Ahmet Güvener- 8 Ocak 2015 Bu satırlar klavyemden çıktığında daha ilk yarı bitmemişti, 2 maç daha vardı oynanacak.

Üstelik ilk yarı 16. hafta sonunda bitiyordu bu yıl. Son hafta maçları aradan sonra oynanacak. Ama biz yine de ilk yarının bir değerlendirmesini yapalım.

İlk yarıyı üç büyükler birbirlerine çok yakın bitirdiler. Maalesef Ligimiz son yıllardaki Bursaspor “mucizesi” dışında 3 takımın ligi olmaya başladı. Aynen İngiltere, İspanya ve İtalya örneklerinde olduğu gibi.

Gerek Fenerbahçe, gerekse Galatasaray son haftalardaki performansları ile oyuncu merkezli takımdan antrenör takımına dönüşmeye başladılar. Her iki takım da ilk 10 hafta çok sıkıcı, fakat iyi kötü netice alan futboldan sonra nihayet daha keyifli ve de netice alan bir futbolu ortaya koymaya başladılar.

Beşiktaş ligin en iyi futbolunu oynamasına rağmen “evinde” oynadığı derbilerde rakiplerine kaybederek, ikinci yarı için taraftarlarında soru işaretleri yarattı. Özellikle Başakşehir maçında Fenerbahçe mükemmele yakın bir futbol ortaya koydu. Son maçtaki performansı ve derbilerin hepsini ikinci yarıda evinde oynayacak olması Fenerbahçe’yi benim gözümde bu ligin favorisi haline getiriyor. Onların en büyük handikapı performanslarını azamiye çıkardıkları son haftadan sonra aranın başlaması. Beşiktaş yine çok iyi başladığı bir sezonu biraz da hiçbir zaman ev sahibi olmak avantajını kullanamayacağı için lig sonunda ilk sırada bitiremeyecek gibi gözüküyor. Beşiktaş’ın bazıları için hakem hatası desek de Ligin en fazla kırmızı kart gören takımı olması da, onlar için ciddi bir handikap.

Galatasaray için ise tahmin yapamıyorum. Hamzaoğlu’nun ikili forvet sistemi ve ilk on birdeki kadro istikrarı Prandelli döneminde rezil bir futbol oynayan Galatasaray’ı nereye kadar götürür göreceğiz. Her 3 kulübümüzün de devre arasında ciddi bir transfer yapmaları zor gözüküyor.

İkinci yarıda Bursaspor’dan ciddi bir çıkış bekliyorum. Eskişehirspor’un başarısızlığını anlamak çok zor, ama onlardan da ciddi bir sıçrama bekliyorum. Buna karşılık çok ciddi bir antrenör takımı olan Başakşehir’in kadro yetersizliğinden ikinci yarıda bir düşüş yaşayacağını düşünüyorum. Müthiş bir başlangıç yapan Akhisar, kümeden düşmezse çok büyük bir başarı elde etmiş olur. Erciyes ve Balıkesir’in kadro yapıları onları Süper Lig’de tutmaya yetmez.

Genelde Süper Lig’deki futbol kalitesi vasata bile zor yaklaştı. Faul sayısının çokluğu ve topun oyunda kalma süresinin azlığı bu kalitesizliğin en ciddi yansımaları. Tabii bu iki hususu düzeltebilecek kurum olan hakemler de bu ilk yarıyı kötü bitirdiler. Yeni MHK ile ilgili kanaat ve tavsiyelerimi bir başka yazımda belirtirim.

İlk yarının en önemli sorunlarından birisi de stadyumların zeminleri. Bu konuda aylar önce neler yapılması gerektiğini yazmıştık. Ama Bursa, Sivas, Konya ve Mersin (Tevfik Sırrı Gür) stadyumları haricindeki stadyumların zeminleri en iyi ihtimalde vasat kalitedeler. Hele Olimpiyat, Kadir Has ve On Dokuz Mayıs stadyumlarının zeminleri son derece kötü. Futboldaki kalitesizlik en güzel kendisini boş stadyumlar ile ifade ediyor. Seyircinin Paso Lig yüzünden stadyumlara gelmediğini düşünmek bazılarımızı rahatlasa da, tek ve esas sorun Paso Lig değil. Geçen haftaki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, beyin ölümü gerçekleşmiş Türk Futbolundan daha kaliteli bir Lig beklemek maddenin tabiatına aykırı.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş