Louis van Gaal: Yarattığımız toplum gerçekliğine karşı bir panzehir bulmalıyız
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Diğer Yazarlar Louis van Gaal: Yarattığımız toplum gerçekliğine karşı bir panzehir bulmalıyız

Louis van Gaal: Yarattığımız toplum gerçekliğine karşı bir panzehir bulmalıyız

van-gaal

27 Haziran 2019- Modern futbola önemli katkılar sağlayan Louis Van Gaal'in futbola ilişkin vizyoner görüşlerini içeren bir söyleşi,  Onur Özgen'in nefis çevirisiyle goal.com.tr'de yayınlandı. Bu söyleşi için Goal.com.tr ve Onur Özgen'e teşekkür ederiz.

  

Van Gaal, Hollanda futbolunun yeniden sahneye çıkışını değerlendirirken, dünya futbolunu da üzerine pek düşünülmeyen bir tehlikeye karşı uyarıyor.

 

"Burada sis birden bire ortaya çıkar!"

 

Aloysius Paulus van Gaal, Noordwijk kumullarında yürürken ufuk çizgisinin dağınıklığına ve Kuzey Denizi'nin şiddetli atmosferik fenomenlerine karşı tembihlerde bulunuyor.

 

67 yaşındaki eski Ajax, Barcelona ve Manchester United antrenörü, zamanın geçişine direnerek, Rinus Michels ve Johan Cruyff'tan sonra modern futbolun dönüşümünü en çok etkileyen dâhiler zincirinin temel bir parçası hâline geldi.

 

Hollanda futbolunun 2019'daki yeniden dirilişini açıklamaya herhalde ondan daha fazla kimsenin yetkisi yoktur.

 

Hollanda ressamların, sanatçıların ülkesidir. Yaptığınız işin sanatsal bir yönünün olduğunu düşünüyor musunuz?

 

Hayır.

 

Ama düzeni seviyorsunuz ve düzen sanatın da temelini oluşturur.

 

Her takımın oyuncular arasındaki iş birliğine dayalı bir yapıya ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Futbol bireysel bir spor değil, bir takım oyunudur. İspanya'da bunu bazen unuturlar, çünkü onların yıldızları vardır. Ben ise yıldızların takımın kazanmasına yardım etmeleri gerektiğine inanırım. Ve bu inanış, futbol dünyasında hiç de yaygın değildir.

 

Bahsettiğiniz o iş birliği ruhunun futbolu makineleştirdiğini düşünmüyor musunuz? Bireysel kahramanlar 20 yıl öncesine göre daha fazla sorun çözme kabiliyetine sahip değiller mi?

 

Sanmıyorum. Barcelona'ya bakın. Dünyanın en iyi oyuncusu denilen oyuncuyla kaç defa Şampiyonlar Ligi'ni kazandılar? PSG'de Neymar'a bakın. Kaç defa Şampiyonlar Ligi'ni kazandı? Neymar ve Lionel Messi'yi bireysel oyuncular olarak beğeniyorum, takım oyuncuları olarak ise beğenmiyorum. Ve kolektif oyunlarda takım oyuncusundan daha önemli bir şeyin olmadığına inanıyorum.

 

Bu sezon gördüğünüz en iyi takım oyuncusu kimdi?

 

En iyilerden biri James Milner'dı. Şampiyonlar Ligi finalinde hem bir savunmacı hem de bir orta saha oyuncusu olarak oynadı. Bunu 33 yaşında yapabilmesi müthiş bir şey. Peki ya forvetler? Liverpool'da herkes takım için oynuyor. Mohamed Salah, Roberto Firmino ve Sadio Mane savunmaya çok yardım ediyorlar; çünkü Jürgen Klopp onlardan pres yapmalarını istiyor. Fakat birkaç ay önce presin her zaman için yapılacak doğru şey olmadığını, bunun koşullara bağlı olduğunu anladı. Onun dönemindeki Borussia Dortmund, şu anki Liverpool'dan daha ofansifti. Ama Liverpool'da bazen kapanmanın, hatları sıkılaştırmanın ve kontratak yapmanın gerektiğini öğrendi. Bu aynı zamanda Salah, Mane ve Firmino için de iyi, çünkü rakip savunmanın arkasındaki alanlardan faydalanmak için çok hızlılar. Barça bunun acısını çekti. Bence Messi, uzun zamandır Şampiyonlar Ligi'ni nasıl kazanamadığını sorgulamalı.

 

Messi'nin Arjantin ile kazandığı son önemli maç olan 2014 Dünya Kupası yarı finalinde Hollanda'nın başında siz vardınız.

 

Ama bizi penaltı atışlarında yenebilmişlerdi! O maçta Messi'yi çok fazla görememiştim. Biz daha iyi takımdık.

 

Barça'nın Şampiyonlar Ligi'ni daha fazla kazanamamasını Messi'nin bireyselci karakterine mi bağlıyorsunuz peki?

 

Ne Barcelona'nın soyunma odasında ne de antrenmanında varım. O yüzden bu konuda hüküm veremem. Bireysel bir oyuncu olarak Messi'yi beğeniyorum. Dünyadaki en iyi bireysel oyuncu; çünkü istatistikleri inanılmaz. Bunu seviyorum! Peki neden Şampiyonlar Ligi'ni beş yıldır kazanamıyor? Neden? Bir kaptan olarak, takımın neden Avrupa'da kazanamadığını kendinize sormalısınız. Barça'nın harika bir kadrosu var. Ivan Rakitic'in, Phillippe Coutinho'nun, Jordi Alba'nın, Arthur'un ya da Arturo Vidal'in kötü oyuncular olduğunu söyleyemezsiniz. Dolayısıyla Barcelona'da olanlardan Messi'nin sorumlu olduğunu düşünüyorum, evet. Tek sorumlu antrenör olamaz. Oyuncular da takımda olanlara dair önemli bir sorumluluğu sahiptir.

 

Görünüşe göre Messi yeniden Neymar ile buluşmak istiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Barça'daki Neymar'ın Messi'nin hizmetinde oynadığını anımsıyorum. Neymar'a karşı değilim. Muhteşem bir oyuncu; ama PSG'de takım için oynamıyor. Ve ben her oyuncunun takım için oynaması gerektiğine inanıyorum. Messi'nin bile.

 

Barça'nın doğru bir yapıya sahip olmadığını mı düşünüyorsunuz?

 

Bir izlenimim var. Ama hüküm veremem. 30 kişilik bir oyuncu kadroları var ve bence Messi takıma uyum sağlamalı. Pep Guardiola takımın yararını gözeten bir oyun oynatıyordu; ama ondan sonraki antrenörler takım ruhunu korumak yerine Messi'ye çok fazla adapte oldu. Bence en önemli sorun bu.

 

Neden son 50 yılda futbolun büyük taktik devrimleri Hollanda'dan geliyor? Son olarak Ajax uzun zamandır görmediğimiz şeyler yaptı.

 

Ajax'ın yaptığını Barça zaten yapıyordu; çünkü Messi etrafında kaç savunmacı olursa olsun dar alanda dripling yapabiliyor. Üstelik bu şekilde oynayabilen sadece Messi değil: Coutinho, Sergio Busquets, Ousmane Dembele, Sergi Roberto ve Alba da bu açıdan yaratıcı oyuncular. Ajax da Hakim Ziyech, Dusan Tadic, David Neres, Frenkie de Jong ve Daley Blind gibi dar alanda manevra yapabilen çok yaratıcı oyunculara sahipti. Yalnızca bunu en üst seviyede değil, kendi liglerinde yapabiliyorlardı. En üst seviye ise Şampiyonlar Ligi'dir. Orada rakiplerinizin kalitesine dikkat etmeniz gerekir. Barça bu yüzden Liverpool'a yarı finalde 4-0 kaybetti. Gerçek bir takım ruhu varsa, en üst seviyede bu sonuç imkânsızdır. Barça'nın sahip olduğu oyunculara rağmen bu farkla kaybetmesi Şampiyonlar Ligi'nde bile akıl almaz bir şey.

 

Bu Ajax'ın hareketliliğinin gerçekten yeni bir şey olduğunu düşünmüyor musunuz? Mauricio Pochettino, Ajax’ın sahada sürekli yer değiştirdiğini ve oyuncularının sorumsuz olduklarını söylemişti. Bu hareketlilik bir planın parçası mı, yoksa bireylerin karakterinin bir karşılığı mı?

 

Elbette her zaman oyuncularınızın kalitesine ve karakterine tabi olursunuz. Bu hep böyledir! Bir antrenör olarak uyarlama yapmak zorundasınızdır. Ve bu Ajax, Erik ten Hag'ın sanatıdır. Pochettino yanılmıyor; ama beş yıl önceki yapılar hakkında bir düşünün. Ben burada bir yapı olduğuna inanıyorum. Ajax her zaman böyle oynuyordu, yalnızca bu kadar kaotik değildi. Bu durum, oyunculardan kaynaklanıyor. Ten Hag, bu kaosla onlara hücumda özgürlük tanıyor, ama topu kaybedince kaos bitiyor; çünkü herkes ne yapması gerektiğini tamamen biliyor. Kendi kalesinin önüne otobüs çeken takımlara karşı bu kaosa ihtiyacınız var. Günümüzde bu daha da geçerli; çünkü futbol geçmişe göre çok daha defansif oynanıyor. Güzel oyun çok fazla yok! Ancak Ajax, bu tip savunmaları dağıtabilir. Çılgın değiller; çünkü topu kaybettiklerinde bir denge sağlamayı başarıyorlar. Yani kaosa karşı panzehirleri de var.

 

Panzehir, Matthijs de Ligt mi?

 

De Ligt ve De Jong bir panzehirdi. De Jong mükemmel savunma yapabilir. Ancak esas panzehir, takımın top kaybı sonrasında sahada oluşan yeni duruma kolektif bir şekilde uyum sağlayabilmesi. Takımınız hücum ile savunma arasında bir denge sağlamıyorsa, doğal savunma yeteneği yeterli olmaz.

 

Takım ruhu mu, taktikler mi? Hangisi daha önemli?

 

Taktik daha önemli. Fakat taktiksel düşüncenizi ancak takım ruhuna sahip olduğunuzda uygulayabilirsiniz. Tabii ki elinizde Messi varken onun sağladığı avantajlardan yararlanacaksınız; fakat sonunda en iyi olan takım kazanacak. Bu gerçek bu yıl bir kez daha kendini gösterdi.

 

Siz Rinus Michels'in antrenmanlarını da gördünüz. Hollanda futbolu olarak yarattığınız en önemli taktik detay neydi?

 

Total Futbol prensibi. Herkesin birlikte savunma yapıp, hücum ettiği taktiksel düşünce. Michels her pozisyonda o pozisyonun uzmanını kullanırdı. Horst Blankenburg, Barry Hulshoff ya da Velibor Vasovic gibi kalıplı ve uzun savunmacılar; Johan Neeskens ya da Arie Haan gibi saf orta sahalar ve Piet Keizer, Johan Cruyff ya da Sjaak Swart gibi uzmanlaşmış hücumcular. Kafasında bu yapı vardı. Ardından Cruyff yine uzmanlarla oynadı; ama oyuna esneklik ekledi. İleride sahte dokuz kullanırdı, geride ise Ronald Koeman gibi savunmacıya dönüştürdüğü orta saha oyuncularıyla oynardı. Oyunu geriden kurmak isterdi; bunu da Koeman, Jose Roman Alexanko ya da Miguel Angel Nadal gibi oyuncularla yapardı. Ama Michels'in mirasını hep takip etti: Her pozisyonda en az bir uzman! Ve sonra Van Gaal geldi, en değerli özelliği oyunu geriden başlatmak olan, Koeman gibi iki merkez savunmacıyla oynadı. 1992'de UEFA Kupası'nı Danny Blind ve Wim Jonk gibi biri ofansif iki orta saha oyuncusunu savunmanın merkezinde oynatarak kazandım.

 

Bu düzende orta saha oyuncusunun rolü nedir?

 

Günümüzde oyunun sahipleri merkez savunmacılar ve savunmanın önünde oynayan orta saha oyuncuları olmalı; çünkü oyun kurabilecek alanları yalnızca geride bulabilirsiniz. Elbette orta sahada da alanlar var; ancak kullanımları daha karmaşık. Frenkie de Jong bunu çözebiliyor. Sayısal üstünlük yaratabiliyor, dripling yapabiliyor ve oyunun kurulumunu hızlandırabiliyor. Bu çok önemli; çünkü neticede rakibinizden bir fazla oyuncuyla oynamanızı sağlıyor.

 

veren oyuncuda hangi özellik eksik olamaz?

 

Danny Blind sağ iç oyuncusuyken, onu savunmanın merkezine çekmiştim; çünkü harika bir yön duygum vardır. Busquets'ten bile iyidir. Blind, oyun sezgisi konusunda bir sanatçıydı. Rakibinden her zaman bir adım öndeydi, bu yüzden kas hızının hiç önemi yoktu. Bir merkez savunmacı için çabuk dönmek, ancak rakibin eylemini önceden sezemediği müddetçe önemlidir. Rakibin geldiğini gördüğünüzde, daha o gelmeden dönüp pas kanalını kapatabilirsiniz. Örneğin De Ligt öyle bir savunmacı. Güçlü, hızlı bir oyuncu ve Daley Blind kadar olduğunu düşünmesem de oyun görüşü de iyi. Önceden sezme duygusu kalıtımsaldır!

 

Michels neden 4-3-3'ün sahadaki alanları işgâl etmenin en iyi yolu olduğuna karar verdi?

 

Michels’e katılıyorum. Ancak kendi adıma 3-4-3'ün de en iyi dizilişlerden biri olduğunu keşfettim. Ajax'ta zaten çift forvete karşı üç savunmacıyla oynuyorduk, Cruyff da bunu Koeman ile Barça'da yapmıştı. Şimdi Barça artık böyle oynamıyor: 4-4-2'yi kullanıyorlar; çünkü sol kanat oyuncuları içe kat ediyor.

 

Hücum şablonlarını kullanma konusunda son derece yetenekli birçok antrenör, rakibin kontralarından korunmak için 4-3-3'ü reddedip 4-4-2 ya da 4-2-3-1'e yöneliyor.

 

Açıkçası bu konuda belirleyici olan oyuncuların özellikleridir. Ancak Barça, oyun felsefesine saygı göstermeye devam edip etmediğini kendine sormalı. Bir kulüp olarak kültürünüzü yok sayamazsınız! 4-3-3 ile de kolayca savunma yapabilirsiniz. Ajax ve Barça, bunu Michels, Cruyff, Van Gaal, Guardiola ve hatta başlangıçta Luis Enrique'yle bile yapmıştı. Ama bunu geliştirmek için takım ruhuna ihtiyacınız var. Her oyuncu kendi üzerine düşeni yerine getirmeli. Ve şu anki Barça'da durum böyle değil.

 

Bundan forvetleri mi sorumlu tutuyorsunuz?

 

Hayır. Ama topu kaybettiğiniz zaman işinizi yapmalısınız. Ten Hag, hücum oyuncularını kaotik bir şekilde hücum etmeleri, ama topu kaybettiklerinde de yapısal düşünerek hareket etmeleri doğrultusunda çalıştırdı. Top rakibe geçtiğinde Ajax'a bakın; bütün oyuncuların birbirleriyle uyumlu bir şekilde topa doğru ilerlediklerini görürsünüz. Ve beş saniye içinde de topu geri alırlar. Barcelona da aynısını yıllar önce yaptı. 4-3-3, hücum ve savunma için en iyi modeldir. Ama bunu on bir oyuncuyla uygulamak zorundasınız. Kaleci bile savunmada oyunun bir parçası olmalı ve siz rakip yarı sahaya doğru ilerlerken, arkanızdaki devasa boşluğun sorumluluğunu üstlenmeli. Bütün kaleciler bunu yapamaz; çünkü bunun için bir yön duygusuna ve ayak hâkimiyetine ihtiyaç vardır. Dolayısıyla her şey oyuncuların yeteneklerine bağlı.

 

4-3-3 temelinde bir takım oluşturulduğunda, anahtar oyuncu hangisidir?

 

Bütün oyuncular, her bir pozisyon için gerekli nitelikleri karşıladıkları sürece önemlidir. Her pozisyonun bir profili vardır. Ancak bir antrenör olarak oyunculara uygun bir yapı geliştirmelisiniz ve 4-3-3'ü geliştirmek her zaman için mümkün değildir. Örneğin 2014 Dünya Kupası'nda İspanya'yı 5-1 yendiğimiz maçta takımımın özellikleri nedeniyle top bizdeyken 3-4-3'ü kullanmış, savunmada ise 5-3-2'ye dönmüştük. Kanat-bekler, iç oyuncuları ve kanat forvetler oyunun durumuna bağlı olarak nasıl davranmaları gerektiğini bildiği müddetçe, bu düzende de sahayı çok iyi kaplayabilirsiniz. Biz de merkezde Nigel de Jong ve Gini Wijnaldum, kenarlarda Daley Blind ve Daryl Janmaat ile dörtlü bir çizgi oluşturmuş ve 10 numarada Wesley Sneijder'i serbest bırakarak ondan faydalanmıştık. Alanların işgâli kusursuzdu; çünkü fiziksel açıdan orta sahayı üç yerine dört oyuncuyla savunmak daha kolaydı. Ayrıca rakip stoperlere basarken de aynı zamanda her iki kanattan onları sıkıştırmıştık. Ancak dikkat! Bu 3-4-3 ancak cesaretli oyuncularınız varsa işler. Ve birçok antrenör onlara sahip değil.

 

Neden?

 

Çünkü çok şiddetli oynayan kanat-beklerine ihtiyacınız var. Aksi takdirde 3-4-3 oynadığınızı düşünürsünüz, ama aslında 5-3-2'de takılıp kalırsınız.

 

Üç orta saha oyuncusu yerine dört orta saha oyuncusuyla oynamak, pas kanalı bulmak açısından daha karmaşık değil mi? 5-3-2 ya da 3-4-3 ile top geri kazanıldığında, düz bir çizgideki dört orta saha oyuncusuyla nasıl akıcı bir oyun oynanabilir?

 

Farklı profillerin ortak noktalarıyla. Örneğin De Jong çapaydı, Wijnaldum ise hatlar arasında ilerlemeyi ve pas seçenekleri yaratmayı seviyordu. Karşınızdaki dörtlü hattı yarmadan iyi hücum edemezsiniz. Herhangi bir düzenin ilk kuralı, top sizdeyken maksimum genişliği, top rakipteyken de sıkılaşmayı sağlamaktır. İspanya karşısında Sneijder savunmamıza yardımcı olmuştu, ileride Arjen Robben ve Robin van Persie ile 5-3-2 şeklini almıştık. 5-1 kazanmıştık! Ve İspanya'nın tek golü şüpheli bir penaltıdan gelmişti.

 

O yenilgi İspanya'nın altın çağının sonuydu. Sizce neden İspanya Milli Takımı başını kaldıramadı?

 

Bu benim için inanılmaz. İspanyol futbolunu seviyorum. Oyuncular her şeye sahip görünüyor. Yetenek ya da teknik şartların eksikliği gibi bir problem yok. İyi futbol oynamak için takım olarak oynamak zorundasınız; ama öte yandan içinde bulunduğumuz toplum sadece kendilerini düşünen ve komşularını hiç dikkate almayan insanlar tarafından tasarlanmış. Hayat şartları değişti. Bilgisayarlar, yüzyılın en büyük sosyal farkını oluşturuyor. Ben babam, annem, erkek kardeşlerim, kız kardeşlerim, okul ve rahiple büyüdüm. Başka hiçbir şey yoktu. İletişim kurmamız gerekiyordu. Şimdiyse bilgisayarınızla yaşayabilirsiniz. Ama sonra kendinize şunu soruyorsunuz: "Bu dünyayla ne yapabilirim?" Sizi ilgilendiren tek şey bu. Bu izolasyon toplumda kuruldu. Ancak futbol hâlâ bireysel değil, bir takım oyunudur. Bir kurum, bir kulüp, bir antrenör olarak yarattığımız bu gerçekliğe karşı bir panzehir bulmalısınız. 1997'de İspanya'ya geldiğimde başka bir sosyal hayat vardı! Bilgisayarlar yine vardı ama yalnızca belli insanlar onları kullanıyordu. Moda zap yapmaktı. TV3'ü izlerdiniz, ardından TVE'ye, sonra da Telemadrid'e geçerdiniz. Konsantre olma yeteneğimizi böyle kaybetmeye başladık. Ben de panzehirlere başvurmak zorunda kaldım: Sofroloji, psikoloji, görselleştirme...

 

Ajax, en iyi oyunlarını Tadic sahte dokuz rolündeyken sergiledi. Kasper Dolberg'in saf dokuz numara olarak geri döndüğü gün ise Tottenham'a karşı gelen yenilgi ve elenişle karşılaştı. Futbolda dokuz numara, krizde olan bir figür müdür?

 

Cruyff, bu sahte dokuz rolünü oyunculuğunda defalarca oynadı ve daha sonra antrenör olarak aynı fikri çalıştırdığı takımlara taşıdı. Cruyff'un oyuncuyken saha içindeki hareketlenmeleri Tadic'inkiyle aynıydı. Burada anahtar olan şey ise Tadic'in boşalttığı alanlara Donny van de Beek'in hareketlenmesi. Pozisyonlarını paylaşıyorlar. Tadic gibi bir sahte dokuzla oynarken, Van de Beek gibi bir orta saha oyuncusuna ihtiyacınız vardır. Van de Beek bu yüzden yedek oyuncu olarak başladı: Çünkü Ajax, ileride alanını terk etmeyen Dolberg ile oynarken, arkasında gol pasları veren bir oyuncuya ihtiyaçları vardı ve o oyuncu Van de Beek değildi. Sahada ikisi üst üste biniyordu. Oysa pozisyon değişimi stoperlerin aklını karıştırır. Ve bu yeni bir şey değil. Ferenc Puskas bunu Macaristan'da yapmıştı, Alfredo Di Stefano bunu Real Madrid'de yapmıştı; çünkü takım arkadaşları onların boşalttığı pozisyona hareketleniyorlardı. Öte yandan, tüm bunlar aynı zamanda antrenörün artistik yapısının bir parçası. Tadic, Van de Beek, Ziyech ve Neres pozisyonlarını değiştirdiklerinde, takımın dengesini bozmadılar; çünkü hepsi topu kaybettiklerinde birlikte baskı uygulayacaklarını kabul etmişlerdi.

 

Premier Lig'in en rekabetçi lig olduğunu düşünüyor musunuz?

 

Evet, ama orada daha iyi oyunculara sahip olduğum için değil. İngiliz kulüpleri istedikleri oyuncuyu satın alabiliyor, çünkü daha fazla finansal imkânları var; fakat transfer beraberinde bir adaptasyon riski de getiriyor. Taktiksel ve teknik açıdan La Liga daha iyi bir lig. Ama Premier Lig daha rekabetçi; çünkü topa yapılan baskı İspanya'dakinden daha yüksek.

 

PSG deneyimini nasıl analiz ediyorsunuz?

 

Doğru takım ruhuna sahip değiller. Bu apaçık. Onu 2017'de Parc des Princes'te Bayern Münih'i 3-0 yendikleri maçta görmüştüm. Takım arkadaşları Neymar'ın oyun tarzından mutlu değillerdi. Ve hâlâ mutsuzlar.

 

Topsuz oyundaki hareketsizliğin getirdiği mutsuzluğu hissediyor musunuz? Modern futbolda iyi sınırlamalar daha mı önemli?

 

Her zaman için eşit derecede önemliydi. Ama sahada hareket etmekten daha önemli olan şey hareket ettiğiniz andır. Çoğu üst seviyede oyuncu bu kabiliyete sahip değil. Rakibinizin niyetlerini yorumlamanız gerekir. Bu aynı anda çok fazla okuma yapmaya benzer.

 

Bunu iyi yapan bir oyuncudan bahsedebilir misiniz?

 

Liverpool çok fazla pres yapmak yerine geri çekildiğinde zincirlerinden kurtulan Salah'ı sayabilirim. Ya da Ten Hag'ın eserini tamamlayan parça olan Van de Beek'i söyleyebilirim. Frenkie de Jong da sahada özgür olmak için doğru zamanda nasıl hareket edileceğini bilir. Busquets her zaman rakiple arasındaki boşluğun farkındadır. Xavi ise boş alanı bulmak için daha sezgiseldi; çünkü oyunu hızlandırabilirdi. Guardiola da bu türden bir oyuncuydu; ama Xavi onu geliştirdi. O, tüm zamanların en iyi futbolcuları arasında.

 

Sizce Guardiola'nın İngiltere'deki en büyük başarısı nedir?

 

Evet. Guardiola, Barcelona ile kazandı; çünkü Messi'nin kendi istediği gibi oynamasına izin vermedi. Aradaki fark bu. Messi, Guardiola'nın planına uyduruldu, tam tersi olmadı. Guardiola en zor şeyi başarıyor: Oyuncuların doğru zamanda doğru yöne hareket etmeleri. Böyle bir şeyi gerçekleştirebilmek için bir dil, bir takım ruhu, bir topluluk yaratmalısınız. Sergio Agüero'ya bakın. Guardiola onu değiştirene kadar kendisi için oynuyordu ve şimdi doğru anda hareket ediyor. Bu, antrenman sanatıdır.

 

Antrenmanı özlüyor musunuz?

 

Pek değil. Daha çok her gün genç insanlarla birlikte olmayı özlüyorum. Onları zorlamayı özlüyorum. Ve aynı zamanda onları özlüyorum, çünkü onlar da beni zorlamışlardı. Şimdiyse neredeyse her günümü kendi yaşımdaki insanlarla geçiriyorum!{jcomments on} 

Çeviren: Onur Özgen

https://www.goal.com/tr/haber/louis-van-gaal-yarattigimiz-toplum-gercekligine-karsi-bir/trh78iwdd9zbzrway91htzrb

   

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  2165  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

16/04/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

9.707,13

-1,09

 bjk BJKAS

77,15

+3,28

 fb FENER

96,80

+5,22

 gs GSRAY

6,92

+0,44

 trabzon TSPOR

1,59

-1,85

   SPOR ENDEKSİ

4.847,33

-0,18

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 39677126

TRENDYOL SÜPER LİG 2023-2024 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV
Galatasaray 32 28  3   1  73 20 53  87 
2 Fenerbahçe  32  27    4  1 85  28   57

85

3 Trabzonspor  32  16 4  12 54  42 12 52
4 Beşiktaş  32   14   6  12 42  38  4 48
5 Rizespor 32 14 6  12   43  47 -4 48
6 Başakşehir 32  13 12 42  38 

  4 

 46 
7

Kasımpaşa

32  13  7  12   55 57  -2 46
8 Sivasspor 32 11 11

10 

38  43 -5  44 
9 Antalyaspor 32 10  12  10  36  37  -1 42 
10

Alanyaspor

32 10  12 10 41  46   -5  42
11 AdanaDemir 32 9 13  10

48 

43   5  40
12 Samsunspor 32 10  14 36  42 -6  38  
13 Ankaragücü 32  8 13

11 

40  41   -1  37
14 Kayserispor 32 10  10 12  36  45  -9  37
15 Konyaspor 32  12  12 34  45  -11  36
16 Hatayspor 32

7

12  13 36  44  -8 33
17 Gaziantep 32  7 17  35  50  -15  31 
18 Karagümrük 32  9 16  35 41  -6 30

19

Pendikspor  32 7 9 16 36 64 -28   30  

20

İstanbulspor 32 4 7 21 25 59 -34 16

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.