirci sayıları da hızla azaldı. Bu durum, sadece gelir kaybına değil, futbolun izlenebilirliğinin de düşmesine yol açıyor. Sahadaki kaliteye bakıldığında, altyapı eksikliği her seviyede hissediliyor. Türkiye’de profesyonel liglerdeki birçok statta çim kalitesi bile standartların altında. Bu sadece estetik bir sorun değil; oyuncu sağlığını, maç temposunu ve yayın kalitesini doğrudan etkileyen bir faktör. Avrupa’nın futboldan kültür, ekonomi ve endüstri olarak bahsettiği noktada, Türkiye hâlâ temel fiziki koşulları tartışıyor. Dünyanın en verimli toprakları olarak bilinen Mezopotamya topraklarında bulunan Türkiye’nin, ülke futbolunun en üst liginde futbol oynamak için yeterli bir seviyede çim standardına sahip olmaması aslında çok övündüğümüz ligimizin ne kadar acınası olduğunun göstergesidir. Bir çim mi etkiliyor ülke futbolunu diyerek bana seslendiğinizi duyar gibiyim, evet etkiliyor. Oyunun temposunu ve kalitesini etkilemesinin yanı sıra hiç bir yabancı futbolsever ister Messi ister Ronaldo oynasın bu oyuncular “patates tarlasında” futbol oynuyorsa bir noktaya kadar o maçı izleyebilir. Bunları düzeltmeden yayın gelirlerinde bir artış beklenmesi akıl dışıdır çünkü çim ve benzeri unsurlar futbolun temel yapı taşlarıdır. Temeli bozuk olan bir binanın ise günün birinde yıkılması kaçınılmazdır. 

 

Biz daha futbol oynanan zemini düzeltmede zorluk çekerken dünyanın en çok gelir elde eden ligi hala daha nasıl gelişebilirim diye düşünmekle meşgul. İngiltere Premier Lig, futbolun ekonomik olarak en güçlü yapısı olmasına rağmen, gelir eşitsizliğini azaltmanın yollarını arıyor. “Big Six” olarak adlandırılan Manchester United, City, Chelsea, Arsenal, Liverpool ve Tottenham dışındaki takımların gelirleri tarihsel olarak bu takımlara nazaran daha düşük seviyelerdedir. Premier Lig yönetimi ise rekabet dengesini hem korumak istiyor hem de ligdeki rekabeti arttırmak istiyor. Bu amaçla, son dönemde “salary cap” yani maaş sınırı sistemi gündeme geldi. Gelirleri yüksek kulüplerin sınırsız harcama yaparak rekabeti bozmasının önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu da aslında Avrupa futbolunun geldiği bilinç düzeyini gösteriyor: Zengin kulüplerin daha zengin, küçüklerin ise daha yoksul olduğu bir sistem yerine, herkesin ayakta kalabildiği sürdürülebilir bir yapı arayışı var.

 

Türk futbolunun içinde bulunduğu durgunluk, sadece kulüplerin finansal disiplinsizliğiyle açıklanamaz. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) artık sadece düzenleyici değil, yönlendirici bir rol üstlenmesi gerekiyor. La Liga veya Premier Lig’de federasyonlar gelir paylaşımı, marka yönetimi ve uluslararası pazarlama konularında aktif stratejiler yürütürken; Türkiye’de federasyon hâlâ temel denetim ve lisans süreçleriyle sınırlı bir rol oynuyor. Futbolun ekonomik olarak büyümesi için TFF’nin hem kulüpler arası gelir dengesini sağlaması hem de yabancı yatırımcılar için güvenli bir ortam yaratması gerekiyor. Aksi halde, Türk futbolu kendi iç pazarında sıkışmış bir sistem olarak kalmaya mahkûm.

 

TFF’nin Türk futbol ekosisteminde iki temel görevi vardır. Bunlardan ilki profesyonel futbol liglerini yönetmek ve düzenlemek bir diğeri ise Milli takım ve genç milli takımlarla ilgili sorumluluğu. Bu sebeple sadece Süper Lig değil Milli takım cephesini de ele almak gerek. Milli takım cephesinde ise tablo daha umut verici görünüyor. Türkiye, oyuncu kalitesi ve piyasa değeri açısından tarihinin en güçlü jenerasyonuna sahip. Ancak dikkat çeken nokta şu: Bu jenerasyonun büyük bölümü Almanya, Hollanda, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde yetişmiş futbolculardan oluşuyor. 

 

Bu durum, Türkiye’deki altyapı sisteminin ne kadar zayıf olduğunu da ortaya koyuyor. İspanya örneğinde ise tam tersi bir tablo var. Bugünkü İspanya Milli Takımı, yıllar önce oluşturulan genç takımların doğal bir devamı. O dönemki altyapı hocaları bugün A takımda görev alıyor, jenerasyon geçişi planlı bir biçimde gerçekleşiyor. Türkiye’de ise bu süreç tesadüflere bırakılmış durumda. Bu da aslında 80 milyonluk bir ülkede 20 yılda bir gelen jenerasyonlarla yetinememize sebep oluyor. Türkiye’nin futbolu çok sevdiği bir gerçek ama bu sevgi için gerekli emeklerin verilmediği de bir gerçek.

 

Avrupa futbolu gelir ve rekabeti yeniden tanımlarken, Türkiye hâlâ geçmişin yapısal hatalarının etkisinde. Sadece kulüplerin değil, federasyonun da çağın gerektirdiği şekilde yenilenmesi gerekiyor. Futbol artık sadece 90 dakikadan ibaret değil; marka yönetimi, finansal sürdürülebilirlik ve uluslararası vizyon gerektiren bir endüstri.

 

Türkiye, bu dönüşümü yakalayamadığı sürece, Avrupa futbolunun hem ekonomik hem sportif olarak uzağında kalmaya devam edecek.

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  9  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Turgay Biçer
Prof. Dr. Turgay Biçer

Kimler Sitede

Şu anda 1748 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 53246071

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1