Ömer Gürsoy- 13 Mayıs 2013 Geçmişte yazılanları bugün bir kez daha okuyunca daha bir anlam taşıyor. İşte bunlardan biri de 2012 yılı Haziran ayında “Futbol altın ise Olimpiyat elmastır” başlıklı yazım.

O zamanki süreci bir kere daha hatırlayalım; Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Kanada’da düzenlediği Genel Kurulu’nda Tokyo ve Madrid ile birlikte İstanbul da “aday şehir olarak açıklanmıştı. Daha önce Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası için de aday olmuştuk. Elimizde nur topu gibi iki çocuğumuz olmuştu. Ama bu iki çocuğu da birden yaşatma şansımız yoktu. Çünkü gerek UEFA Başkanı gerekse de IOC Başkanı ayrı zamanlarda yaptıkları açıklamalarda ağız birliği etmişçesine Türkiye’nin 2020 yılında sadece bir organizasyonu düzenleyebileceğini söylediler.

Ve biz bir türlü karar veremiyorduk, futbol mu olimpiyat mı?

Süreci o zamanlar şöyle anlatmışım:

‘Raşit Efendi adında Devlet Demir Yolları’nda özel üniformasıyla makasçılık yapan birini; bir demiryolları müfettişi, ayaküstü testten geçirmek istemiş ve aralarında şöyle bir diyalog geçmiş:

- İki trenin aynı hatta karşılıklı gelmekte olduğunu görürseniz ne yaparsınız?
- İki trenden birini, makası açarak yandaki bekleme hattına alırım.

- Tamam da, ya makas çalışıp açılmazsa?

- Hemen semaforların “dur” işareti veren kırmızı lambalarını yakarım.

- Çok güzel ama ya bir elektrik kontağı nedeniyle lambalar da yanmazsa.

- Makinistleri uyarmak için, tehlike işareti veren fişekleri patlatırım.

- Yağmurda ıslandıkları için, fişekleri de patlamazsa?

-Artık çare kalmadığı, elden de bir şey gelmediği için eşi dostu çağırırım ve çalılıkların arkasından iki trenin nasıl çarpıştığını seyrederiz; bir daha kim nasıl görecek böylesine unutulmayacak bir manzarayı?’

Futbol ve Olimpiyat treni süratle birbirlerinin üstüne geliyor. Eğer trenlerden birisi usta bir manevra ile durdurulamazsa veya birisi yoldan çekilmezse kafa kafaya çarpışacaklar.

Peki hangi tren yola devam etmeli? Diyelim ki, bir trenimizde altın var, diğerinde elmas. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz?

Bir tarafta bir kıtayı sadece Avrupa’yı kapsayan, diğer yanda beş kıtayı kapsayan bir organizasyon.

Bana göre makas hemen değiştirilmeli ve “nasıl bir olimpiyat yapacağız” sorusuna odaklanılmalı.

Üzerime gelen trenlerden kaçabilmek, daha da önemlisi treni doğru makasa geçirebilmek için daha fazla kaybedecek zamanımız yok.

Elmas için, Olimpiyat için hemen şimdi…”

Bir ipte iki cambazın oynaması gibi bu da bir çeşit örgü yumağıydı, çukur kaz çukur kapa eylemi, logaritma cetveli ezberleme faaliyeti gibi zor bir ikilemi aştığımız için Platini’ye teşekkür etmek lazım.

Çünkü futbolculuğunda da kıvrak çalımlar atan UEFA Başkanı Platini iki trenimiz süratle birbirlerinin üstüne gelirken Euro 2020 adaylığımıza makas attı da kafa kafaya çarpışmaktan kurtulduk. Öyle veya böyle bize doğru yolu gösterdiği için Platini’ye kızsakta kızmasak diyorum..

Geçen 11 aylık süreçte artık tek hedefimiz var: Olimpiyat trenine binip hedefe ulaşmak. Çok daha ciddi, donanımlı ve hazırlık olmamız da cabası.

İbrahim Yazıcı

O'nu tanıdığımda siyasetçiydi, daha sonra Bursaspor Başkanlığı yaptı.. Ama kamuoyu O'nu Meclis'te 2 dönem Milletvekilliği yapmasına karşın Bursaspor Başkanlığı ile tanıdı.. Hatta benim gibi bir çok yazarın bu liglerden bir 50 yıl daha Anadolu takımı şampiyon olmaz diyenlere karşın Bursa'yı şampiyon yapan Başkan oldu. Daha da önemlisi Bursa'nın bu başarısının hıçkırık gibi anlık olmadığını her zaman şampiyonluğa oynayacak istikrarlı bir Kulüp yaratmasıydı.. Öyle ki; Kennedy'nin dediği gibi "her bedeli ödeyecek, her yükü çekecek kadar".. Bursa'yı hep tepelerde dolaştırmanın yükünü ve şampiyonluğun bedelini ödeyerek Hakk'ın rahmetine kavuştu..Mekanın cennet olsun büyük Başkan...{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş