Teşekkürler ve Güle Güle Franz Beckenbauer...
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Tayfun ÖNEŞ Teşekkürler ve Güle Güle Franz Beckenbauer...

Teşekkürler ve Güle Güle Franz Beckenbauer...

18db4cadb18429fee15c927b

Tayfun ÖNEŞ- 9 Ocak 2024 Yıllar oldu, bir futbol yazısı yazmayalı… 

 

Çok yazdığım dönemlerde tanıştığım Tuğrul Akşar ile 10 küsur yıldan sonra dün tekrar buluşunca yazı yazma sevdamıza ve yazmayla birlikte yaşadığımız heyecanlarımıza dair sohbet ettik. Böylece dostluğumuzu ve anılarımızı da adeta cilalamış olduk. O beni yeniden yazmaya yöneltici ve onurlandırıcı güzel sözlerle uğurladıktan sonra eve doğru yürürken “Neden olmasın? Ara ara tekrar yazmayı deneyebilirim” diye düşünüyordum. Sonra elime telefonu alınca takip ettiğim sosyal medya kullanıcılarının Franz Beckenbauer’ın ölüm haberi ile ilgili paylaşımları düşmeye başladı ekranıma art arda… İçim burkuldu. 

 

Dünya futbol tarihindeki ideal 11’imden bir kişi daha göç etmişti dün. 

 

Bu iki olay hem de aynı gün üst üste gelince, oturdum işte, ben de yıllar sonra bir şeyler yazmaya başladım. Keşke beni dürten şeylerden biri ölüm haberi olmasaydı diyorum. 

 

Öte yandan, futbol dünyasından başka hangi yıldız kaysa yeniden klavye başına geçip “mutlaka yazmalıyım” derdim ki?..

Onu da bilemiyorum. Dediğim gibi bana futbolda tüm zamanların en ideal 11’ini say deseler her zaman kuracağım kadronun en değişmez oyuncusu ve yegane liberosuydu Franz Beckenbauer. 

 

Ruhu şad olsun! 

 

Bir süredir ekranlarda, çok uzun süredir de saha içinde hatta kenarında dahi görmediğimiz Beckenbauer’ın benim gönlüme girişini ve nasıl da yer edişini sizlerle biraz paylaşmak istiyorum.

 

Ona hayranlığım ilk kez ben 11 yaşımdayken o ekibi 'panzerler'le 1974 Dünya Kupası’nda boy gösterdiğinde başlamıştı. 

 

Şampiyona sonunda kupayı kaldırdığında güce, istikrara, makineleşmiş bir dinamizme ve sertliğe dayalı Alman futbolunun zaferinin yanı sıra o da futbol estetiği ve zarafet dersi vermiş oluyordu tüm futbolseverlere.

 

1974 yılına girdiğimizde iki büyük uçak kazası, dünyada bir dolu facia ve acılı olayla sarsılmıştık aslında. Birkaç ay sonra başlayacak Dünya Kupası dertlerimizi biraz olsun dindirecekti. Hatta Yunanistan’la da Kıbrıs konusunda gerginliğimiz o dönem had safhadaydı ve fakat kupa oynanırken çıkartma falan ol(a)mazdı; olmamalıydı. Nitekim, kupa bitti bir hafta sonra verildi şifreli, o meşhur “Ayşe tatile çıkabilir” emri ve çıktı Mehmetçikler Kıbrıs'a. 

 

Dedim ya yıllardır yazmıyorum; özlemişim yazmayı. Başka konulara kayasım bile var. 

 

Kaymayayım. 

 

Döneyim asıl konumuza, Beckenabuer’ımıza: O yıl Temmuz ayında yaklaşık iki hafta boyunca birbirinden güzel maçlar oynanmış, birbirinden harika goller atılmıştı. Ve ben o büyülü anları evlerimize yeni yeni giren televizyonlarımızın ekranlarından sanki tribündeymişçesine heyecanlanarak izliyordum. 

 

Hatırlıyorum, iki hafta boyunca hemen her gün evimizde -normalde bizi o kadar sık ziyaret etmeyen ve fakat maç saati geldi mi kapımızı çalan- birkaç kişi olurdu mutlaka. Demek ki, evinde televizyonu olan şanslı azınlıktaymışım o vakitler. 

 

Doğruya doğru, ben Almanya’nın finalde kimi yenerek kupayı aldığını bile hatırlamıyor(d)um. (Az önce google’a baktım, Hollanda’yı yenmişler.) 

 

Ben Beckenbauer’ı ve birazdan yazacağım birkaç takım arkadaşını hatırlıyorum en çok. Yaşı benden genç olup 1974 kupasını izleyememiş olanlar veya günümüz futbolundaki perde arkası olaylardan-entrikalardan kapma alışkanlıkla Almanya’nın ev sahibi olduğu için o kupada kollanmış olabileceğini düşünenlere bir hatırlatma yapayım: O turnuvadan 32 yıl sonra, yani 2006’da Almanya yine kupaya ev sahipliği yaptı ama şampiyon olamadılar. Yani futbol 32 yıl daha endüstriyelleşmiş ve bir takım kirli oyunlar o yıllar boyunca daha da artmışken ev sahibi olarak kupayı evlerinde tutamamışlardı 'panzerler'. 

 

Evet... 1974’teki kadro tek başına Beckenabuer’dan ibaret değildi ve futbol yarım yüz yıl önce de takım oyunuydu. Mesela Beckenbauer’in arkasında Maier gibi bir kaleci (yağmurlu antrenmanlarda silecekli gözlük camlarını hatırlayanınız var mı, gerçi bir kere gördüyseniz eğer, unutmanız mümkün değildir) yanında Breitner, ileride Müller gibi bir golcü vardı. Bu üçünü de Beckenbauer gibi/kadar net hatırlıyorum ama ona olduğu kadar hayran kalmamıştım hiçbirisine. Neden? Çünkü o turnuva sonunda Beckenbauer kupayı kaldırdığında 'panzerler' kendilerini ya da kaptanlarını, futbolda bir libero nezdinde estetiği, tekniği ve oyun zekasını da taçlandırıyorlardı o gün! 

 

Münih'te 1945 yılında doğmuş olmak düpedüz savaş yıkıntılarının arasında doğmak demekti aslında; ama en zorlu rakiplerinden bile topları tereyağından kıl çeker gibi kapışı, o zamana kadar ki liberoların aksine üstün oyun zekası ve yüksek teknikle topu hep ileriye taşıyıp hep olumlu kullanışı… 

 

Bütün bu güzellikleri izlemek onun yıkıntılardan değil de saray bahçelerinden çıkıp gelmiş olduğunu düşündürtüyordu. 

 

Bence liberoluk tarifi onunla tamamlanmış oldu. Beckenbauer, sadece defansı iyi bilen, topu oyuna iyi sokan bir libero değildi, aynı zamanda bir vizyonerdi, yenilikçi ve cesur bir vizyonerdi. En stresli maçlarda takındığı sakin tavrı, doğal karizması ve saygı uyandıran zekasıyla takım arkadaşlarına değil rakip oyuncular üzerinde bile psikolojik üstünlük kurardı bence. Bunu, ondan sonra gelen hiçbir oyuncu bu kadar iyi yapamadı. 

 

Karizmatik, yetenekli ve zeki bir dolu oyuncu, bir dolu oyun içi liderleri çıktı başka ülke futbolcularından da; belki 10larcasını sayarım burada ama hemen hepsi zora geldiklerinde hırçınlığa, çirkefliğe, sertliğe başvurmaktan geri kalmıyor sahada. Oysa Beckenbauer’in rakibe sinirlenip çirkinleştiğini hatırlamıyorum ben. Ya da ondan bana negatif herhangi bir imaj geçmemesi 10’lu yaşlarda başlayan hayranlığımdan veya o yıllarda sosyal medyanın futbolcuların özel hayatlarını şimdiki kadar didik didik edemeyişinden, saha içinde gözden kaçan fakat mutlaka bir kameraya yakalanan kurnazlıklarının o zamanlar bu kadar ortaya serilemeyişinden olabilir. Bilemiyorum.

 

Onun oyun içi liderliği 1974 Dünya Kupası zaferinde çok önemliydi ama bununla kalmadı. Kupadan sonra taktik anlayışı ve liderlik özellikleri, stratejik düşünce yetkinlikleri ona aynı başarıyı teknik direktör olarak da getirdi.

 

1990’da Almanya Dünya Kupası'nı kazandığında bu kez panzerlerin kaptanı değil hocasıydı. Milli takımdan sonra doğup büyüdüğü Münih’in takımına da hem Bundesliga’da hem de uluslararası arenada bir dolu başarı yaşattı. 

 

Bayern Münih'in çok sayıda Bundesliga şampiyonluğu ve üst üste üç Avrupa Kupası kazanmasında etkili oldu. Birden fazla Ballon d'Or ödülü de dahil olmak üzere kazandığı ödüller, bir devrimci gibi yenilikler peşinde koşması… 

 

Bunlar hep benim gözümdeki olağanüstü yeteneğini ve futboldaki farklı etkisini ispatlayan yansımalardı. 

 

Babamın ısrarı sonucu (bir çok yetenekli ve istekli çocuk gibi ben de) futbolu bırakıp okul eğitimime ağırlık vermek zorunda kaldım. 

 

Futbol oynama şevkimi mahalle maçlarında veya okul maçlarında yaşayabildim en fazla. Çoğu kez libero oynardım ve elbette maçlarda ona öykünerek bir şeyler yapmaya çalışırdım sık sık. 

 

Profesyonel futbolcu olsaydım eğer, bugün ben de çoktan bırakmış olurdum futbolu ama ölümü üzerine geriye dönüp Alman futbolu ve dünya futbolu için yaptıklarına baktığımda, şunu derdim: Bugün en samimi duygularımla: Doğru kişiyi idol seçmişim kendime ya da doğru kişiyi sevmişim… Teşekkürler bu duygular için ve güle güle Franz Beckenbauer!{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  841  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tayfun Öneş Perşembe, 11 Ocak 2024.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

FutbolEkonomi , 2010 yılından bu yana futbolun ekonomik, finansal ve yönetsel boyutlarını mercek altına alan bağımsız bir bilgi ve analiz platformudur. 2005 yılında kurulan Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi (FESAM) ile aynı vizyon doğrultusunda faaliyet gösteren platformumuz, futbolu sadece saha içi bir oyun değil, çok katmanlı bir endüstri olarak ele alır.

 Hakımızda daha fazlası >>>


Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1599 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 51360015

Raporlar FE Anasayfa

Spor Endexi

 

25/07/2025

Kapanış  
  BİST 100

10.642,60

-0,43

 bjk BJKAS

2,10

-2,33

 fb FENER

14,25

+1,14

 gs GSRAY

1,43

+5,93

 trabzon TSPOR

1,12

+0,90

   SPOR ENDEKSİ

2.606,94

+2,30

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo

GwuEgEJW4AAMRrc


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1